Sinirimden gülüyorum albayım. Çünkü sinirlerim artık gülmek için kafamın neşelenmesini beklemiyor. Bu karamsar beyinden bir kahkaha çıkmayacağı için, artık ben gülmüyorum, sinirlerim gülüyor. Hepsi bağımsızlığını kazandı albayım.
Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..."
Bu kadar insan nasıl
oluyor da aynı yere gitmek üzere anlaşıp bir araya geliyor-
lar, yola çıkıyorlar? Ne çabuk karar veriyorlar? Bizim karar
vermemiz ne kadar uzun sürdü oysa. Bir iki kişi olsa neyse:
yüzlerce binlerce kişi nasıl şaşırmadan doğru otobüslere bi-
nip istedikleri yere gidiyorlar? Neden oraya değil de şuraya
gidiyorlar? Anlaşılmaz bir düzen bu. Ben nereye gideceğimi
bilemiyorum mesela. Herkes sizin gibi olsaydı bu ülke şim-
diye kadar kalkınmış olurdu efendimiz. Çok şeyler biliyor-
lar Olric, çok farklı şeyler biliyorlar. Kimi, pencerenin ya-
nında oturmayı akıl ediyor, kimi ön tarafta yerim olsun di-
ye diretiyor. Kimden ne zaman öğrendiler bu kadar bilgiyi?
Monna Rosa, siyah güller, ak güller;
Gülce’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister;
Ah, senin yüzünden kana batacak,
Monna Rosa, siyah güller, ak güller!
İyi ki bilmiyor kalabalıklar
Yağmura bakmayı cam arkasından,
İnsandan insana şükür ki fark var;
— Birine cennetse, birine zindan —
İyi ki bilmiyor kalabalıklar.
“Kötülükten ancak kötülük çıkar. Bayağılık insan ruhunu
öldürür. Elbette, çok gelişmiş milletler, kötülükten de bir-
şeyler çıkarıp, onu az gelişmiş milletlere ihraç etmek yolu-
nu bilmektedirler.
O zamanlar, henüz, Olric yoktu; hava raporları da günlük
bültenlerden sonra okunmuyordu. Henüz durum, bugünkü
gibi açık ve seçik, bir bakıma da belirsiz değildi.
Ah Juliet.. Neden böyle güzelsin ha? Yoksa ele avuca sığmayan ölüm mü aşık oldu sana? İnanayım mı o iğrenç canavarın bu karanlıkta sevgilisi olasın diye seni sakladığına? İşte bundan korktuğum için.. sonsuza dek yanında kalacağım…
Romeo: Asaletim sadece aşkının tapınağına girdiğimde olacak içimde. Bir gün yıkılırsa bedenin başka ülkelerin çamurlu evlerinde: Bil ki bütün denizleri ayaklarına dökeceğim