✓ "Şimdi söyle İbrahim, ben bu dünyadan sağ mı gittim, ölü mü kaldım..."
✓ "Ben mi suçluyum şimdi, bu kadar günahkar varken çiçeği koparan adama kızdım diye."
"Piraye öldü aşkından yine de dönmedi Nazım'a."
"Tanrım gülleri ve sessiz harfleri koru!"
"Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
Tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!"
"Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı’ya: Olanlar oldu Tanrım. Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!", 10 Mart
-Buraya çiçek yerine salatalık ekmek daha doğru olmaz mı?
-Madam Magloire, diye karşılık vermişti piskopos güzellik yarar kadar yararlıdır. Kısa bir sessizlikten sonra eklemişti. Belkide daha da yararlıdır.”
(…)
Nazım eşine ithafen yazdığı ‘’Saman Sarısı” adlı şiirinin içinde Abidin Dino’ya çağrıda bulunmaktadır. “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? İşin kolayına kaçmadan ama.”
*Dünya kan kırmızı
Saman sarısı
Ölü yeşil
Güz gelmiş. Oysa ki gönül,
Güze giresi değil.
Tanrım!
Diyorum sadece
Başka bir şey diyemiyorum zaten o an.
İyi niyetli ve sevimli bir kızdan kalanlar
Sallanıyor durmadan boş salıncaklarda
"Üzgünüm" diyor,
Bir mutluluk şiiri yazamam bu saatten sonra!
“İnsanlara saldırdığı için tekme yiyen ve yediği tekmeleri hak ettiğinden de bal gibi farkında olan ama buna rağmen çektiği acı yüzünden sadece kendisini tekmeleyen kişiden nefret etmekle kalmayıp bütün dünyadan da nefret eden bir sokak köpeği gibi olma.”
“Gençliğimde, saray cerrahımızın bir konuşmasını duymuştum. İlaçları laf olsun diye sattığını söylemişti. Yeterince zaman verirseniz yaraların çoğu kendiliğinden iyileşir diyordu.”
Yalancıktan alkışları hissedecek bu kalp ağrısı, yaftaların sahte pırıltısını fark etmeyi onlar öğretti. Dışarı çık ve can sıkıntısını doğru anlamayı öğreten kitaplarına teşekkür et. Şiirlere de teşekkür. Kimin yanında durman gerektiğini onlardan öğrendin. Bu gürültü patırtı içinde dolaşmaktansa gidip Hayyam'ın sofrasında sessizce beklemenin erdemini anlattılar sana.