Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadir yiğit

Ve ne sessizlik! Ayak seslerimiz bile hiç akis yapmıyor gibi çınlayıp sönüyor. Kendime gömülüyorum.
Reklam
“Biz sadece biziz ve hayatta başımıza gelenlerin bir nedeni yok.”
“Yirmi dört yaşındayken, ne kadar hızlı düşebileceğin konusunda hiçbir fikrin yoktur; ama ben hızlı öğreniyordum."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Hiçbir şey durağan değil. Her şey eskiyip dağılıyor.”
“Sevdiğimiz insanlar hakkında bilmek istemediğimiz o kadar çok şey var ki. ”
Reklam
"Eğer ne istediğini bilmezsen, bir bakarsın istemediğin bir sürü şeyin olmuş."
"Dünyayı sana anlattıkları gibi kabul etmeni istemiyorum"
Çünkü kaçışınızı planlamanız gerekiyor. Çünkü bazı çizgileri geçtikten sonra, hep geçmek istiyorsunuz. Ve devamlı kaçmaktan kaçış yoktur. Kendimizi şaşırtıyoruz. Yüzleşmekten kaçınıyoruz. Anı yaşıyoruz. Otuz bir çekiyoruz. Televizyon izliyoruz. Reddediyoruz.
“jamais vu” Dejâ vu'nun tersi. İnsanları ne kadar iyi tanıdığınızı sanırsanız sanın, aslında herkesin yabancı olması durumu.
Baygın ve yorgun ses, "Herhangi bir şey yaratma riskini göze alamadığım için ömrüm boyunca her şeye saldırdım." diyor.
Reklam
“Bir gün gelecek ve yaptığımız her şey sana küçük patatesler gibi görünecek.”
“Sahip olacağın her şey" diyor Tracy, "bir gün kaybedeceğin şeylerden sadece biridir.”
“Anlamadığımız şeylerle yaşayamıyor oluşumuz ne kötü. Her şeyin etiketlenmesine, açıklanmasına ve yeniden yapılanmasına ne kadar da ihtiyacımız var. Kesinlikle açıklanamıyor olsa bile. ”
Mucizeler bitti. Doğmak yeterince mucizevî. Başka bir tane daha beklemek aptalca. Ölmek de ikincisi. Bunların arasında da hiçbir şey yok. Kimse beklemesin...
Beni kim kurtaracaktı? “Kurtuluş” dedim. “Ankara’da bir mahalle.” Fazlası değil. Belki bir de Bob Marley’in en iyi şarkısı. Daha fazla düşünmeye gerek yok. Adı her yerde, kendisi yok! Kurtulmaya gelmiyoruz dünyaya. Daha da saplanmak için buradayız. Dibine kadar. Onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce.
“Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar.”
Reklam
“Aslında bu kadar yükselmek ya da alçalmak, daha doğrusu bu kadar ileri gitmek istememiştim hiçbir zaman. Aynaya bakıp kendini tanıyamamak, insanın kendi anılarını bir başkası yaşamış gibi anlatması, dünyanın kendisi dahil üzerindeki hiçbir şeye kayda değer bir varoluş nedeni bulamamak ve zihnin bedenden binlerce kilometre uzakta olması o kadar korkunç ki!”
“Ka­de­ri­mi ya­pan be­nim; fa­kat be­ni ya­ra­tan bir ben da­ha var ve bir­bir­le­ri­ne bağ­la­na­rak nâmü­te­na­hi­ye doğ­ru gi­den bir ben sil­si­le­si için­de­yiz.”
“Kuşkusuzdur ki çekilmez olanı çekmek ve dehşet vereni, dehşet veren bir şey olarak algılamamak sanattır”
“Sonunu bilmemenin, sonu olmadığını bilmenin güzelliğini yaşardım. ”
“beyaz buluta benzetiyorum kendimi Olric: esen rüzgâra göre biçim değiştiriyorum. Hafif, beyaz ve yuvarlak bir Turgut’um ben. Pamuk gibiyim: köşelerimi kaybediyorum yavaş yavaş.”
Reklam
Ben de hepinizden farklı bir soluncandım, kim bilir? Şimdi yarısı ezilmiş, yerde yattığı için belli olmuyor. Diğer yarısını yerden kaldırmak için çırpınan Günseli’yi bile acıklı gözlerle seyredemiyor. Gözleri, ezilen yarısında kaldı da ondan. Anlayışı da o yarıda kaldı; bütün ümitleri, yaşama isteği de, mühendislik diploması da, iyi durum kâğıdı da, çiçek aşısı kâğıdı da, altı tane vesikalık resmi de, İsa’ya sevgisi de, bilmem nesi de, yaratma hırsı da, bir türlü atamadığı değersiz evrakı da, Günseli’yi okşamak isteyen elleri, ona dokunmak isteyen derisi de hep ezilen yarısında kaldı. Bu yarısında sadece ölüm acılığı kaldı.
İnsan her sözü kuşkuyla karşılıyor artık. Gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz.
Bugün de öyle sanmak isterdim; Bunun kimseye zararı dokunmazdı. Ben de, yalnız bana ait olan bir düşüncenin mutluluğuyla yaşardım.
Kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez
İnananların vicdanlarıyla hesaplaştıkları saat olan akşamın bu saati, boşluktan başka sorgulayacak hiçbir şeyi olmayan tutsak ya da sürgün kişiye zor gelirdi.
Reklam
İçimdeki isyandan hiçbir şey hissetmediğim saatler var bu kentte.