Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Medine Kara

Medine Kara
@MedineKR
Derdê min û te ji yek bi ferq e Ew ferq ji xerbê ta bi şerq e Meşriq tu yî agirê te zahir Mexrib ez û batinê min agir(Ehmedê Xanî)
Dünya herkesin bir rol aldığı sahne, benim payıma düşen ise keder.
Reklam
Cumhuriyetçiler: Cumhuriyetçilerin hepsi hırsız değildir ama hırsızların hepsi cumhuriyetçidir.
Belediye Başkanları: Boyları devrilsin; yolların, kaldırımların hali meydanda. "Hangi akla hizmet yaptırmış bunu?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
At: Gücünün farkında olsaydı kimselerin sırtına binmesine müsaade etmezdi
Reklam
Ağlamak isterdim. Yazık ki kalbimi bir çölden daha çorak hissediyordum.
André Gide
İnsanoğlunun arada sırada uydurmaya bayıldığı hayali itirazlar olmasa her şey ne kadar kolay yoluna girerdi. Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler "bu işi yapamaz" dediği için, kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir...
Sayfa 13 - L&M yayınlarıKitabı okudu
İdam mahkûmu! Tamam, neden olmasın? İnsanların, içinde işe yarayan tek şeyin şu cümle olduğu bir kitap okuduğumu hatırlıyorum, 'insanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkûmdurlar' O halde durumumda nasıl bir değişiklik oldu ki?
Yaşar karşısındakine, - Doğrusunu istersen ben yaşamıyorum ki... dedi. Karşısındaki de, -Kim yaşıyor ki Yaşar Yaşamaz! Hangimiz yaşıyoruz sanki.. dedi. Bu söze katılanlar oldu: -Bu da yaşamak mı be! - Öyle deme arkadaş, bizden beterleri de var. Hani herif idama götürülürken, ordan biri, “Üzülme arkadaş, beterin beteri var!" demiş de, idama giden de, “Ulan bundan beteri olur mu?" deyince öbürü, "Olur," demiş, "seni asmaya götürüyorlar yine, senden önce birini kazığa oturtmuşlardı." Beterin beteri vardır. - Orası öyle, buna da şükretmeli. - Çok şükür.
Reklam
Birinin hayatı acı ve haz dolu garip potasında izlediğinde, yüzüne camdan maskesini takamayacağı ya da kükürtlü dumanları zihni rahatsız etmekten ve hayal gücünü iğrenç kuruntular ve çirkin rüyalar ile karıştırmaktan alıkoyamayacağı doğruydu.
"Sevgili çocuğum, hiçbir kadın dâhi değildir, kadınlar dekoratif bir cinsiyettir. Söyleyecekleri hiçbir şey yoktur ancak büyüleyici konuşurlar. Tıpkı biz erkeklerin ahlaka karşı aklın zaferini temsil etmesi gibi onlar da akla karşı maddenin zaferini temsil ederler. İki tür kadın vardır, yalın olanlar ve renkli olanlar. Yalın kadınlar fazlasıyla faydalıdırlar. Saygın bir nam kazanmak istiyorsan onları akşam yemeğine götürmen yeterlidir sadece. Diğer kadınlar oldukça çekicidirler. Yine de tek bir kusurları vardır. Genç görünmek için boyanırlar. Büyükannelerimiz parlak konuşmalar yapabilmek için boyanırlardı. Ruj ve neşe eskiden birbirine yakışırdı. Bu tümüyle kayboldu artık. Bir kadın, kızından on yaş daha genç göründüğü taktirde tamamen tatmin oluyor. Konuşmaya gelirsek eğer, Londra'da konuşmaya değecek beş kadın vardır yalnızca ve bunlardan iki tanesi edepli bir topluma kabul edilemez.
Daima! Korkunç bir kelimedir. Onu duymak tüylerimizi ürpertir. Kadınlar kullanmaya bayılırlar bu kelimeyi. Sonsuza kadar sürmesini sağlamaya çalışarak her aşkı mahvederler. Anlamsız bir kelimedir üstelik. Geçici bir heves ile ömürlük bir tutku arasındaki tek fark geçici bir hevesin biraz daha uzun sürmesidir.
