Gitgide alışıyorum sana....
Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz...
Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
Yanımda olduğun zamanlar;
sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun...
Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan...
Alışkanlıklar daima korkutur beni...
Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim...
Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır...
Fakat şimdi sana alışıyorum...
Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor.
Öyle uzaktan seviyorum seni
Kırmadan
Dökmeden
Parçalamadan
Üzmeden
Ağlatmadan uzaktan seviyorum
Öyle uzaktan seviyorum seni;
Sana söylemek istediğim her kelimeyi
Dilimde parçalayarak seviyorum
Damla damla dökülürken kelimelerim
Masum beyaz bir kağıtta seviyorum..
Erimek tadılmamış hazların ortasında
Sevgiden kanatlarla bir boşluğa yükselmek
Yaşamak dolu dizgin ve her gün biraz ölmek
Zevklerin sonsuzluğa açılan sofrasında
Akar ta içimize çeşmelerinden sükun
Dupduru göllerinde gezer beyaz bir kuğu
Huzur; o sevilmeyen kalplerin unuttuğu
En eski bir şaraptır ellerinle sunduğun
Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman için
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Diktatörlükte kafesin kapısı birden açılır ve içeri aç bir aslan atılırdı. Ama demokrasi, insanın ne tür bir hayvanla kafese kapatılacağını seçme özgürlüğüydü.
Yer çekimi var, gidecek bir yer yok. Sürekli olarak kovulduğun, seni yutmak için sarsılıp yarılan bu dünyada yaşamaktan başka çaren yok. Mars çok uzak!
Seviyorum seni
Denizi uçakla ilk defa geçer gibi.
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
İçimde kımıldanan bir şeyler gibi,
Seviyorum seni
‘Yaşıyoruz çok şükür!’der gibi.
Baharı yollamak yollara
Alıkoymak bir nisanın tadını...
Dışarda herkes gibi seslenmek sana
Ve koynunda söylemek asıl adını...
İnanmak,inanmak,inanmak
Ninnilerinle uyuyup,türkülerinle uyanmak...