"Hayattaki aşırı düzensizliğin başlıca nedenlerinden birisi herkesin hayatta iyi bir düzen kurmaya çalışması, fakat hiç kimsenin hayatın kendisini düzene sokmak istememesidir. "
" Sözde kültürlü insanlar üniversite eğitimini tamamladıktan sonra da bulundukları her yerde kitaplar, resimler, müzik, konferanslar, tiyatro, dergiler, sanat, dünyanın önemli yazarları, kulüpler, toplantılar ve sergilerle iç içe yaşarlar. Bu anlamda halk kitlelerine ne sunuluyor peki? En iyi halde halk okulunda iki üç yıllık, en fazla beş yıllık bir eğitim, başka bir şey yok. Bu eğitim sırasında yeteneksiz okul memurları tarafından yazılmış sıkıcı ve işe yaramaz ders kitapları okutuluyor. Çocuklarda bilgi arzusu uyanmadan yok oluyor, duygu ve düşünceleri gelişmiyor.Daha sonra, okul yıllarının ardından ne olacak? Halkı oluşturan milyonlarca insan kendi kaderine terk ediliyor. Onlar için kimse birşey yazmıyor, söylemiyor. Edebiyat, tiyatro, bilim, sergiler, konserler halk için değil. Günümüzün okumuş insanları da halk kitlelerini kastederek, nefretle şunu söylüyor:
'Lanet olsun bu halka! Halk her konuda cahil, zeka gerektiren işlerde ise sağır ve kör. Kendisini midesi, cebi ve içtiği votkadan başka hiçbir şey ilgilendirmiyor.' "
Kulak ver sözüme dinle vatandaş
Uyma laklak edip gülüşenlere
Meşgul eder seni işinden eyler
Karışırsın tembel perişanlara
Adım at ileri geriye bakma
Bir sağlam iş tut da elinden bırakma
Saçmasapan sözler hep delip takma
Allah'ın yardımı hep çalışanlara
İleriyi gören geriye bakmaz
İnsanlık yolundan dışarı çıkmaz
Allah cömert amma ekmek bırakmaz
Oturup geçmişi konuşanlara
Maziye karışmış yıllar da ay da
Geçmişi konuşmak getirmez fayda
Gören göze ibret vardır her şeyde
Seyret gökyüzünde yarışanlara
Veysel der kafanı nafile yorma
Dünya fani değil çöküp oturma
Adım at ileri avara durma
Yoldaş ol refaha kavuşanlara
Aşık Veysel
"Bir yapıtın kusurlarını göstermek onun niteliklerini ortaya çıkarmaktan çok daha kolaydır. İnsan, yıktığı zaman onayladığı zamandan daha fazla üne kavuşmaktadır."
Louıs Aragon
Evet, bu tefekkür kabiliyeti, akıl ve idrak, insanoğluna sadece bir amaçla ihsan edilmişti: içinde yaşadığı kainatı bilmek, tabiat olaylarını anlamak ve nihayet akı karadan ayırarak hayatı insaf ve adalet temelleri üzerine oturtmak!
".. Bizim insanımızsa Hitit döneminden beri büyük bir sabır ve tevekkülle bıraktığınız yerde oturuyor. Ağrı'dan otobüse binip İstanbul'a gidiyor ve günler geceler boyu yola bakıyor. Hastane kapısında üç gün bekliyor da aklına bir gazeteye bakmak gelmiyor. Toprağa çömelmiş bir Hitit heykeli gibi kıpırdamadan duruyor. "