Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Halil Sopaoglu

Halil Sopaoglu
@Arynurhal
Gördüklerimi görün diye..
Hâlâ taşlara ya da insanlara takılıp tökezleyen, budaladır!
Reklam
Haberciler ölümünü dünyanın dört bir yanına yaydılar. “Nizamül-Mülk, İmparatorluğun ve dünyanın yöneticisi, Celaleddin, ülkenin ve inancın şerefi, Sultan Alparslan Şah’ın ve oğlu Melik'in Başveziri, İran'ın en büyük devlet adamı, Alamut şeyhinin kurbanı olmuştur!"
Sayfa 392Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bakın! Fedailerden biri uyandı!" diye bağırdı Buzruk Ümid heyecanla. Üçü de nefeslerini tutmuştu. Köşkün cam çatısından delikanlınin çevresindeki kızların ona bir şeyler anlatmaya çalıştıkları görülüyordu. "Bu Süleyman," dedi Hasan sanki aşağıdan duyulma imkanı varmışçasına fisıldayarak. "Cennette uyanan ilk ölümlü!"
Sayfa 273Kitabı okudu
Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah'ın konuşmalarından bir bölüm.
'Cennet düşüncesi eski önemini kaybetti. Ölünce gidecekleri cenneti tasavvur ederek eskisi kadar mutlu olmuyorlar. Ama aynı şekilde inanmayı da sürdürüyorlar. Zira yepyeni bir şeylerin peşinden koşmaya yeltenemeyecek kadar tembeller.' 'Yani sence, günümüzde cennet vaadiyle vaazlarda bulunan bir peygamberin kitlelerin kalbini kazanma şansı yok mu?' diye sordum. Ömer kahkahayla gülerek, Kesinlikle yok,' karşılığını verdi. 'Sönmüş bir meşale bir daha yanmaz. Solmuş bir lale bir daha tomurcuklanmaz. İnsanlar kurdukları basit dünyalarına iyice bağlandılar artık. Onlara cennetin kapilarınin gözlerinin önünde açılmasını sağlayacak bir anahtar sunamayan birinin peygamberliğini ilan etmesi hiçbir fayda sağlamayacaktir.' Bu sözlerin etkisiyle adeta yıldırım çarpmışa dönmüştüm. Ömer şaka yapıyor olsa da söyledikleriyle ruhumu kasip kavuracak bir yangın çıkarmıştı. Evet, insanlar masallara, uydurulmuş hikayelere bayılırlardı. Gözlerini kör edecek şeyler onlar mutlu kılıyordu. Ömer karşımda şarabını yudumluyordu. Ama o sırada benim içimde firtinalar kopmaya başlamıştı. İnsanliğın o ana dek görmediği yepyeni bir plan tomurcuklanıyordu içimde. Insanın körlüğünün sınırlarını son noktaya dek zorlayacaktım! Bu körlükten istifade ederek mutlak bir kudrete sahip olacak, müthiş bir ayncalık elde edecektim! Bunu da muhteşem bir masal uydurarak sağlayacaktım. Hakikati öyle bir tahrip edecektim ki torunlarımın torunları dahi bundan bahsedeceklerdi.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
Çölde açlıktan ölmekte olan bir çakal, kafesteki karnı tıka basa tok bir aslandan daha mutludur.
'Öyle bir an gelir ki tüm kararlar kötüdür; sorun, sonradan en az pişman olacağın kararı bulup seçmektir.'
Sayfa 276Kitabı okudu
"Hayat başlar ve biter! Nasıl başlayıp nerede sona erdiği değil, ikisi arasına neler sığdırabildiğin önemlidir..." Amin Maalouf
Söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz.
Reklam
Güvenin şartı samimiyettir, kayıtsız şartsız samimiyet
İnsan kazanmak bir amaç, kendini savunmak ise sadece bir araçtır.
Sayfa 131Kitabı okudu
Zamanın iki boyutu var. Uzunluğu güneşe, derinliği tutkulara bağlı.
Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük. Gören körler mi? Gördüğü halde görmeyen körler.
Sayfa 330Kitabı okudu
Direngen elleri ve inatçı ayakları savrulmaya, kasılmaya, çırpınmaya başladı. Martin ise hem bu uzuvlarıyla hem de onların savrulup çırpınmalarını sağlayan yaşama arzusuyla dalgasını geçiyordu. Çok derinlere inmişti. Kollarıyla bacakları artik onu yukarı çıkaramazdı. Durgun bir hülyalar denizi içinde dalgalanmaya bırakılmış gibiydi. Renkler ve parlak ışıklar onu kuşatmış, yıkıyor, onun üstünde başın da geziniyordu. O da ne? Deniz fenerine benziyordu ama beyninin içindeki bir fenerdi, çakıp sönen beyaz parlak bir ışıktı. Giderek daha seri biçimde çakıyordu. Sanki engin ve nihayetsiz bir merdivenden yuvarlanıyormuşçasına güm bürtüler duydu uzun bir süre. Dipte bir yerlerde karanlığın içine düştü. Bu kadarını fark edebildi. Karanlığın içindeydi artık. Bunu fark ettiği anda da farkındalığı sona erdi.
Sayfa 480Kitabı okudu
62 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.