Biliyorum, beni sarhoş sanıyorsunuz! Saçma! Yani... Ben fena halde sarhoşum, ama sorun bu değil; ben içkiden sarhoş değilim. Sizi görünce içki başıma vurdu...
Sayfa 247 - Türkiye iş bankası kültür yayınları, Razumihin
Ne diyor Hulki Bey: insanlar yüzünüze bakınca, sizden bir şey koparabileceklerini düşünmemeli.
Ticaretin ilk şartı.
Turgut, demişti, bakışlarınla insanların cesaretini kıracaksın.
Mavisakal masalı açık seçik önerilerle bizim için işi planlar: cesetleri takip et, içgüdülerini izle, gördüklerini gör, psişik kasları göreve çağır, yıkıcı enerjiyi dağıt.
romanlar mahzun insanı omuzları çökmüş, gözleri sönmüş, hareketsiz ve sessiz bir insan diye, yani daha açıkçası bir miskin şeklinde tasvir ederler. bende daima bunun aksi olmuştur. ne zaman derin bir üzüntüye kapılsam gözlerim parlar, tavır ve hareketlerim neşelenir, içim içime sığmaz olur. dünyayı hiçe sayıyormuşum gibi kahkahalarla gülerim, türlü gevezelik ve delilikler yaparım. bununla beraber öyle sanıyorum ki, yakın kimsesi ve başkalarına açılmaya kabiliyeti olmayan insanlar için bu daha iyi bir şeydir.
Onu aklımdan çıkaramıyordum. Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey.