Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Tatlı, iç ısıtan bir hikayeydi. Başlarda biraz sıkıcı gelse de daha sonra karakterleri daha da tanıyıp benimseyince onlardan ayrılasım gelmedi ve kitap zevkli bir hal aldı. Kitabı okurken tekrardan üniversiteyi kazanıp ev arkadaşları edinip eve çıkasım geldi.
Gecenin birinde bitirdim ve anında inceleme yapmak istedim. Taze taze aradan çıksın.
Başı aşırı akıcıydı ve sarıyordu. Ortalarda bir kopukluk oldu ama sonra bir anda geri kazandım okuma isteğimi. Sonu iyiydi. Twistler tahmin edilebilir olsa da iyi yerleştirilmiş ve beklemediğim bir anda geldi. Şaşırdım açıkçası. Olaylar yerinde ilerliyordu. Kiva'nın son sahnesi hatta son geçen cümle bile diğer kitabı almak için işaret.
Güzeldi. Gerçekten beğendim (ağlama emojisi) ve kendime şaşıyorum. Booktok'ta fazla görmüyordum ara sıra karşıma çıkıyordu, çevirildikten sonra daha çok çıkmaya başladı ama yine de hakkında bilgi edinmem için yetersizdi ve bu yüzden daha çok beğendiğimi düşünüyorum.
Kiva'yı çok sevdim ama şu an yapacakları bir tık korkutuyor. Jaren'in kalbi çok kırılacak gibi, eğer o da Kiva'ya karşı bir şeyler planlamıyorsa ya da ileride planlamazsa tabii.
Neyse burayı geçelim Tipp çok tatlı (ağlayan emoji) Yanağını sıkasım geliyordu resmen. Çok tatlı bir çocuk.
Naari başından beri sevdiğim bir karakterdi. İyi olacağını sezersiniz de sebepsiz yere seversiniz ya ondandı işte.
Sanırım bu kadar. O Mother sahnesi beni gereksiz çok şaşırttı onun dışında pek şaşırdığım twist olmadı ama güzeldi plot açısından. Tam istediğim tarzda fantastik. Romantizm ön planda değil, plot önde. Sadece bazı twistler fazla klişemsi gelmişti ama olsun tuz biber diyelim geçelim.
Spoiler sayılabilecek ifadeler içerir.
İngilizcem orta seviye ve bu kitap da okuduğum ilk ingilizce kitap.Anlama konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamadım, sade ve anlaşılabilir bir dili var yani.Hatta kitabın dili o kadar sade ki gerçekten herkes fazlasıyla sizden biri gibi.
Kitapta Charlie'nin tanımadığı birine gönderdiği mektupları okuyoruz.Mektuplarda charlie günlük hayatını, düşüncelerini ,aile yapısını, arkadaşlarını ,anılarını vs anlatıyor.Karakterden bahsedecek olursak Charlie bugüne kadar okuduğum en düşünceli, en tatlı, en hassas karakterlerden biri.Okurken yaaa diyerek yanaklarını sıkasım geliyor o derece .Ama bir de bunun şöyle bir yan etkisi var. O kadar düşünceli ki çoğunlukla kendi hislerinden feragat ediyor diyebiliriz.Yani oldukça pasif agresif davranışları var.Mesela sırf hayır diyemediği için hoşlanmadığı bir kızla sevgili oluyor.Hatta hoşlandığı kız için beslediği hislerini bastırıyor. Oldukça da iyi bir arkadaş; sırf arkadaşlarının iyiliği, mutluluğu için kendi istemediği bir şeye tahammül edebiliyor.Anlayacağız sürekli kendinden veriyor, fedakarlık yapıyor.
Bir de şunu söylemeden geçemeyeceğim.Doğal ve gerçek bir aile hayatı var.Annesi de babası da kardeşleri de mükemmel değil mesela, onları bu kadar gerçek yapan da bu.Ama sonuç olarak birbirlerini seviyorlar ve o kadar sade, doğal, içten gelen bir sevgi ki.Bazen okurken oturup ağlamak istedim.Aynı şey arkadaşlık sevgileri için de geçerli ,gerçekten diyebileceğim tek şey çok tatlı oldukları.Çok saf, çok temiz.
Genel düşüncem ise güzel, dinlenmek için yavaş yavaş okunabilecek, çerez bir kitap olduğu.Ben sevdim.
