Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İslam dünyasındaki bilime önem veren filozofların tasfiyesi.
İslam'da dünyasındaki bilime önem veren filozofların Yunan eserlerini çevirmesi ve bilimsel bilgileri yaymasıyla Gazzali'nin (1058-III) kitabı "Filozofların Yıkımı", bu çabaların boşunalığının bir ihtarı idi. İbn-i Rüşt'ün (1129-1198) çok saldırılara uğramış "Yıkımın Yıkımı"ndaki ateşli yanıtına rağmen, bu ihtar etkinliğini yitirmemiş ve kaçınılmaz bir şekilde, Yunan Hıristiyanları arasında olduğu gibi İslam ülkelerinde de kısırlaştırıcı bir etki yaratan iki hakikat -yüksek ruhani hakikat ve alçak rasyonel hakikat- doktrininir biçimlenmesine neden oldu. Bilim ve İslam dininin kalıcı unsurları arasında bir ilişki kurulamaması, sonraki yüzyıllarda kültürel ve entelektüel bakımlardan statikleşen İslam dünyasında bilimin zayıflamasının muhtemel baş nedeni oldu. Süreç, her yeni gelişme­de din-bilim karşıtlığını daha da açığa vururken, söz konusu bilim adamlarını kaçınılmaz olarak İslamiyerin revizyonuna ve dolaylı yoldan onu dışlamaya yöneltti. Bu durum Gazzali' nin kişiliğinde sistematize edilen ve İslam'ın tıpkı Hıristiyan­lık gibi kendini korumak için bilime uygun düşen felsefeyi, dolayısıyla bilimi üretenleri İslam topraklarından tasfiye etmesine kadar sürdü.
Anadolu'daki camiler genel olarak Türkiye Selçuklularına atfedilirlerse de, Büyük Selçuklulara bağlananları da vardır ki bunlar; Anadolu'daki camilerin ilki Diyarbakır Ulu Camii (484/1091-92), 523/1129'da tamir edilmiş olan Siirt Ulu Camli ve 545/1150 tarihli Bitlis Ulu Camii'dir.
Reklam
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Haşhaşîler ve Türkler;
"...1126 yılında Haşhaşîlerle Türk hükümdarı Tuğtekin arasında ilk defa doğrudan bir işbirliğinin gerçekleştiğine dair kesin bilgilere rastlamaktayız (Tuğtekin, nihaî darbeyi indirene kadar onlara göz yummuştur.) Tuğtekin'in 1128'deki ölümü üzerine oğlu ve halefi Böri, yumruğunu indirmek için hazırlıklara koyulur, en nihayet 4 Eylül 1129 Çarşamba günü saldırıya geçilir. Vezir bizzat Böri'nin emriyle, kabul resminde öldürülmüş, kafası kesilmiş ve halka teşhir edilmiştir. Ertesi sabah şafak vakti, şehrin dört bir yanı Batınîlerden (İsmailîler) temizlenmiş, köpekler cesetlerden arta kalan parçaları kapmak için birbirleriyle yarışır olmuşlardır... Suriye misyonu bir süreliğine karmaşa içine düşmüş gözükürken darbe tam da tarikatın Alamut'taki merkezinden gelmiştir. 7 Mayıs 1131 günü Türk askerleri kılığında Böri'nin maiyetine girmiş olan iki İranlı, Böri'yi yere sermiştir, adları Alamut'taki şeref listesinde yer almaktadır."
Sayfa 169 - Kapı Yayınları, "Şeyhü'l Cebel (Dağın Şeyhi)"Kitabı okudu
Bizans imparatorluğu, 324'ten 1453'e dek süren 1129 yıl boyunca, 14 hanedana ve çok sayıda gaspçıya tanık olmuştu. Osmanlı imparatorluğu ise, tahtı gaspeden hanedanlarla karşılaşmamış ve sonuçta, 644 yıllık yaşamı boyunca tek bir hanedanın yönetimi altında kalmıştır.
Bu yılda Maraş şehri Greklerin elinden alındı. Prensler prensi, bu şehirden çıktı ve yerini Josselin işgal etti. O, Meryem Ana'nın tasvirini, büyük bir meblağla Ruben'in oğlu Kostan tin'in oğlu olan büyük Ermeni prensi Toros'a 29 sattı, sonra da İstanbul'a gitti. (Toros I, Kilikya'nın Rubenien hanedanının üçüncü prensi ve I. Kostantin'in halefi idi. I. Toros 1100'den 1129 tarihine kadar hâkimiyet icra etmiştir)
Sayfa 226 - Türk Tarih Kurumu Yayınevi, 1987Kitabı okudu
Reklam
Eskiden zenginlik ve yüksek statü ancak masallarda iken şimdi burnumuzun dibindedir. Kıskançlığı doğuran statüler ve sınıflar arasındaki oransızlık değil yakınlıktır. Er çavuşunu kıskanır, generalini değil. Eşitlik umudu ve beklentisi bu hastalığın da nedenlerinden biridir. Feridüddin Attar'ın (1120-1129) şu diyaloğu öğreticidir: "Ay'a sordular: -'Neyi isterdin en çok?' -Cevap verdi: 'Güneşin kaybolmasını ve ebediyen bulutlarla örtülü kalmasını, "22
1129 Gizli olan şeyler, zıddıyla anlaşılır. Cenâb-ı Hakk’ın zıddı olmadığından dolayı zâtı gizli
"1129 Yasası'nda eksik kalan olgular daha sonra 1160'larda ve en son da 1260'larda tamamlanacaktı. Birliğin çöküş sürecinde Yasa 686 maddeye kadar genişlemiş durumdaydı."
Sayfa 24 - KalkedonKitabı okudu
1129- Gizli olan şeyler, zıddıyla anlaşılır. Cenâb-ı Hakk’ın zıddı olmadığından dolayı zâtı gizli bulunur.
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.