Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Oğuz han Büyüktanır

Oğuz han Büyüktanır
@Obuyuktanir
Eğer burada durup daha fazla ileri gitmeyeceksek, neden buraya kadar geldik? David Hume
Sabitlenmiş gönderi
Felsefe daha çok kişisel bir hayat eylemi ve düşünsel bir gerginlik anlamı taşır, yani felsefe, düşünsel bir eylem ve deneyime dayanarak bilgeliğe varmayı ifade eder; Grekçesine uygun olarak denebilir ki: Felsefe, bilgeliğe (sofon), bilge olmaya, kişisel bilgeliğe (sofîa) varmak için sevgiye dayanan bir çabadır. Öyleyse buna göre felsefe, bilgilerin, sadece yaşamış olmanın, olayları toplamanın, açıklamalar yapan teoriler kurmanın bir işi değildir; tersine (bugün daha çok ve öncelikle söylendiği gibi) varoluş bilincinin derinleşmesini, ilgilerin genişlemesini sağlayan kişisel, varoluşsal bir çabadır. Bu yolla insan, yaşadığı, içine düştüğü, algıladığı, özlediği şeylerin değer kazanmasını ve değerlendirilmesini sağlar. Takiyettin Mengüşoğlu
Reklam
Oğuz han Büyüktanır
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Türlerin Kökeni
Türlerin KökeniCharles Darwin
8.6/10 · 2.486 okunma
Oğuz han Büyüktanır
Bir kitabı okumayı düşünüyor
İnsanın Türeyişi
İnsanın TüreyişiCharles Darwin
8.4/10 · 722 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
124 syf.
·
Puan vermedi
Ademden Önce
Ademden ÖnceJack London
8.1/10 · 18,5bin okunma
Epistemoloji
EpistemolojiHasan Yücel Başdemir
9.4/10 · 23 okunma
Reklam
Hermetik
Sözü önce sahibi kadar iyi ve sonra ondan daha iyi anlamak gerekir. Schleiermacher
Her söz kendiliğinden muğlaktır. Bu yüzden izah edilmesi gerekir. Yani her söz üzerini örten kisveden kurtulup açıklığa kavuşturulmak ister. Antik Çağ'da Hermeneia Çiğdem Dürüşken
Temellendirme
Felsefe tarihinde doktora eğitimimin ilk dersine girdim. Bugün felsefenin sadece belli temeller altında (varlık, bilgi, değer ve siyaset) işlenemeyeceğini farkettim. Dahası bu temellerin günümüz felsefe anlayışında yeterli olmadığı iyiden iyiye hissediliyor. Çünkü uygarlık tarihinde her düşünür hayatla bir bağ kurmak zorundadır. Sadece bu temelleri esas alındığında ise hayata indirgemek ve karşılık bulmak imkansız gibi gözüküyor. Bu bağ kurmada hayata yönelik pratikler olmazsa yaptığımız felsefenin bir anlamı kalmıyor. Yani soyut olarak söylediğimiz şeyler pratikte bir işe yaramazsa toplum içerisinde bir değişiklik yaratmıyor. Dolayısıyla Avrupalı dediğimiz ulusun felsefeyi hayatın içerisine nasıl uyguladığını anlamamız bizim için önem arz eder. Peki bunu nasıl yaptılar? Nelerden vazgeçtiler? Bu sorular özellikle Türk felsefesi için araştırılması ve sorgulanması gereken niteliğe sahiptir. İlk olarak Avrupalılar, medeniyet dediğimiz kavrama ulaşırken tarihten her zaman ders çıkaran ve pratikte neleri kazanabileceğini düşünenlerdir. Özellikle İngiliz ve Alman düşünürleri modern felsefenin ortaya çıkmasından itibaren tarih felsefesine çok önem vermişlerdir. Bunu yapmalarının amacı; hem coğrafi hem de siyasi olarak tarihi konuları ele almak uygarlığa erişmenin yegâne temeli olarak görülmesidir. Öyleyse Türk felsefesine katkı sunmak isteyen kişiler 'Türk tarih felsefesini öğrenmesi gerekir. Bunu yaparak ülkemiz için faydalı ve somut bilgiler ortaya çıkarabiliriz.
120 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1043 günde okudu
İnsanın Kosmostaki Yeri
İnsanın Kosmostaki YeriMax Scheler
8.6/10 · 77 okunma
Reklam
Davet
Davet Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... Nazım Hikmet
Düşünme aktı
Düşünme çeşitli şekillerde ortaya çıkar: Eğer düşünme tipik olmayan bir durumu hemen kavrarsa, düşünmenin bu görünüş şekline zekâ adını veriyoruz. Eğer düşünme belli problemleri tasarlar, onları kavramlarla anlatır ve bunlar üzerinde açıklamalar yaparsa, düşünmenin bu şekline akıl adını veriyoruz. Eğer düşünme algılanan bir olayı doğrudan kavrarsa, bu şekline anlama adını veriyoruz. Eğer düşünme olup biten bir şeyi ya da içinde bulunduğumuz bir durumu doğrudan doğruya, yani hiçbir kavrama başvurmadan sezerse, düşünmenin bu şekline seziş diyoruz. Eğer düşünme hiçbir kayıt ve koşula bağlı kalmadan ortaya çıkarsa, düşünmenin bu şekline hayal (fantezi) diyoruz. Eğer düşünme real-alanla ilgili olan algı aktını, bu akttan sonra yeniden canlandırırsa buna da imgelem adını veriyoruz ve son olarak düşünmenin nesnelleşmiş ürününe de düşünce adını veriyoruz.
Sayfa 70
"Her şey kendisi gibi olana katılır; Sen doğrulukla yaşa, eğrilere katılma!" Kutadgu Bilig, b. 2252
“Zirvesine göz koyduğum dağlara bak, koşup takıldığım çitlere bak.” Cahit Zarifoğlu
172 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.