Bazen düşünüyorum da dünyaya gelmek bir afetken, sonra bu memlekette, üstelik kadın olarak doğmanın dayanılmaz azabına nasıl tahammül ettiğime hayret ediyorum.
Evet, düşünmüyorlar ki ben yakışıklı, parlak erkek değil, yalnız beni anlayacak, hassas, ince bir kalp sahibi bir erkek istiyorum; bilmiyorlar ki benim aradığım, istediğim servet ve güzellik değil, yalnız, yalnız ruhtur.
Kadınlık kutsal ve kıymetlidir, çünkü evvela hayatı, sonra da saadeti kendilerine borçluyuz. Bunun için onlara layık oldukları yüce mevkiyi vermeliyiz!
Vicdanları tertemiz olan en masum insanlar, ne yapacaklarını tam olarak bilmedikleri için, böyle bir suçlama karşısında yüzleri ya kızarır ya da kireç gibi olur; sendelerler ve uçurumun dibine yuvarlanırlar ya da diklenirler; alınları terlemesi gerekirken kuru kalır ya da kuru kalması gerekirken alınlarından terler akar ve böylece sanki suçluymuş gibi görünürler."
"Işte şimdi bu görkemli, odanın servetleri içinde siyah mermerlerle örtülmüş bir mezarda diri diri gömülmüş gibiydi. Nefes alamıyor, boğuluyordu; bu mezardan çıkmak, yaşamak, sevmek istiyordu."
"Madem bu dünya bile yok olacak bir gün Sevginin bitmesine insan neden üzülsün? Sevgi mi kaderi kovalar, kader mi sevgiyi? Daha kimseler çözmedi bu bilmeceyi."
Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
Çünkü o ölüm uykularında,
Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından
Ne düşler görebilir insan , düşünmeli bunu