Zamanında mühendislik okurken bir yandan tekrar öss ye hazırlanıyordum.üzerimde sıcacık tuttuğu için bi türlü çıkarmak istemediğim dedemin eski hırkası, bazen ümitsizlik, bazen yılma, çoğu zaman yorulma. Herşeyi bırakabileceğim çok bitkin olduğum bir dönemde okumuştum oblomovu. Doğunun kendine has bir kaderi belki de kadersizliği vardır. Doğulu olmak bitirememek, yılmak, oturarak ve yatarak kendi talihsizliklerini izlemekle çoğu zaman eşanlamlı ilerler. Oblomov da kitapta adım adım kendi rehavetine gömülürken ben kendi açımdan büyük bir şok dalgası yemiştim. Kendi hayatım, o hırkayla birlikte beni bu odaya hapsedebilecek boşvermişliğim, kaybetmişliğim...Sanırım kitabı okuyan bütün doğulular buna benzer bir özdeşleşme yaşıyor. Bu nedenle bizim ülkede herzaman sevilmiş ve çokça okunmuş bir kitaptır Oblomov. Yıllar geçti, ben o hırkadan dehşet içinde kurtulmuştum, bir şekilde hayatım çok farklı seyretmeye başlamıştı,hala da ara ara oblomovu düşünüp hayatımı sorgularım. Bir kitabın gücünü anlatabilecek bundan daha anlamlı bir söz de yoktur sanırım. Herkese iyi okumalar