Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Aykut Aydemir
Aykut Aydemir
@PeDeRay
87 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Soylu bir hayatın, yalnız soylu bir aileden gelmekle ve soylu düşünceler içinde olmakla mümkün olmadığını, eylemsiz bir hayatı tercih ederek gösteren bir karakter, Oblomov ile beraberdik..
Mecbur kalmadıkça eylemden uzak kalmanın, ailenin manevi aktarımı olduğunu Oblomov 'un rüyasında açıkça görmekteyiz.. Eski dost Ştolts ise Rus edebiyatına
Ah Muhsin Ünlü..
Gerçekleştirdiği bazı projelerden haberdardım kendisinin ki senarist, yönetmen ve yapımcı kimliğini oldukça başarılı da buluyordum..
Kendisini, sadece bu kitabını okumakla şair olarak değerlendirip değerlendirmemek tarafımca pek mümkün gibi görünmüyor..
Kitabın arka tanıtım sayfasında "Her mısrada dehanın gümüş çivileriyle çakılmış, sapasağlam şiirler" ve cümlenin devamında da "kült kitap!" diye tanımlanması tarafımca kabul görmedi..
Şiirler tamamen psikolojik açıdan serbest çağrışım ürünü olup bilinçakışı teknikle bir araya getirilmişler.. Bu, yazar için elbette oldukça anlamlıdır bundan şüphe duymaya lüzum yok lakin okur için anlamsızca bir araya gelmiş cümlelerden ibaret kalıyor..
Yunus Günce isimli bir oyuncunun şiir kitabını gördüğümde incelemiştim ve oldukça yadırgamıştım lakin bu yazarın şiirlerini de gördükten sonra kendisini anlamlandırma imkanım oluştu.. Demek ki oluyormuş..
Alıntı paylaşmak için bir kaç dizenin tesadüf ettiği mısralar da bulunuyor.. Haliyle bu kitabı müthiş bulan okurlarla uyuşmadığımı ve kendisine deha diyenler sebebiyle de deha olmaktan uzak olduğumu da fark etmiş oldum..
Ben roman okumaya devam edeyim en iyisi..
Yazarın okuduğum ilk kitabı.. Kendisini önceleri edebi kimliği ile tanımaya hiç fırsatım olmamıştı çünkü siyasi bir unsur olma özelliği bu kimliğinin fazlasıyla önüne geçmişti..
Duydum ki kimi yerlerde Tutunamayanlar ile mukayese ediliyormuş.. Hatta söz o ki; Oğuz Atay ile bu kitapları aynı zaman diliminde birbirlerinden esinlenerek yazmışlar gibi..
Tutunamayanlar'ın Selim'i ile Ruh Adam'ın Selim'inin yaşam örüntüleri arasında benzerlikler mevcut.. Tarihsel bir yazım ile de her iki kitap da yeterince süslenmiş.. Bunun gibi bazı ufak tefek benzerlikler iki büyük yazarın iki kitabını birbirine benzetmeye yetmeyecektir..
Benim gibi ilk kez Atsız okumaya meyletmişseniz Ruh Adam iyi bir seçenek olacaktır..
Okur Takip Önerileri
Yazarın Bir Tereddütün Romanı isimli kitabından sonra okuduğum ikinci ve Türk Edebiyatı adına sevincimi katlayan kitabı..
Basit bir zengin konak hayatı örgüsüyle başlayıp karakterlerden Samim'in sizi yavaş yavaş derinliğe sürükleyişi ve olaylar karşısındaki derin analiz becerisini görmek hayranlık verici.. Kimi zaman hayatı böyle bir paranoya içinde yaşamak ne zor olurdu düşüncesiyle boğuşurken yine Samim'in bu zor düşünsel yaşantısından kaçmak için yarattığı Simeranya'ya sığınmak karakterin yanında okuru da dizginleme özelliğine sahip oluşu hayret vericidir..
Yazarın okuduğum bu iki kitabı ile birlikte Peyami Safa hayranlığım kesinleşmiş duruma gelmiş bulunmaktadır. Üslup olarak bir benzerlik olmasa da düşünsel açıdan, kitaplardaki derin ruh tahlilleri sebebiyle Hermann Hesse okumak tadını verdiğini söyleyebilirim..
Dipnot olarak; kitabın yeni baskılarında yazarın isteği üzerine çok hisli bulunması sebebiyle ilk bölüm olan "Prolog" eklenmemiştir. Bu sebep ile kitabın ilk baskısını edinerek ya da internet üzerinde yayınlanan sayfalardan bularak okumanızı tavsiye ederim..