24 KADIN 24 ÖYKÜ
Derleyen ve Düzenleyen
Funda ERGENEKON
#21Kadın21Öykü ile çıktıkları edebiyat yolculuğunda #22Kadın22Öykü ile eşlik etmeye başladım bende ve her yıl merakla bekliyorum yeni yeni öykülerle buluşacağım @kadınöyküleri ni. Bu yıl özellikle çok istemiştim kitabımı okuyup bir an önce #8MartDünyaKadınlarGünü ne yetiştirmeyi ve
Siyam - Kış Güneşi
İlk olarak kapak.. kitaplıga her baktıgımda bu kitabın kapagına bakasım geliyor.. Karakterler oldukça iyi yazılmıştı,beyzanın cümleleri şiir gibi oluyor ve okurken sıkıldığımı,betimlemelerden bunaldıgımı hissetmedim. Karaca görmeye alıştığımız sakar vs. kızlardan değil neyin ne olduğunu tartabilen biriydi ve okuması cok güzeldii. Kuntadam’a diyecek tek bir sözüm yok..Karaca’nın abisinin ölümünü açığa çıkarmak için Kunt ile çıktığı yolu okuyoruz. kitap tamamen Sezen Aksu sarkıları gibi geldi bana mesela Sezen Aksu-Lal’i Karaca’nın dinlediğine adım gibi eminim ğıotuwdıusfj
Neyse sonuç olarak kesinlikle önerebileceğim bir kitap
Yavaş (sessiz) atın çiftesi pek olur derler :D
Kitabı ne çok sevdim ne çok kötü buldum 300 sayfa olacak kitabı uzattığı için bir yerden sonra sıkıldım sadece. Ben serinin başında Jasper’ın Beau’ya aşık olduğunu düşünüyordum hala öyle olduğunu düşünüyorum bu düşünceden de hala vazgeçmedim çünkü maşallah Sloan’a olan hislerinden ziyade Beau sevgisini okuduk başlarda.
Sloan Jasper’ı ilk gördüğü an aşık oluyor ama Jasper’ın Sloan’a aşık olduğunu anlaması için 11 yıl geçiyor hatta bir 180 sayfa filan birbirlerine sürekli arkadaşım en yakın arkadaşım diyerek ortalıklıkta dolanıyorlar. Sonrasında birbirleri için doğru insan olduklarını anlayıp ilişkilerinin başlamasıyla olaylar gelişiyor.
Jasper pasif bir karakterdi Sloan da aynı şekilde ama bir araya geldiklerinde .. yazar döktürmüş de döktürmüş hem de gereksiz yani bir yerden sonra ne okuduğumu bile anlayamadım.
Kitapla ve seriyle ilgili sevmediğim şeylerden bir tanesi Harvey’in gereksiz şakaları. Oğlu kayıp ama adam çöpçatanlık peşinde yeter be amca bir sus diye şamarı çakasım geliyor. Bir de kuyruklu çocuklar şakası cidden komik mi şimdi. İkinci tanesi de Willa’nın arsızlığı. Sürekli cinsel imalarda bulunup şakalar yapması bana asla komik ve eğlendirici gelmiyor keşke birisi haddini bildirse mesela ben. Bir de sevmediğim değilde alakasız bir olay var ki Sloan’ın annesi neden Harvey’le yaşıyor yuhunuz yani Jasper evlerinden birini açamıyor mu teyzeme evsiz gibi kadın eniştesinin yanında tamam sebebini okuyan herkes tahmin ediyordur da o kadar gereksiz ve saçma ki. Amannn banane ya. Öyle ya da böyle hızlıca okuyup bitirdim son 100 sayfaya rağmen bir akıcılığı vardı.
Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer
Meet the time as it seeks us. (Zamanı bizi aradığı gibi karşılayalım.)
Safir Mavi – Kerstien Gier
Selam! İlk kitaba göre bu kitapta çok daha aksiyon içeriyordu. Olayları bir anda çözdüm derken tekrar sizi başlangıç noktasına geri döndürüyor. Normalde bu tarz zaman yolculuğu konulu kurgularda sizi çorba yapar ama yazarın nasıl bir yeteneği varsa kafa tertemiz kalıyor :D
Gideon ile olan ilişkilerinin inişli çıkışlı olması beni rahatsız etmedi. Kitabı bitirdikten sonra yorumlara baktığımda herkes bundan dert yapmış ama bana çok normal geldi. İkisi de hayatlarındaki yalanları çözmeye çalışırken ruh halleri değişken ve rahatsız edici olması çok normal. Charlotte, ilk kitapta bana sıkıntı çıkarmasa da ikinci kitapta bağırıp küfürler etmemi sağladı. Haksızlığa uğradığını düşünmesini anlıyorum ama Gwen'in suçu ne?
