Siz de sevdiğiniz yazarların, özellikle de aramızdan ayrılmış olanların, külliyatları bitmesin diye kitaplarını yavaş yavaş okur musunuz? Benim için bu yazarlardan biri Tahsin Yücel. 2016 yılında vefat eden yazarımızın, pek çok farklı yönüyle edebiyatımızda unutulmaz bir iz bıraktığı su götürmez bir gerçek.
Tahsin Yücel’in o kimselere benzemeyen Türkçesi’yle yarattığı roman kahramanlarını düşününce aklıma, tutkularının etkisiyle ruhlarında yaşadıkları fırtınalarda savrulan ama dışarıya da hiçbir şey belli etmemek için çabalayan karakterler geliyor. Kumru ile Kumru romanının kahramanı genç kadının da çocukluğundan itibaren hayatı boyunca nasıl benzer bir ruh halinin içinde savrulduğunu görüyoruz. Her şeyi bilen Tanrı anlatıcının gözünden anlatılan romanda ruhsal çatışmaların toplumsal yaptırımlarla perçinlendiği bir kayboluş hikayesine tanıklık ediyoruz. Kumru’nun hayatı baştan bir ikilemle başlıyor (söylemem, sürpriz ) ve ben aslında o ilk ikilemin etkilerini biraz daha fazla görmek isterdim ama romanın esas derdi, toplumun ikiyüzlü yapısıyla sınıf atlama çarklarının eziciliğini göstermek olduğu için bu muradıma pek eremedim
Bir yandan yazarın kaleminden beklemediğim kadar sert sahnelerin de, sözlerin de çıktığını görmek şaşırttı beni, öte yandan karakterin ruh halini ilmek ilmek örmesine mest oldum. Şaşırtıcı, etkileyici; muazzam bir Türkçe ile yazılmış bir roman okumak isterseniz Tahsin Yücel gibi usta bir kalemden çıkan bu eser listenizde olsun. Sırası geldiğinde sakin, acelesiz bir ruh haliyle okumanızı öneririm.