Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Renklibulut

Renklibulut
@Renklibulutt
"Gurur", diye gözlemde bulundu Mary her zamanki gibi fikirlerinin sağlamlığıyla övünç duyarak, "bence çok yaygın bir kusurdur. Okuduğum onca şeyden sonra şuna inandım ki gerçekten çok yaygın; insan doğası gurura bilhassa eğilimli; o ya da bu gerçek veya hayali bir özellikten ötürü kendinden memnuniyet duymayan pez az kişi vardır. Gurur ve gösteriş farklı şeyler, ama sık sık aynı anlamda kullanılıyorlar. İnsan gösteriş düşkünü olmadan gururlu olabilir. Gurur daha çok kendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizim hakkımızda başkalarına ne düşündürtmek istediğimize."
Sayfa 20
Reklam
Gözleri görmek için yaratılmıştı ama o ana dek dünyanın sürekli değişen görüntüleriyle dolu ve kendine bakmak yerine dünyaya bakmakla meşguldüler.
Sayfa 42
Dışarı çıkıp evin yolunu tuttuğum sırada düşünmeye daldım. Acaba Raif Efendi hakikaten basit ve içerisi bomboş bir adam değil miydi? Hayatta hiçbir gayesi hiçbir ihtirası olmadığı, insanlara, kendisine en yakın olanlara karşı bile bir alaka duymadığı muhakkaktı. Şu hâlde ne istiyordu? