Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammet Oğuzhan Yalçın

Keskin düşüncelerden büsbütün uzak dururum; fikirler bana hepten uzaktır ve bu nedenle de iyi bir vatandaşım, çünkü iyi bir vatandaş fazla düşünmez. Yemeğini yer, hepsi bu! Ayrıca uyumak ve horlamak, kafa patlatmaktan daha iyidir ve akıllı uslu içilen bir bardak bira, şiir yazmak ve düşünmekten kat be kat daha iyidir.
Reklam
İstiyorum ki babacığım artık herkes öğrensin hiçbir şeyi beğenmediğimi. Senin başına gelenleri düşündükçe hiçbir duygunun içimde kalmasına, hiçbir öfkenin sadece benim içimde büyümesine razı olamıyorum artık. Senin gibi ben de artık aklıma geleni hemen herkesin yüzüne haykırıyorum.
O meçhul askerler bizi hep ıskalıyorlardı, ama aynı anda, sanki bir giysi giydirir gibi, bizi binlerce ölümle sarmalıyorlardı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dışarıda her şey değişmişti. Nasıl, bilmiyorum. Ama içeride, senin önünde, Tanrım, senin önünde içeride ey seyirci: Bizler aksiyonsuz muyuz? Rolümüzü bilmediğimizi anladık, bir ayna arıyoruz, makyajımızı silmek ve sahte olanı atmak ve doğal olmak istiyoruz. Ama herhangi bir yerde unuttuğumuz bir sunilik bizi tutuyor: Kaşlarımızda bir abartı izi kalıyor, fark etmiyoruz ki dudaklarımızın köşesi hâlâ kıvrımlı. Ve böyle dolaşıyoruz etrafta, bir soytarı ve bir yarım: Ne asıl, ne de oyuncu!
Tanrı bizi bu hale getirdi. Ama Tanrı'nın mazereti var, dedi diğeri, Tanrı aslında yok. Yani o yok mu? diye sordu ilki. Onun tek mazereti bu, diye yanıtladı ikincisi.
Reklam
- Zamanınızı neyle geçirirsiniz? - En aydınlık zamanlarımı karartmakla geçiririm, dedi Colin. - Neden? diye sordu daha alçak sesle müdür. - Çünkü ışık beni rahatsız ediyor.
İyi yaşamak için hız kesmek gerekir. Gecikme herkesin erişiminde olan tek yavaşlama biçimidir.
İnsan, ruhla nefis arasında titreyen bir varlık olarak, şehvetiyle en yüksek sorumluluklar ikilemi içinde nasıl oradan oraya çekiştiriliyor; sanki içindeki hayvanla içindeki Tanrı savaşıyor; vücutla ruh, hantal olanla kanatlı olan...
Her ruh halim melankoli ve şehvetten besleniyordu, bana öyle geliyordu ki hayat sadece acısı ve aşkı yüzünden yaşanmaya değerdi.
Reklam
Benim bildiğim, nesnelerin insana dokunmaması gerekir. Çünkü canlı değillerdir. Aralarında yaşar, onları kullanır, sonra yerlerine koruz. Onlar sadece yararlıdırlar. Oysa bana dokunuyorlar. Çekilmez bir durum bu. Onlarla bağlantı kurmak korkutuyor beni. Sanki hepsi birer canlı hayvan.
Irmağın karşı kıyısı, karşıda bulunduğuna göre, asla bu taraftaki kıyı değil; çektiğim acıların tek nedeni de bu.
Anlatılmaz bir hüzün içinde pencereye gittim, panjuru açtım, şiddetli yağan sulusepkenin bulanık derinliğine uzun uzun baktım.
Okumaktan başka ne yapabileceğim bir şey ne de gidebileceğim bir yer vardı. Yani çevremde ne saygı duyabileceğim ne de beni çekecek bir şey vardı.
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.