Kitaptan beyaz perdeye uyarlanmış yapımlarda genelde önce kitabı okur, daha sonra filmi izlerdim. Bunda tam tersi oldu istemeden. Kitabın varlığından haberdar olmadığım bir zaman diliminde, yıllar önce filmi izlemiştim konusu garip geldiği için. Hatta böyle bir filmin varlığına da kokuya ve parfümlere ilgi duymaya başladığım zamanda araştırıp denk gelmiştim. Sonrasında bir kere daha izlemiştim filmi. Çünkü çok farklı, çok etkileyici bir filmdi. Kitabı da aynı şekilde diyebilirim. Betimlemeler o kadar güzel kullanılmış ki, okurken koku burnunuzda tütüyor eğer size çok yabancı değilse. Kokunun yanısıra toplumdan farklı olmanın insana bindirdiği yükü de görüyoruz kitapta. İnsan yapısı gereği, diğer insanlardan farklı bir şeyi olsun istiyor. Özel güç gibi, kendisini diğerlerinden bir adım öne çıkaracak, benliğini taşıyacak, kendisiyle özdeşleşecek farklı bir şey... Ama bunun getirisi mi olur, götürüsü mü olur orası bilinmez. Bunu da sorgulatıyor bence bu kitap.
Eğer filmini izlemeyen şanslı kesimdeyseniz önce mutlaka kitabı okuyun, daha sonra filmini izleyin derim. Bu alanda yapılmış 2 film daha var benim bildiğim, ama ikisi de Patrick Süskind'ın "Koku"su kadar keyif vermedi bana.
