Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gamze Karaca

Yerine göre, kader dediğimiz şey, dar bir yerde sürekli yönünü değiştirerek dönüp duran bir kum fırtınasına benzer. Sen de, ondan kurtulmak için ayağını bastığın yeri değiştirirsin. Bunun üzerine fırtına da sana ayak uydurmak için yönünü değiştirir. Bir kez daha bastığın yeri değiştirirsin. Tekrar tekrar, sanki şafaktan hemen önce ölüm tanrısıyla yapılan uğursuz bir dans gibi, aynı şey tekrarlanıp gider. Neden dersen, o fırtına uzaklardan çıkıp gelmiş herhangi bir şeyden farklıdır da ondan. O fırtına aslında sensindir. O yüzden yapabileceğin tek şey, teslim olup ayağını dosdoğru fırtınanın içine daldırarak, gözlerini kum girmeyecek şekilde sımsıkı kapatıp adım adım fırtınanın içinden geçmektir. Sonra o kum fırtınası bittiğinde, nasıl olup da onun içinden geçebildiğini, nasıl hayatta kalabildiğini tam olarak anlayamayacaksın. Hayır, o fırtına gerçekten bitti mi bunun bile farkına varamayacaksın. Yalnız, tek bir şeyden emin olacaksın. O fırtınanın içinden geçtikten sonra, fırtınanın içine ayak attığındaki kişi olmayacaksın artık, aynı kişi olmayacaksın. Evet, işte kum fırtınasının anlamı bu.
Sayfa 7
Reklam
Kader dediğimiz şey, dar bir yerde sürekli yönünü değiştirerek dönüp duran bir kum fırtınasına benzer.
Sayfa 7
Hiç kan dökmedikleri halde, ondan bin kat daha katil insanlarla dolu yeryüzü.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yalnızlıkların en kötüsü, başkalarının arasında çekilen yalnızlıktır bence.
İntihar edenler, yalnız kendilerini değil, onları sevenleri de öldürürler bir bakıma. Kaldı ki, kendini öldürmek kolaydır. Anlık bir cesaret meselesidir sadece. Asıl zor olan yaşamaktır. Bunca felaket arasında, fazla rezil olmadan yaşamak gücünü bulmaktır asıl zor olan.
Reklam
Yaşlılar -yani doğru dürüst bir biçimde yaşlananlar demek istiyorum- huzursuzluklarının ve mutsuzluklarının başlıca kaynağı olan benliklerinden sıyrılmaya başlarlar zamanla. Onların asıl ilgi alanı kendileri değil, başkalarıdır artık. Kişisel duygularını bir yana bırakıp; yeni, ilginç ve heyecan verici bir yanı zaten kalmayan, kendi özel yaşamlarını değil, çevrelerindekilerin yaşamını düşünmeye başlarlar. Aynalara bakarken -çok ender bakarlar aynalara- kendi yüzlerini değil, başkalarının yüzlerini görürler. Kendi dertlerini değil, başkalarının dertlerine çare bulmak için uğraşırlar. Kişisel mutluluk gibi pespaye bir amacı gütmekten vazgeçerler.
Mükemmel olmayan yaşamlarımızda boşa harcanmış zamanların da yeri önemli değil midir?
Sayfa 12
Ey adelet, ne korkunç bir umutsuzlukla sıkılıyor insanın yüreği!
Duyguları ifade edememek, derin olmadıkları anlamına gelmez.
Ama unutmak insanın yapacağı değil, başına gelecek bir şeydir.
Reklam
Çünkü benim gibi, ruhun ölümsüzlüğüne, öteki dünyaya filan inanmayan bir insan, karanlık bir boşlukta yok olmadan önce, çok küçük de olsa, bir iz bırakmak ister peşinde.
Çünkü biz derinden yaralayan olayları hiç anmamak, tümüyle unutmak, daha doğrusu unutmuş gibi davranmak zorundayız yaşamaya devam edebilmek için.
İnsan uzaklaşmadığı sürece gerçekten nasıl yakında olabilir.
Dertleriniz olduğunda ve ihtiyaç duyduğunuzda ibadet edersiniz, aynı şekilde en mutlu olduğunuz zamanlarda ve refah içinde yaşadığınız günlerde de ibadet etseniz ne güzel olurdu!
Kendinizden vazgeçip, bir şeyler vermeye çalıştığınızda iyisinizdir.
178 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.