Bir çığlıkla başlamış hayatım -dünyaya gelmişim ne yazık ki- . İkizim beni bırakır mı hiç, gelmiş o da peşimden - kendisi hayatta değil şuan - . Hayata tutunmamız zor olmuş, zaten ikizim çok durmadı bu hayatta beni yalnız bırakıp gitti şu acımasız fani dünyada. O yüzden hep bir boşluk vardır hayatımda. Onun yerini doldurmaya çalıştırdıklarım vardır...
Dediğim gibi hayata zor tutunmuşuz ve hala da bir tutunma çabası... Tutunamayanlar gibi olabilirdim, adım yazılabilirdi oraya bir ara uysaydım eğer şeytana... - şükür ki kalbim Allah'a çevrili ve uymamışım ona- .
Nice yıllar geçmiş acısıyla tatlısıyla. İlk okul bitmiş, orta okul bitmiş, lise de bitti sayılır...
İlk okulda bir okuma çabası, ortaokulda derslere bir ilgi alaka, bir okul sevdası. Kovsalar bile yine geliyorum. Liseye geldik - en güzel yıllarımdan- bir kitap sevdası, bir insan bir kitaba bu kadar aşık olur hele yazarlara... Oluyormuş işte. Ah Sabahattin Alim... Sevgimin en büyüğü...
Koca 16 yıl nasıl geçti ya... - 17 oldum-.
Bugunu çok severdim 2 Nisanı ta ki 2 yıl önceye kadar. Sabahattin Ali'yi tanımaya başladım. Ve öğrendim ki sevdiğim insan Sabahattin Ali nedeni bilinmeksizin bir kişi ya da kişiler tarafından öldürüldü.- Aslında bugun olup olmadığı bile değil. - O yüzden doğum günümü Sabahattin Ali ile kutlamıştım 25 Şubat günü...
Evet , Peyami Safa ve Emilio Zola ile aynı gün doğmak güzel ancak Sabahattin Ali'nin yeri ayrı bende...
Ölümünün yıldönümünü kutlamıycam, ölmedi çünkü o...
Ama Peyamı Safa ve Emilio Zola iyiki doğmuşlar, güzel eserler bırakmışlar bizlere.
Güzel ve hayırlı bir gün dilerim ..
Sevgi ve Saygılar...