Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

MaGeLLaN

MaGeLLaN
@MaGeLLaN
Sağlığımıza zarar veren şeyler ruhumuza iyi geliyor..o yüzden sigarayla öpüşüyor rakıyla sevişiyoruz.
Turizm-Otel
Jupiter
202 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Dünyayla ilgili tüm bildiklerimizi bir anda unutuversek ne olurdu? Yarın sabah yedi milyarımızın birden hiçbir şey bilmez bir şekilde uyandığını hayal edin. Kitaplarımızın ve bilgisayarlarımızın hepsi yerli yerinde, fakat içeriklerini anlayamıyoruz. Ne arabalarımızı kullanmasını biliyoruz, ne de dişlerimizi fırçalamasını. İlk hangi bilgimizi
Reklam
Her geçen yılla birlikte insan yaşantısına dair elimizdeki verilerin gittikçe daha büyük kısmının dinsel inançlarımız tarafından kucaklaması gerekmez mi? Eğer din insanoğlunun ihtiyaçlarına yanıt veren hakiki bir platformsa, o zaman gelişime müsait olması gerekir; öğretilerinin ise gitgide daha az değil, daha çok faydalı olması gerekir. Her alanda olduğu gibi dinin de günümüzün arayışlarına cevap vermesi gerekir; sırf geçmişin doktrinlerini tekrarlaması değil. Şu an doğru olanın şu an keşfedilebilir olması ve dünyaya ilişkin diğer tüm bildiklerimizle uyum içinde olması gerekir. Bu ölçüte göre değerlendirildiğinde, din müessesesi baştan aşağı geri kalmıştır. Yaşadığımız kültürel, teknolojik ve hatta ahlaki değişimlerden sağ çıkamaz. Aksi taktirde bizim ondan sağ çıkacağımıza inanmak için pek az neden var. Ilımlılar kimseyi Tanrı adına öldürmekten yana değildir, ama "Tanrı" sözcüğünü sanki neden bahsettiğimizi biliyormuşçasına kullanmamızı isterler. Ayrıca atalarının inandığı Tanrı'ya gerçekten inananlara da sert bir eleştiri getirilmesini istemezler; hoşgörü ister, belki de hepsinden önemlisi, kutsal olduğunu söylerler. Dünyamızın haliyle ilgili açıkça ve dürüstçe konuşmak (örneğin İbrahimci dinlerin kutsal kitaplarının insanların hayatlarını mahveden yanlışlarla dolu olduğunu söylemek) ılımlıların anladığı şekliyle hoşgörüye yakışmaz. Ne var ki bu tarz siyasi doğruculuk lüksümüz daha fazla kalmadı. Cahilliğimizin yerleşik kalıplarını yaşatmak için ödediğimiz bedeli fark etme zamanımız geldi artık.
İnancın Sonu
Herhangi bir dinin Tek gerçek Tanrı'nın şaşmaz sözünü temsil ettiği fikrine değil inanmak,göz önünde bulundurmak bile aksiklopedik boyutta bir tarih,mitoloji ve sanat cahilliği gerektirir. Sonuçta her dinin inançları,ibadet şekilleri ve tasvirleri,aralarındaki asırlar boyu süren çapraz-tozlaşmaya tanıklık eder. Hayali kaynakları ne olursa olsun,modern dinlerin öğretileri,cemaatleri kalmadığı için binlerce yıl önce mitolojinin hurda yığınına atılanlardan daha savunulası değildir.Zira Yehova'nın veya Şeytan'ın gerçekten var olduğuna dair bir inancı haklı çıkaracak kanıtlar,dağındaki tahtına kurulmuş Zeus'un veya denizleri çalkalayan Poseidon'un varlığına dair kanıtları geçmez.
