Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
68 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Ahmaklık Üzerine
Robert Musil’in “Ahmaklık Üzerine” adlı bu kitabı aslında bir konuşma metni. Avusturya Sanatçılar Birliği’nin daveti üzerine 11 ve 17 Mart 1937 günleri Viyana’da yaptığı konuşma. Modern edebiyatın en önemli yazarlarından birisi Avusturyalı yazar. Oldukça da donanımlı, hem felsefe hem de psikoloji alanlarında doktorası var. En tanınmış eseri
Ahmaklık Üzerine
Ahmaklık ÜzerineRobert Musil · Kırmızı Kedi Yayınları · 2017792 okunma
Cezayir olayı Osmanlı imparatorluğunun uluslaşma sürecine yeni bir boyut ekledi, Batı düşmanlığı… Avrupa’nın müdahalesini kendileri için yardımcı, hatta kuruluş umudu olarak gören Balkan ulusçularının tersine müslüman halklar Avrupa’yı en büyük düşmanı olarak görmeye başladılar. Osmanlı yönetimi Cezayir’de hiçbir zaman Balkanlardaki kadar güçlü olamamıştır. Eski devirde yerli halkın Osmanlı idaresine karşı aşırı bir bağlılık ve hayranlığı olduğu pek söylenemezdi, fakat Fransız işgali yerel ulusalcılıkla bir tür Osmanlıcılığı birleştirdi. 1738’de Kırım’ın işgali de yerel ulusalcılığı aynı şekilde yok etmişti. Cezayir'in dışındaki Müslüman ülkelerde de yerel ulusalcılık yerini süratle İslâmcı veya Osmanlıcı bir atmosfere terketmeğe başladı. 19. Yüzyıl boyu geçmişte veya halen Osmanlı tebası olan Müslüman halkların arasında Avrupa düşmanı ve Osmanlıyı kurtarıcı bir siyasal eğilim doğdu. Hatta 19. Yüzyılda ortaya çıkan lâik Arap ulusçuluğu da zaman zaman Osmanlı imparatorluğuna karşı olmayan, tersine onun güçlenmesini arzu eden bir yol izlemiştir. Bu gelişmeler kendini kurumsal düzeyde de duyurdu. Hilâfet kurumu Osmanlı devlet düzeninde 18. Yüzyıl sonlarından itibaren, 16-17. Yüzyıllarda olduğundan çok daha fazla önem kazandı.
Reklam
1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlu Olsun
1 Mayıs'ta bahar şenlikleri yapılması dünyanın en yaygın gelenek­lerindendir. Avrupa'da alaylar halinde yeşil dallar ve çelenkler taşınma­sı, mayıs kral ve kraliçesi seçilmesi, mayıs ağacı çevresinde dans edilmesi bu bahar ve bereket bayramının ortak öğelerindendir. Örneğin İn­giltere'de 16. yüzyılda 1 Mayıs ormanlar kralı Robin Hood'la sevgilisi Lady (Maid) Marian'ın buluşma günleri olarak kutlanan bir festivaldi. Avrupa'da yakın yıllara kadar yapılan bahar şenlikleri 1889'da Il. Enternasyonal'in I. Kongresi'nde aldığı kararla bütün dünya işçileri­nin birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak kabul edilmesiyle ye­ni bir kimlik kazandı. Amerikan İşçi Federasyonu'nun sekiz saatlik işgününü kabul ettirmek için verdiği mücadelede ilan edilen genel grev sırasında, Chicago'da 1 Mayıs 1886'da polis işçilere yaylım ateş açmış, katlİamın sorumlusu olarak da dört işçi idama, dördü de ağır hapse mahkum edilmişti. Federasyon sekiz saatlik işgünü kabul edi­linceye kadar her 1 Mayıs'ta gösteriler yapılmasını kararlaştırmış ve Enternasyonal bu kararı uluslararası düzeye taşımıştı.
Sixteen Tons Nedir Biliyor musunuz?
