- Hayatımın hiçbir evresinde böylesine şaşıracağımı hiç düşünmezdim. Ben Mümtaz’ı yazıyordum ve Mümtaz içindeki acıyı anlamak ve yazarını keşfetmek için aynı şekilde Mümtaz’ı yazmaya başlamıştı. O an Mümtaz’ı yazmaktan vazgeçtim…
Aklıma takılan en büyük soru işareti benim zihnimde yer almaya başladı?. Ya inanç dediğimiz, yaratıcı dediğimiz şey
Bu incelemeyi olabildiğince dürüst yazabilmek için öncesinde hiçbir incelemeyi okumadan yazıyorum. Kitaba bu kadar para vermenin de bu kadar zaman ayırmanın da bir lüzumu yok. Ben aldığıma pişmanım, hayatıma da olumlu yönde bir şey katmadı. Kitap sizi depresyona sokacak çok üzecek diyenler olabilir, aldırmayın. Koskoca 860 sayfalık kitabın yarısında sadece karakterler anlatılıyor. Zaman zaman okuduğunuz cümle karşısında şok oluyorsunuz fakat iyi bir şaşkınlık değil bu. Sanki yazarın tek amacı sizi nasıl daha fazla ters köşe yapabilirim diye düşünmek. Sadece ağır bir yük taşıyacaksınız kitabı okurken, acı çeken kahraman değilmiş gibi artık kahramanın ölmesini isteyeceksiniz başına her yeni gelen felaketle. Yeter artık bitsin diyeceksiniz. Bu kitaptan çıkarabileceğiniz güzel bir ders yok. Keyif alabileceğiniz bir bölüm de yok, tek isteğiniz artık sona gelmek ve kurtulmak olacak. Hiçkimseye güvenip kitabı okumaya girişmeyin. 6 puanı kitabın yazılması için harcanan emek ve içinde yer alan terimler için verdim. Bir uyarı da yapayım, illa çok merak ettiyseniz ve alıcam diyorsanız kitabı toplu alanlarda da okuyamayacağınızı maalesef belirtmek durumundayım. Gerçek hayatta bile karşılanılmayacak derecede iğrenç sahneler var. Onun dışında bir Netflix kitabı gibi. Yazarımız ırkçılık, ayrımcılık yapmayayım diye her şeyden serpiştirme isteği duymuş. Wattpad kitaplarının düşünülüp betimlenmiş hali de denebilir.
Kitap içinde 2 bölümden oluşuyor. Birinci bölüm -Biraz konuşabilir miyiz?- de 5 öyküye yer verilmiş. İkinci bölüm- Daha önce tanışmış mıydık?- da 6 öyküye yer verilmiş. Kitaptaki bazı öyküler Granta Türkiye’nin ilk sayısında ve Ot ve Hayalet Gemi dergilerinde yayımlanmış.
Yazarın okuduğum ilk kitabı olarak beklentimin altında kaldı. Kitabın arkasında ‘farkına bile varmadığımız küçük anlarımız, yaşamımıza dağılır, genişler, sonra da hep sürer’ sözünü genel olarak bu kitaptaki öykülerinde pek hissedemedim. Kitaba ismini veren birinci bölümün son öyküsü -İki şiirin arasında- içlerinde en beğendiğim oldu. Keyifli okumalar.
Emirü'l-Müminin Ali şöyle buyuruyor:
"Ben Allah'ın kulu, Peygamber'in kardeşiyim: benim Sıddık-ı Ekber (en büyük sıddık) Bu sözü benden sonra iftiracı ve yalancıdan başkası söylemeyecek."
Şerh:
Hz. Ali kendisini diğer hiçbir sahabeyle kıyas kabul etmiyordu. Hadislere bakarsak aslında onun sıradan bir sahabe olmadığını Sahabe'den çok daha üstün bir makamı olduğunu görürüz.
O kendisiyle kıyaslanan kimselere (Ebu Bekir, Ömer, Osman, Muaviye vb.) kişiler için şöyle diyor: "Nasıl oldu da böyle kimselerle bir tutulur oldum ben!?" Bu sözleri şu kaynaklarda bulabilirsiniz. (Tezkiretu'l-Havas, Tuhefu'l-Ukul, Mecmau'l-Emsal)
Tanrı'nın hükümleri ve emirleri, ve sonuç olarak onun ilahi takdiri, gerçekte Doğa'nın düzeninden başka bir şeyi ifade etmez: Başka bir deyişle Kutsal Kitap bize herhangi bir şeyin Tanrı ya da Tanrı'nın iradesi tarafından ortaya konduğunu söylediğinde, bu şeyin Doğa'nın yasaları ve düzeniyle uyum içerisinde meydana geldiğinden başka bir şey söylemeye çalışmaz, ve insanların inandıkları gibi Doğa, kendi hareketini askıya almaz ve onun düzeni geçici olarak kesintiye uğratılamaz. (TTP, 6. Bölüm, G III.89/S 78).