İşte öyle zamanlarda,ruhuma ceketinin iliğine taktığı basit bir çiçekmiş,kibrini tatmin eden bir süs parçası,bir yaz günü süsüymüş gibi davranan birisine kendimi teslim ettiğim hissine kapılıyorum.
Ama dünya bunu tahmin edebilir ve ben ruhumu onların küstah ve meraklı bakışlarının karşısında sergilemeyeceğim. Kalbimi asla mikroskoplarının altına koymayacağım
Beden bir kafesti ve bu kafesin içinde bakan,dinleyen,korkan,düşünen ve hayretlere düşen bir şey vardı; bu bir şey, beden çıkarıldıktan sonra geriye kalan,ruh idi.
Gök değişti,hem de ne değişme; ah,gece!
Ve fırtına ile karanlık,öyle güçlüsünüz ki,
Yine de ışık gibi bir tatlılık var gücünüzde,
Uzaktaki kara gözlü bir kadının gözlerindeki.