Behçet Necatigil, çevirmeni olarak Kör Baykuş'un önsözünde şöyle diyordu:
"...ölümünden az önce bir hikaye taslağı kaleme almıştı, şuydu konu:
annesi, 'salgı salamaz ol!' diye beddua eder yavru örümceğe. Küçük örümcek ağ yapamayınca ölüme kurban gider..."
Bu hikaye taslağı kendi hikayesi midir bilinmez ancak kendisi intihara fetişist derece hayran olan bir yazar ve yine sonu intiharla biten bir hayat..
Diri Gömülen kitabı dokuz hikayeden oluşmaktadır ve kitaba ismini veren ilk hikaye Sadık Hidayet'in ruhunun izdüşümüdür.. Açık söylüyorum ki zayıf bir dönemde okunması kişiyi intihara meyil ettirebilir veya intihara karşı hayranlık uyandırabilir..
Hikayeler kısa kısa olduğundan dolayı içerik olarak bahsetmeye gerek duymuyorum..
İncelemeyi okuyup sonuna dek gelenler için de önemli bir öneride bulunmak istiyorum; kitabın YKY baskısı bitti, şu an nadir kitapta son baskısı bile yüksek rakamlara ulaştı.. Ancak, hepsiburada.com adresinde stokta kalan son kitaplar 4 TL'den satılıyor.. Nadirkitap fiyatını görüp YKY baskısının bittiğini öğrenince kendime bir tane daha sipariş ettim.. Bilgilerinize sunarım :)
Şili'li yazar 1945 yılında senatör seçilip komünist partiye katıldıktan sonra 1949'da partinin yasadışı ilan edilmesiyle sürgün hayatı yaşamıştır ve ancak 1953'te ülkesine dönebilmiştir.. Şiirlerinde zaman zaman sürgün hayatından dönüşünü ve ülkesini bıraktığı gibi bulamayışının izlerini okumak mümkündür..
Serbest bir yazım şekli ile şiirlerini kaleme almış ve duyguları ön plana çıkarmıştır.. Bu haliyle Nazım Hikmet'in tarzını andırmaktadır.. 1971 Nobel Edebiyat Ödülünü kazanmıştır..
Çevirmen Erdal Alova başarılı bir iş çıkarmıştır..
1994 basımı Kara Ayrıntı yayını bir Yeraltı Edebiyatı eseri.. Patricia Highsmith..
Trio isimli bir çalışma için yapımcı ve yazar anlaşması sağlandıktan sonra yazarımız Ingham, Afrika'ya Tunus'a seyahat eder.. Bu çalışma için yazarın Tunus'ta bulunması önemlidir..
Tunus'a vardıktan sonra hem sevgilisi Ina'ya hem de yapımcı John'a defalarca mektup yazmasına rağmen cevap alamaz..
Hiç beklemediği bir dostundan gelen mektup ile John'un intihar ederek öldüğünü bildirmesi ve sevgilisi Ina'dan John'un, onun evinde öldüğünü belirten bir mektup almasıyla kafasında bambaşka şeyler canlanarak onu rahatsız etmeye başlamıştır..
Ina da yazdığı mektuba ayrıntılı cevap vermeyerek onu derinden etkilemeye başlamıştır..
Diğer bir mektupta Ina, John'un kendisine aşık olduğunu ve onun Tunus'a seyahatinden sonra beraber olduklarını ancak ayrılık kararından sonra her ikisini birden cezalandırmak için yazarımız Ingham'ın evinde intihar ettiğini bildirerek işleri içinden çıkılmaz bir hale sokmuş ve Ingham'ın karışan düşünceleri Ina'yı da Tunus'a sürüklemiştir..
Olaylar dizisi burada bitmek yerine daha kompleks hale gelerek Ingham'ın Tunus'ta işlediği bir cinayet sebebiyle ahlaki sorgulamaya varmıştır..
Dikkatimi çeken önemli husus ise Arapların yaşantılarının Patricia Highsmith tarafından ön plana çıkartılmış olması.. Alkol yasak olmasına rağmen Tanrıları onlara hırsızlık, adam öldürme ve oğlancılık noktasında geniş bir alan sunmuştur, cümlesiyle en iyi şekilde anlatabilirim bunu..
Karakterlerin duygudurum değişiklikleri başarılı bir şekilde yansıtılmış ve çevirmenimiz Füsun Umar kaliteli bir iş çıkarmış..
In Vıno Veritas.. Ziyafet hazırlamanın sorumluluklarından kaçınan beş farklı karakterin bir araya gelişi ve Soren Kierkegaard'ın diğer metinlerde karşılaşılmayan yeni karakteri William tarafından aktarılması..
