Elleriyle ne yapacağına asla kendi karar vermemişti. Şimdi elleri ne isterlerse yapabilir ne isterlerse olabilirdi. Kuş bile olabilirlerdi belki! Ah, keşke kuş olabilseler, onu da sürükleyerek yükseklerde uçsalar, uzaklara, gidebildikleri kadar uzaklara götürseler!
Güneşin yeniden doğması başka bir günü getirmiyor, sadece dünü uyandırıyordu. Yarını olmayan tek yapraklı bir takvimin içinde oyalanıyorlardı. Zaman burada geçmiyor, çürüyordu. Çürürken de içinde oyalanan her şeyi kendisiyle beraber çürütüyordu.
...tüm ölümlerin yüzde doksanının intihar sayılabileceğini söylüyordu. Hayata karşı merak beslemeyen, var olmaktan çok az sevinç duyan kimseler, bilinçaltında hastalıkla, kazayla ve şiddetle işbirliği yapar, onları kendi üstlerine çekerler, diyordu.