Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nuşin Esra Kaya

Kişinin kendi inancının tek gerçek din olduğu düşüncesi çoğu kez rahatsız edici düzeyde bir hoşgörüsüzlük yaratır ve bu, inanmayanların inananlar kadar ahlaklı olamayacakları varsayımını da içerir.
Sayfa 268Kitabı okudu
Reklam
"İnsanlara şiddete başvurmaları için bir neden vermeniz gerekmez, çünkü onların zaten bir sürü nedeni vardır. Tek yapmanız gereken, kendilerini engelleme nedenlerini ortadan kaldırmaktır"
Modern dünya ifadesiz bir oksimorona dönüşmüş gibi. Ya modern ama ayaklarının altında dünya yok ya da gerçek bir dünya ama asla modernleştirilemeyecek. Belli bir tarihsel eğrinin sonu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ahlaki duyarlıklarımız - zihinsel cephanemizdeki ahlaki duygular-insangil, primat ve memeli atalarımızın, kalıntılarını günümüzde insansımaymunlarda, maymunlarda ve diğer büyük beyinli memelilerde görebileceğimiz ahlak öncesi duygulardan evrilmiştir.
"düşünmek, herkesin acemice uygulamasına gelmeyecek kadar güç bir şeydir."
Reklam
Olan biten biraz tuhaftı ve geçiciliğin sıkıcı duygusu üzerine çöküverdi.
Zaten insanın varoluşunun nedeninin, varoluşunun kendinde olmadığını kim bilebilir? Belki de o, nedeni ve nasıl olduğu değil de sadece, duvarları kaplayan ve çukurları çevreleyen çiçekler veya bir günden diğerine biten mantarlar misali, yaşaması ve ölmesi gerektiği bilinerek dünya yüzeyinin bir noktasına raslantı sonucu atılmıştır. Kendimizi sonsuzlukta kaybetmiyelim, onun hakkında en ufak bir fikir sahibi olmak için yaratılmadık; bizim için şeylerin kökenine ulaşmak tümüyle olanaksızdır. Zaten kendi rahatımız için de maddenin sonsuz olması veya yaratılmış olması, Tanrı’nm varlığı veya yokluğu hiç farketmez. Öğrenilmesi imkânsız olan ve onu bulup anladığımız zaman bile bizi hiçbir şekilde mutlu kılmayacak birşey için bu kadar acı çekmek deliliktir!
Halkın tüm istediği sadece herhangi iki yazarın, papazların ahlakına ve din adamları sınıfının o bütün insanlık için alçaltıcı egemenliğine karşı bir aynı kinle dolu olmasıydı.
İnsan eve yüzlerce sayfa fotokopi götürür ve fotokopisi çekilmiş kitaba dokunduk diye sanki ona sahip olmuşuz gibi bir his yaparız. Fotokopinin mülkiyetimizde olması bizi okuma yükümlülüğümüzden kurtarır. Bu pek çok kişinin başına gelen bir durumdur. Biriktirmeden kaynanklanan bir çeşit baş dönmesi, bir bilgi neokapitalizmi.
Sayfa 198Kitabı okudu
Çete üyeleri kendilerini okuryazarlığa terk edemez çünkü bu onları tam anlamıyla "silahsızlandıracaktır." Okuma yazma onların böylesi ateşli bir şekilde korudukları o uzamı ortadan kaldıracak ve onları yeni, kendi kendileriyle yüzleşmek zorunda kalacakları, yaptıkları şeyleri düşünmeye başlayacakları, metaforik bir uzama girmeye zorlayacaktır.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
Bir toplumun her haliyle okuryazar görünüp ondan sonra da birincil metaforu olan kitaptan vazgeçmesinin ne demek olduğunu yeniden tanımlamalıyız.
Sayfa 145Kitabı okudu
Okuryazarlık gerçeğin uçuculuğunu, deneyimin o uçuşan kırılganlığını alıp, Keats'in ünlü Grek vazosu üzerindeki aşıklar için söylediği gibi "sonsuza dek soluk alan, sonsuza dek genç kalan" bir şeye dönüştürebiliyor.
Nietzsche'nin önemli bir noktada plagiyatör olduğunu ihbar etmesi, Stirner'den aşırdığını ileri sürmesi Nietzsche'nin hayranları arasında kafa karışıklığına yol açar.
, yaratılanların Tanrı'ya temel bir bağımlılığı varsayılmak zorundadır. Bu varsayıldığında ise Tanrı, kötülüğün sorumluluğunu paylaşmak durumundadır; çünkü kendisine tamamen bağımlı bir varlığın kötülük yapmasına izin vermek, kötülüğe bizzat neden olmaktan daha iyi değildir.
benim nöronlarım, benimle, zihnimle veya bilincimle nasıl ilişki kuruyor ve orada benim için kahve fincanı görüntüsünü oluşturuyor? sinir hücresi yığınlarından nasıl oluyor da bir fincan kahve duyumu ortaya çıkıyor?
46 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.