Şöyle bir şeyler yazmıştım biraz zamanlar.
"Otobüs yolculuğunda yan koltuğu da almamın sebebi,
Rahat bir seyahat etmek değil,
Uyurken başımın, hayalinin omzuna düşme ihtimalidir."
Benzer şeyleri hissettirdi bu alıntı.
Uzun bir yolun yarısını bitirmek üzereyim... Geride kalan kısmının ne kadar olduğuysa büyük bir soru işareti. Hem zaten hiçbir cümlem güzel sonlu bir nokta ile bitmedi. Hep üç nokta, hep acılı ünlem işaretleri...
Okan KUZU 'ya ait bir paragraf
Kaleminize sağlık Okan Bey güzel
yazmışsınız .
Aradan onca zaman geçiyor, birçok şey yaşanıyor ve bitiyor. Yıllarca yaşanan onca şey sanki hiç olmamış gibi, sevdiğiniz insanlar; şimdilerde bir başkalarının kollarında uyanıyor güzel yaz sabahlarına. Ne acı. Bizlerse; birçok kez ıslanmış ve çoktan kuruyup soğumuş yastığımıza döküyoruz her gece yeniden göz yaşlarımızı.
Kaybettik mi?
Tabii ki hayır. Sadece ara sıra içerliyor insan. Geçmişi, geçmişteki güzel duyguları özlemek mevzusu işte.
Unutamadığınız birileri var mı? Unutamadığınız da değil de, önceden hissettiğiniz yoğun ve güzel duyguları özlediğiniz oluyor mu? Tabii ki oluyor. Tabii ki de özlediğiniz birçok güzel duygu var. En acısı da hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması. Hiçbir duygunun eskiden olduğu gibi dudaklarımıza o güzel tadı bırakamaması.
Yeniler acı. Acılar yeni...
Peki ya vazgeçtik mi?
Tabii ki hayır. Belki ara sıra maziyi hatırlayıp iç çekeceğiz ama sevmeye ve sevilmeye gayrete devam edeceğiz. Bir ölüp bin dirilecek, bir gün elbet güleceğiz.
Okan Kuzu
Efsanedir. İlk okuduğumda (bir kaç kez tekrar okudum) sonuna çok şaşırmıştım. Sonuna gelene kadar, bu sürpriz sonu nasıl olur da hiç fark edemem, tahmin edemem diye düşünmüştüm. Bence Ahmet Ümit'in en iyi kitabı. Yani bana göre öyle. Neredeyse tüm kitaplarını okudum. Hatta evet hepsini okudum son iki tanesi hariç ve bu kesinlikle en iyisi :)