Şengül Tosun

Zavallı Danny, yaşam seni nasıl da terk etti! Yaşayacağı dünya henüz yaratılmamış ilk insan gibi çöküp kalmışsın şurada; ya da dünya yitip gittikten sonra ortada kalan son insan gibi.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
Acımak için ölümün tecrübesi yetmezdi ; kuru mısır ekmeğinin de acısını tatmak lazımdı. Bu yüzden onun için dünya ikiye ayrılıyordu. Halbuki kitaplar, sevginin birleştirici bir şey olduğunu yazıyorlardı.
" Sevginin, merhametin eşiğini atlayanlar, ıstırabın gömleğini de kendiliğinden giyinirler. Acımak söylendiği kadar kolay bir şey değildi. İnsanın her tattığı şey, içinde bir bıçak gibi çalışıyordu. "

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şu önceden kestirilebilir totaliter yaşamlarımız, insan ruhuna bir hakaret değilse, nedir?
Sayfa 193Kitabı okudu
Eğer bir şeyi bütün olarak görebilirsen, hep güzelmiş gibi görünür. Gezegenler, yaşamlar... Ama yakından bakıldığında bir dünya yalnızca toz ve kayadan oluşur. Günden güne yaşam daha da zorlaşır, yorulursun, ritmi kaçırırsın. Uzaklığı ararsın - ara vermeyi. Dünyanın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu, onu ay gibi görmekten geçiyor. Yaşamın ne güzel olduğunu görmenin yolu ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor.
Sayfa 165Kitabı okudu
Reklam
Düşüncenin doğasında iletilmek vardır : yazılmak, konuşulmak, gerçekleştirilmek. Düşünce çimen gibidir ışığı arar, kalabalıkları sever, melezlenmek için can atar, üzerine basıldıkça daha iyi büyür.
Kaderimiz akla sığmaz bir şekilde bizimle oynuyor! Hiç istediğimizi elde ettiğimiz oldu mu? Hiç gücümüzün yeteceğini sandığımız şeye erişebildik mi? Her şey aksine oluyor. Kader, farkına bile varmadan, kayıtsızca üzerinde dolaşana veriyor en güzel atları. Oysa at sevgisiyle kalbi tutuşup yanan birine yayan yürümek düşüyor ve yanından geçen tırısa alıştırılmış at gördüğünde sadece damağını şaklatmakla yetiniyor. Ağzı, iki lokmadan fazla yemek yiyemeyecek kadar küçük olan birine mükemmel bir aşçı kısmet oluyor; baş karargah kemeri gibi büyük ağzı olan biriyse patatesten hazırlanan herhangi bir Alman yemeğiyle yetinmeye mecbur kalıyor. Hayatımız bizimle tuhaf bir oyun oynuyor!
Insan o kadar şaşırtıcı bir varlık ki özelliklerini saymakla bitiremezsin, ne kadar izlersen her seferinde tasvir etmekle bitiremeyeceğin kadar yeni özelliklerini keşfedersin.
Günümüzde her birey birçok kitlenin aynı zamanda bir parçasıdır, özdeşleşme sonucu çok yanlı bir bağlamın içindedir, "ben idealini" pek değişik modellere göre kurmuştur. Dolayısıyla, her birey mensup olduğu ırk, meslek, dinsel cemaat ruhu, vatandaşlık ruhu vb gibi birden çok kitle ruhunda pay sahibidir, bunları aşarak ulaşacağı özgürlük ve özgünlük hiç de yüksek bir düzeye çıkamaz.
"... kitledeki eşitlik isteği yalnız bireyler bakımındandır, önderin kendisi bunun dışında bulunur. Bütün bireyler birbirine eşit olmayı, ama hepsi de bir önder tarafından yönetilmeyi ister. Birbiriyle özdeşleşebilen, birbiriyle eşit haklara sahip pek çok birey ve bütün bireylerin üstünde bir kişi; işte yaşam gücünü içeren bir kitlede gerçekleşmiş gördüğümüz durum budur. Dolayısıyla, Trotter'in "insan bir sürü hayvanıdır" sözünü, insan daha çok "insan sürüsünün bir hayvanı, önder tarafından yönetilen sürünün bireyidir" şeklinde düzeltme cesaretini kendimizde görmekteyiz.
Reklam
Mantıksal neden ve kanıtlara başvurularak bazı kitlesel söz ve sloganlara karşı çıkılamaz. İlgili söz ve sloganlar bir huşu havasıyla kitleler önünde dile getirilir getirilmez, bireylerin yüzlerine bir saygı ifadesi gelip oturur, başlar eğilir. Çokları tarafından bunlara doğa güçleri ya da doğaüstü güçler diye bakılır. Durumu anlamak için ilkellerin isimleri tabu saydıklarını, isim ve sözlerde majik(büyüsel) güçlerin oyunu etkinliğini gördüklerini anımsamak yetecektir.
Kitleyi etkileyecek kimsenin, elindeki nedenleri mantık süzgecinden geçirmesinin gereği yoktur; işi alabildiğine güçlü imgelere dökmek, abartmaya kaçmak ve sürekli aynı şey iğnelemek amaca ulaşılmasını sağlar. Kitle "gerçek" ve "düzmece" konusunda kuşku nedir tanımaz, öte yandan kendisinde büyük bir gücün varlığı bilinci içinde yaşar, dolayısıyla otoriteye İnançla bağlı olduğu kadar hoşgörüsüzdür. Güce saygı duyar bir çeşit güçsüzlük belirtisi diye baktığı iyilikçi davranışların fazla etkisinde kalmaz. Üstün bildiği kişiler de aradığı, güçlülük, hatta zorbalıktır. Egemenlik ve baskı altına alınmayı, efendisinden korkmayı ister. Gerçekte düpedüz tutucu karakter taşır, tüm yenilik ve ilerlemelerden enikonu nefret eder, geleneğe karşı sınırsız bir saygı duyar.
Kadim bir öğreti, " dünya akıllı olanlar için bir öğretmen aptal olanlar içinse bir düşmandır" der.... Dünyada olup biten her şeyin her an olması gerektiği gibi vuku bulduğunu anlamak önemlidir.
Sayfa 139Kitabı okudu
81 öğeden 61 ile 75 arasındakiler gösteriliyor.