" Çirkin bir kalbin içine uyanık bir ruh koymak niçin?
Beğenilmediğini heryerde, her şeyde ihmal edildiğini daha çabuk fark etsin diye mi?
Çirkinin ağzındaki güzel söz, acizin ağzındaki haklı söz kadar boş, faydasız bir şeydi..."
"Nuh hangi dilden konuşmuştu teknesine doluşan hayvalarla?
...
Nuh dışarı çıktı. Sahte Nuh. Kendini Nuh sanan Nuhluğu kendine yakıştıran. (Hayvanları mı insanları mı kurtaracaksın sen? Hangi tufandan?)
Sen söyle nasıl sürdürmek yaşamı?
Cevabı verdim. korkusuzca. Nuh gibi değil;Nuh'un ağzından değil. Kendimce. Ve sessizce:
-Burada ancak var olmayanı ama var olması gerekeni yaratarak karşı koyabilirsin.
-Neye karşı koymak?
-Yokluğa. Anlamsızlığa. Geçmişine
"Yeryüzüne tohum gibi saçmışım ölülerimi,
Kimi Odesa'da yatar, kimi İstanbul'da, Prag'da kimi
En sevdiğim memleket yeryüzüdür.
Sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi."
N. Hikmet
Cahil insan sorunun kaynağı kendisi olduğu halde başkasını suçlar;
İnsanın eğitimi kendisini suçlamasıyla başlar, kendisini veya başkasını suçlamamaya başladığında ise eğitimi tamamlanmış olur... "
"İnsanları rahatsız eden şeyler değil, o şeylerle ilgili fikirleridir.
Örneğin ölüm korkutucu değildir, buna karşın ölümün korkutucu bir şey olduğu fikrinin kendisi korkutucudur. "
"Bizim şu karnımız var ya! Konuşmayıp da sustuklarımız, içimize attıklarımız, şiştiklerimiz, şişip de istifra edemediklerimiz... İşte bunlar bizi başka biri yapıyor, yabancı yapıyor..."