Önsöz
Ahlaki kitap ya da ahlak dışı kitap diye bir şey yoktur. Kitaplar iyi yazılmışlardır ya da kötü. Hepsi bu.
En kötü insanın da ölüm haberi alırken teselliye ihtiyacı vardır.
Doktorlar, insan adamlardır. Ölecek hastaların anasına, babasına şefkatle muamele etmeye alışmışlardır. Ölüm yataklarının başında bile onlar için yalancı teselliler icat ederler. Hiç değilse kara haberi biraz daha mülayim kelimelerle söylerler. Onlar, çok iyi bilirler ki, ölmek üzere olan hastaların sahipleri de bir nevi hastalardır.
Reklam
TAHAYYÜLÜN ÖTESİNDE BİR GERÇEK
Ben bu kadını yedi yaşımdan beri okuduğum kitaplardan, beş yaşımdan beri kurduğum hayal dünyalarından tanıyordum. Onda Halit Ziya'nın Nihal'inden, Vecihi Bey'in Mehcure'sinden, Şövalye Büridan'ın sevgilisinden ve tarih kitaplarında okuduğum Kleopatra'dan, hatta mevlit dinlerken tasavvur ettiğim, Muhammed'in annesi Âmine Hatun'dan birer parça vardı. O benim hayalimdeki bütün kadınların bir terkibi, bir imtizacıydı.
Allah'ın Bağışladığı Nimetler: akıl, ahlak ve din
Akıl, bir ağaçtır ki, kökü, işlerin sonunu düşünmek; gövdesi, sabır; dalları, ilim; yaprakları, güzel ahlak; meyvesi, hikmettir. . . . Hz. Ömer b. el-Hattab (r.a.) da; “Akıllı kişi, hayrı şerden ayırabilen değildir. Asıl akıllı kişi, iki kötünün iyisini se­çebilendir,” demiştir.
Sayfa 14
AŞKIN İSİMLERİNİN KÖKENLERİ VE MANALARI
Muhabbet: Aslının “sefa” olduğu söylenmiştir. Zira Araplar, dişlerin parlaklık ve ışıltısına “hebebe’l esnan” (diş­ler parıldadı) derler. Hebab’tan alınma olduğu da söylenmiş­ tir. Hebab, şiddetli yağmur sonrasında, suyun yüzeyine çı­kan şeylere denilir. Bu durumda ‘muhabbet’, sevgiliye kavuş­ma heyecanı esnasında kalbin galeyana gelmesi ve çalkalanmasıdır. Gereklilik ve sebat manalarında türetildiği de söylenir. “Ehabbe’l-bair” (deve çöktü ve kalkmadı) cümlesinde, bu anlamda kullanılmıştır. Şair aynı kelimeyi şu şiirinde dile getirmiştir: Bir darbe vurdum ona çölde Nasıl vurursa yere çökmüş huysuz deve. Aşığın kalbi, bir anlamda sevgilisini gereksinmekte, ona bağlanmakta ve ayrılamamaktadır. Muhabbet kelimesinin, ‘yerinde duramayıp hareket etmek’, ‘iç sıkıntı’ manalarından türetildiğini söyleyenler de vardır. Bu nedenle, kulakta hareket etmesi ve sallanması nedeniyle küpeye “hıbb” ismi verilmiştir. Bu anlamdaki şiir şöyledir: Geceler şerli yılan, onun Küpesinin yerinde, sırları dinlesin diye.
Sayfa 25 - Şûle Yayınları/ Eylül, 2006/ 4.Baskı
Din
"Yürüdü topluluk gece bulaştırırken karanlığını Yolların tozunu taşıyanlara, simsiyah.... Azimlerini güttüler ki arz sarsıldı aralarında Gece yürüyüşleri, azimlerinin zuhurunda oldu. Talep ettiklerini, gece yıldızları gösterdi onlara, Sirius yıldızının omuzunda ve nimetlerin üstününü Başkasından beklenmeyecek himayeye niyetlendiler Ve kınayanın kınaması bu işte onları durdurmadı.”
Sayfa 12 - Şûle Yayınları/ Eylül, 2006/ 4.Baskı