Sayfa 19 - Kuzey YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Müslümanlık onun gözünde mantık, muhakeme, bilim ve bilgiyle uyumluluk içinde “doğal bir din”di. “Milletin kalbine yöneltilmiş zehirli bir hançer” olan yobazlığa bütün gücüyle karşıydı. Çağdaş bir görünüşün Müslümanlığa aykırı olduğunu ileri sürenleri azarlıyordu. Camilerde cuma günü verilen vaazların bilim kurallarına uygun olması gerekliydi; vaizler uygarlık dünyasının siyasi ve sosyal koşullarını yakından izlemek zorundaydılar. Bundan sonra vaazlar, halkın anlayabilmesi için, eski bir ölü dille değil, Türkçe olarak verilecekti. Atatürk, Lord Kinross
"Tanrım! Benimle konuştuğun gibi konuş onlarla lütfen! Cehennemde bir tek ben yanacakmışım gibi, kendine tapanlar var." "Neden yaralıyorsun kalbimdeki bilinçaltı sevişen hatıralarımı? Rahat bırak rahmimde sana büyütüp içime doğurduğum gri çocukları." "Kâğıttan jiletler hazırladım yanı başımdaki kutsal defterin köşesinden. Belki bileklerimi kutsarım, kırmızı içtiğim beyaz hiçliğime bulaşırken." "Saat tanrısızlığımı biçare geçiyorken, yorgun düşüyorum. Sanki yelkovanla sevişmişliğim var." Tanrı'yı bilemem.Çünkü Tanrı verdiği sözlerin birazını tutar. Ama Şeytan'a inanırım ve güvenirim. Çünkü Şeytan verdiği sözlerin hepsini tutar.
Reklam
İnsanlarda din ihtiyacını yaratan, her şeyden önce korkudur. İnsan kendini güçsüz hisseder. Onu korkutan üç şey vardır. Biri, doğanın ona yapabileceği şey: Doğa onu yıldırımla çarpabilir veya bir depremle yok edebilir. Öteki, başka insanların ona yapabileceği şeyler: Bir savaşta onu öldürebilirler. Üçüncüsü, ki dinle pek ilgilidir, insanın kendi
Bütün başvuru formları başvuranı aşağılamaya yöneliktir. Herkesin mutlu olmasını isterim, birkaç kitlesel katil, eski patronlarım ve bankacılar hariç. İnsanları silahların değil, insanların öldürdüğü söylenir. Bu doğru değil, insanlar insanları öldürmek isteyebilir, fakat bunu silahlar yapar. Birileri çocuk eğitiminde çuvallar, faturası hepimize çıkar. “Yapabileceğim bir şey var mı?” Başkalarına yardım edebileceğini düşünmek de bazen bir tür küstahlık içerir. Talihsizliğin tek iyi yanı, merhamet fırsatı yaratmasıdır. Dert olacak ki, merhamet fırsatı doğsun. Dakiksen hayatının büyük kısmını bekleyerek geçirirsin. Umut sadece yarar sağlayan tek uyuşturucudur. Sır aslında paylaşılmaz, sadece reklamı yapılır. Nedense ses yükseltmenin insanı daha anlaşılır kıldığı sanılır. Gençlere yaşlılığın ne kadar güç olduğunu anlatırsın, fakat dinlemezler – yaşlanmaya devam ederler. Hayatın büyük eksikliklerinden biri altyazı yokluğu, önemli bir şey gerçekleştiğinde vurgu ve müzik olmayışı. En önemli olaylar, genellikle önemsiz olaylar kadar belirsiz cereyan eder.
Bilim bize öğretebilir, ve sanırım kendi kalplerimiz de bize artık etrafta hayali destekler aramamamızı, göklerde müttefikler yaratmamamızı ama bunun yerine bu dünyayı, kilisenin yüzlerce yıldır yaptığı yer yerine, yaşamak için uygun bir yer haline getirmek amacıyla kendi çabalarımızı kullanmamız gerektiğini artık öğretebilir. –
Eğer bir millet iktidarda bulunan kişilerin şerefsizliğini, alçaklığını, hırsızlığını, yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet bir gün vatanını yitirir.
Bana bazı şeylerin aklımızı aştığını söyleseler de, bu, saçmalıklara inanmama yol açmaz. Hiç şüphem yok ki aklımızı aşan şeyler var; ama aklımıza aykırı olan herşeyi ve ona zıt düşen ne varsa, cesurca reddediyorum
Reklam
Ben manevî miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar.
Eğer Tanrı var olmasaydı, onu icat etmek gerekirdi.
Erdem özgürlüğü gerektirir, bir yükü taşımak aktif bir güç gerektirdiği için. Baskı yönetimi altında erdem bulunmaz ve erdemsiz bir din de bulunmaz. Beni bir kul haline getirirsen böylece ben o şey için uygun olmayan biri haline gelmiş olurum. Egemenlik dahi benim üzerimde, beni doğası seçme ve özgür iradeye dayalı dine yönlendirmek hakkına sahip değildir.
Geri13
58 öğeden 46 ile 58 arasındakiler gösteriliyor.