Gideon'ın kardeşi Raphael'in kadroya eklenmesine sevdim. Leslie ile güzel bir ekip oldular. Xemerius! Delireceğim! Bu nasıl bir şey! O kadar sevdim ki onu alıp içime sokasım geldi. Bir gargoyle beni nasıl mutlu edebilir bilmiyorum ama Xemerius bunu başardı. Kurgu şu ana kadar muhteşem gidiyor ve sonunu merak ediyorum. Hemen gidip üçüncü kitaba zıplıyorum ! <3
-Kerstin_Gier231.jpg){kind=small}
Dudaklarımız birbirine mühürlendiğinde
anladım ki o iğne, o iplikten çoktan geçmiş
düğümlenmişti. Kalbin oluşumunu sorsalar
tenime,dilim onun adıyla birlikte zikrederdi
gerçeği. Kader bizi bir etmiş;onu çok
sevmek, onun tarafından çok sevilmek üzere o döngüye ikimizi de tutsak etmişti.
Bu seri için ne yazsam az kalır. Öncelikle canım
Söyleme Bilmesinler ~ Şermin Yaşar
Çocukluğumuz, hayatımızın ilk durağıdır ve yetişkinlik yolculuğumuzun temelini oluşturan bir harita çizer. Her anı, her deneyim ve her duygu içsel dünyamızı şekillendirir ve yaşamımız boyunca bizi etkiler. Ancak çocukluğumuzdaki izlerin en derinini, aile bağları ve paylaşılan sırlar oluşturur. Her insanın içinde
Bu kitabı yazarın Türkiye'deki okurlarına çektiği video sayesinde tanıdım ve inanılmaz bir heyecan ile satın aldım. Lakin okuduğum bazı yorumlar enerjimi düşürdü ve kitabı okumayı erteledim. 'Gün bugün' diyerek kitaba geçen günlerde başladım. Bakın iyi ki iyi ki okumuşum ve Molly gibi bir karakteri tanımışım. O kadar mutluyum kii
340 syf.
8/10 puan verdi
Çok temele girmeden ilgili kısımlar hakkında pek detaysız da sayılmayacak iyi kaynak taraması yapılmış. Emek görülüyor. Ürün de görülüyor. Bir başarısızlık akımını araştırmak da ayrı bir konu tabi. Kaynaklarına bakasım geldi. Akademiyi hatırlayınca hemen vazgeçtim tabi ki.
İlk başladığımda öyle bir içine çekti ki beni tamam dedim aradığımı buldum. Yazarların kalemi de çok güzel akıp gidiyor. Ta ki erkek karakter Romeo'nun davranışları itici gelmeye başlayana kadar... Tamam dark romance diye geçiyor kitap ama adamın duygusuz, bencil ve travmaları olması dışında pekte kötü karakter değildi. Çok aşırı dark havası alamadım ben. Çok öküz bir adam kadını sürekli aşağılıyordu, başkalarının önünde de yapıyordu bir de bunu. Kitabın içine girip bir tane çakasım geliyordu sürekli dkdkkd Cidden sabır isteyen bir karakter. Kitap daha iyi yazılmış bir baş karakterle çok daha güzel bir hale gelirdi hayal kırıklığı benim için. Bu eksilere rağmen kadınla aralarındaki atışmalarını sevdim, elinden bırakamıyorsun kitabı. Keyifliydi. Kadın karakteri aşırı sevdim ama çocuk sevdasını çok da anlamış değilim. Az kalsın adamı bir yere kapatıp zorla yaptıracak diye çok korktum (adam asla çocuk istemiyor sırf bu yüzden son ilişkisinden beri kimseyle beraber olmuyor) Bu kadın adamın tam olarak neresine aşık oldu hiç anlamadım. İkisi de manyak bir çiftti birbirlerini bulmuşlardı ne diyeyim dkdkdk Çerezlik bir kitaptı çok büyük şeyler beklemeyin. Ve fazlaca yetişkin içerikleri mevcut dikkat
3/5
DİKKAT ! DİKKAT ! İNTİHAR ETTİREBİLİR !!!
1888 yılında Lizbon 'da doğan Fernando Pessoa Portekiz modernizminin öncülerindendir . Huzursuzluğun Kitabı adlı eseri , yazarın 1935 yılında ölümünden yaklaşık 50 yıl sonra açılan sandıktan çıkan dağınık metinlerin , binlerce notlardan oluşan günlüklerin bir araya toplanmasıyla oluşturulmuş .
Hikaye/öykü nedir? Karakterlerin ve mekanın belli olduğu bir olay örgüsu mü? Bence öykü az lafla çok şey anlatmaktır, hele ki açıklarımıza ve eksiklerimize dokunuyorsa. Zaten edebiyat bu değil mi herkes acıyı, sevgiyi, ihaneti ve mutluluğu yaşadığının en uç duygusu gibi anlatır ve mühim olan kelimelerin arasına gizlediğini abartmadan okura