Ziyarette sohbet yoktur ve ne sohbete ne de tartışmaya müsade edilmemektedir.. Yalnızca karakterlerin konuşmaları vardır..
Şarap, bilinci örtüleyene kadar içilecek ziyafetin tadı çıkarılacaktır öncelikle..
Şartlar yerine getirildiğinde muhteşem felsefe ortaya çıkacaktır.. Konuşmaların teması kadın..
Yazım dili ve üslup açısından çevirmen Zeynep Talay'ı başarılı buluyorum..
Tavsiye niteliğindedir.. Henüz ilk baskı tükenmeden almanızı öneririm..
Klein, Wagner'in cinayetiyle yıllarını geçirmişti, onu lanetleyip onaylayarak, mahkum edip hayranlık duyarak, onu aşağılayıp ona özenerek müthiş bir psikolojik sarsıntının ve kaçışın yolunu açmış oldu..
Kitabın yazarı Hermann Hesse, gördüğü psikiyatrik tedavi ve Jung'a duyduğu hayranlıkla psikolojiye yönelmiş bir yazar..
Bu eserinde de derin insan tahlilini, ruh çözümlemesini okumak hayranlık verici..
Ayrıca kitabın çevirmeni Kamuran Şipal'i de takdir etmek gerek.. Onun çevirilerini de gözünüz kapalı alabilirsiniz..
Fernando Pessoa.. Çok zor bir yazar.. Her sayfada sizi düşüncelere dalmaya zorlayacak fikirleri mevcut.. Kitap, size rağmen ilerlememek için mücadele veriyor.. Derinliği seven, zihninde düşünmek için aralık bırakan her okuyucu için tavsiye ederim.. Aldığım notların bir kısmını paylaştım..Ancak bu kadarla sınırlı olmadığından emin olabilirsiniz..
1. Dünya Savaşı yıllarında iki kardeşten biri bacağının sakat olması sebebiyle müziğe diğeri ise dönemin gerektirdiği şekilde askeri okula.. George, sonraları ünlü bir şef olarak müthiş bir saygınlığa erişerek hayatını devam ettirirken, savaş sonrası ülkesinden ayrılıp Rusya ve Azerbaycan'da komünist devrime şahitlik etmiş olan kardeşinin düşkünlük döneminde, ona yeniden kucak açacaktır.. Franz Tunda! Müthiş bir yaşam öyküsü.. Yazarın, gerçek bir yaşam öyküsü olduğunu vurgulamasıyla sizi bu gerçekliğin içine çekişi arasındaki uyum müthiş.. Sık sık başvurulan betimlemeler oldukça başarılı..
Tutkulu bir aşk hikayesinin ardında gizlenen efsanevi bir güç ve bu gücün çemberindeki insanlar.. Yazarın, okuduğum ilk kitabı Simyacı olmasından dolayı bu kitapta yorulduğumu ve sıkıldığımı hissettim.. Kitap ismi sebebiyle alınan duygusal mesajın karşılığını bulmak pek mümkün değil gibi..
Sabahattin Ali'nin hayatının ince ayrıntılarını, mesela; hangi kitabını hangi dönemde ve hangi ruh hali içerisinde yazdığına dair ve öğretmenlik mesleğini icra ettiği dönemlerde hangi yazılarından ve çalışmalarından dolayı tepki aldığını.. akıcı ve yalın bir dil ile oldukça başarılı bir şekilde anlatan kitaptır.. Nazım Hikmet ile dostluklarına, Nihal Atsız ile düşmanlıklarına da yer verilmiştir.. Her kütüphanede bulunması hususunda tavsiyede bulunabilirim..
Satış politikası gereği kitap ismi ve cildi oldukça dikkat çekici ve Elif Şafak tartışılamayacak kadar başarılı bir yazar.. Kurgu ve üslup kitabı soluksuz okutacak kadar iyi.. Ancak Mevlana ve Şems böylesine bir romana alelade konu edilecek kadar basit ve yüzeysel değil.. Muhtemel olarak büyük bir kitle Mevlana ve Şems arasındaki ilişkiyi bu eserle tanıdı ancak bilinmesi gereken bir şey varsa o da kaynak gün gibi ortadadır: Mesnevi..
Bu ikisinin bir arada ne işi var düşüncesiyle başlayıp tasavvufun ayrıntılarıyla tanıştıktan sonra psikolojik açıdan terapi ile ortak amaca yönelik hizmet ettiğine dair bazı düşüncelere ulaştım, evet.. Terimsel değerlendirmelerin oldukça yoğun olması ve tasavvufi bilgi noktasında yetersiz bir okurun anlaması ve kavraması açısından oldukça üst seviyede bir yapıt..
