"Senden de, türünden de, tanrından da korkmuyorum."
Bir yanım, çarpılacağımdan emindi ve korkuyordu. Ama çarpılmadım. Hatta fırtınanın içinde dramatik bir gök gürültüsü bile duyulmadı.
"Gölge duyguları bastırmak konusunda söylenebilecek çok şey olduğunu düşünüyordu. Onun tahminine göre duyguları çok uzun süre, çok derinlemesine bastırırsanız, bir süre sonra hiç bir şey hissetmemeye başlardınız."
“Canlıların sorunu bu,” diye devam etti. “Uzun süre dayanamıyorlar. Bir gün yavrular, ertesi gün yaşlı. Sonra anılara karışıyorlar. Anılar silikleşiyor, birbirine karışıyor ve kaybolup gidiyor…”
"Doğduğum günden bu yana topraklarında dolaştığım dünyayı gördüm ve onun ne kadar kırılgan olduğunu anladım. Gerçeklik dediğim şey,içi korkunç kabuslar ve felaketlerle dolu kasvetli bir doğum günü pastasının üstündeki ince krema tabakasıydı."
Bütün gerçek savaşlar haklı olduklarından kesinlikle emin olan iki taraf arasında verilmiştir. Gerçekten tehlikeli insanlar, yaptıkları şeyi yalnız ve yalnız, şüpheye yer bırakmayacak şekilde doğru şey olduğu için yaptıklarına inananlardır.
Belki de bu doğru değildi. Belki insan giderek yeni şeyler öğreniyordu. Niçin böyle olduğu beni ilgilendirmiyordu. Bütün istediğim nasıl yaşanılacağını öğrenmekti. Belki insan nasıl yaşanılacağını öğrenebilirse, nedenini de öğrenebilirdi.