"Bazı insanlar der ki insan çamurdan yapılmıştır Zavallı adamcağız kas ve kandan yapılmıştır Kas ve kan ve deri ve kemikler Zayıf bir zihin ve kuvvetli bir sırt Onaltı ton yüklersin, eline ne geçer Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın Aziz Peter beni çağırma çünki gidemem Ruhum şirkete zimmetli Güneşin ışıldamadığı bir sabah
16. Yüzyıl’da Avrupa’da Rönesans 16. yüzyıla kadar batının çeşitli sanatsal uygarlıkları önceki daha sonrakini ortaya çıkararak birbirlerine uysal bir şekilde izlediler 15. yüzyılda bile gotik ve Rönesans üslupları barış içinde yan yana yaşayabiliyordu Floransa katedrali’nin yapımına başlandığı zaman Milano katedrali bitirilmek üzereydi ama 16. yüzyıldan sonra batı sanatı birbirini dışlayan Savaşkan ideolojilerle ve hatta ulusal rekabetlerle parçalanmıştı Her biri bireysel bir katkıda bulunan ama hepsi eskiden beri kurulmuş kültür merkezleri ile boy ölçüşmek isteyen yeni ulusların olgunluğa ulaşması batının ifade zenginliğini çoğaltma ve Avrupa’da 300 yıllık bir yaratıcı gerilimi ortaya çıkarmaya yönelmişti. Yüzyıllar boyunca gotik sanatın labirentleri içinde kaybolup gitmiş olan Avrupa için İtalyan Rönesans’ın ne kadar tedirgin edici bir deney olduğunu göz önüne alırsak ortaya çıkan bunalımın daha da kötü olmaması karşısında hayret etmemiz kaçınılmazdır. Ne var ki gotik üslup bütün olanaklarını tüketmişti ve İtalyan sanatının tüm Avrupa yüzeyindeki Doğurgan etkisi bu üslubun kurumuş dallarına taze bir öz suyun yürümesini sağlamıştı. Ülkeler art arda kendilerinde yenilenmiş bir yaratıcı güç bulmuşlardı ve kendi dehalarğını ifade edebilme konusunda kendilerine güven duymaya başlamışlardı.
Sayfa 293Kitabı okudu
Cezayir olayı Osmanlı İmparatorluğu'nun uluslaşma sürecine yeni bir boyut ekledi: Batı düşmanlığı... Avrupa'nın müdahalesini kendileri için yardımcı, hattâ kurtuluş umudu olarak gören Balkan uluşçularının tersine, Müslüman halklar Avrupa'yı en büyük düşman olarak görmeye başladılar. Osmanlı yönetimi Cezayir'de hiçbir zaman, mesela Balkanlar'daki kadar güçlü olmamıştır. Eski devirde yerli halkın Osmanlı idaresine karşı aşırı bir bağlılık ve hayranlığı olduğu pek söylenemezdi, fakat Fransız işgali yerel ulusalcılıği aynı şekilde yok etmişti. Cezayir'in dışındaki Müslüman ülkelerde de yerel ulusalcılık yerini süratle İslamcı veya Osmanlıcı bir atmosfere terk etmeye başladı. 19. yüzyıl boyu, geçmişte veya halen Osmanlı tebaası olan Müslüman halkların arasında Avrupa düşmanı ve Osmanlıyı kurtarıcı olarak gören bir siyasal eğilim doğdu. Hattâ 19. yüzyılda ortaya çıkan laik Arap ulusçuluğu da zaman zaman Osmanlı İmparatorluğu'na karşı olmayan, tersine onun güçlenmesini arzu eden bir yol izlemiştir. Bu gelişmeler kendini kurumsal düzeyde de duyurdu, Hilafet kurumu Osmanlı devlet düzeninde 18. yüzyıl sonlarından itibaren 16.-17. yüzyıllarda olduğundan çok daha fazla önem kazandı.
Reklam
165 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Tarih: Değişik Bir Başlangıç
ARNOLD John H., Tarih, (Çev: Sevda ÇALIŞKAN), Dost Kitabevi Yayınları, Ankara 2007, 167 s. “Tarihçiler geçmişte olmuş her olayı anlatamaz, sadece bazılarını seçerler.” 1. GİRİŞ Tarih, John Hugh Arnold ’un 2000 yılında History: Very Short Introduction adıyla yayımlanmış eseridir. Tarihe giriş niteliği taşıyan bu eser, yazarın da belirttiği
Tarih
TarihJohn H. Arnold · Dost Kitabevi · 200739 okunma
84 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
* Çarpık, yozlaşmış dini inançlar hemen her dinde kendine yer bulmuş olmasına rağmen buna baş kaldıran çok az insan adını tarihe yazdırabilmiştir. Bu hurafeler -ilginçtir- çoğu zaman da kendini dini lider zanneden bir takım insanlar tarafından yürürlüğe sokulmuş ve insanlar böylece kandırıla gelmiştir. Martin Luther, yaşadığı yüzyılda günahları silme karşılığında ceplerini dolduran papazlara ve hatta Papa'ya savaş açmış -bana göre- gerçek bir inanandır. Ben bu kişinin yazdıklarını okuyunca, kendisini bizim dinimizdeki -Hristiyanlıktakine çok benzer olarak- Peygamberin sözde ayak izini satan, yanmaz kefen pazarlayan, bunları da kürsülerden alenen rahatlıkla yapabilen sözde tarikat şeyhlerine karşı duran bazı gerçek entelektüel İslam profesörlerinin haline çok benzettim. Zira tıpkı Luther gibi bu alimlerimizi de kafirlikle suçlamış ve kendilerine olmadık iftiralar atmışlar ve kendilerini istifa ettirmişlerdi. * Kendisi de bizzat keşiş olan Luther, aynı zamanda döneminin doktora yapmış bir profesörüdür. Kendisinin yaşamı da kitap kadar güzeldi. Avrupa'nın şimdiki durumuna gelmesinde bence çok önenli bir yeri vardır. Zira dinde olmayan hurafeler onun sayesinde sorgulanmaya başlanmış, ilk defa olmasa bile yüksek sesle haykırma cesareti ilk defa onun tarafından gösterilebilmiştir. Dini yalnızca paraya indirgeyen, cemaat çıkarlarının Allah'a ibadetten ve dürüstlükten daha önce geldiği şimdiki din tüccarlarının 16.yüzyıl Hristiyan alemindeki kopyalarının insanları nasıl kandırdıklarını öğrenmek açısından inanılmaz bir eser. Bu tip eserleri tüm ülkecek okusak bir kaç asır ilerleyeceğimizi düşünmekteyim..
Doksan Beş Tez
Doksan Beş TezMartin Luther · İş Bankası Kültür Yayınları · 2018992 okunma
Margred Spohn
“Osmanlı imparatorluğu, (Avrupa’daki) çiftçilere, zanaatkarlara ve askerlere çok çekici geliyordu. (Avrupa daki) çiftçilerin ümitsiz durumları, feodal toplamlarda onlardan acımasızca vergi alınması, 1520 yıllarında, 15. yüzyılda ve 16. yüzyılın başında pek çok çiftçinin Osmanlı ülkesine göç etmesine neden oldu. (Bkz: Delumeau, sf. 399)"
Sayfa 490
Osmanlı yönetiminin son dönemlerinde, imparatorluğun Arapça konuşan nüfusunun Arapların geçmişteki zaferleriyle duydukları gurur, entelektüel söyleminin ayırıcı özelliği olduğu için kültürel milliyetçiliğin cezbedici çağrısından muaf değildi. Bölgedeki sıkıntılı Tanzimat döneminin aksine, Abdülhamid'in saltanatı Arap topraklarında mezhepsel
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Avrupa'da 16. yüzyılda literatürde müthiş bir küfürbazlık başlıyor: "O sersem adam" , "O hiç bir şey bilmez adam" gibi tenkitler var. Bu tenkit değildir, küfürbazlıktır. Bunu İslâm dünyasında bulamazsınız. İslâm dünyasında hakikaten "tenkit ahlakı" vardı.
Sayfa 113 - Pınar YayınlarıKitabı okudu
235 syf.
10/10 puan verdi
Tekerrür eden insan zihni
Değerli dostum Kerem sayesinde bu kitabı okuduğum için çok şanslı hissediyorum. Genelde kurgu eserleriyle tanınan
Stefan Zweig
Stefan Zweig
'ın okuduğum bu kitabı bir monografi. Ancak öyle bir monografi ki, roman okurcasına heyecanla okutturan bir kitap oldu kendisi. 16. yüzyılda Cenevre'de güçlenen Calvin'in zorbalık yönetimine karşılık hoşgörü ile
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'eStefan Zweig · Can Yayınları · 20201,797 okunma
607 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.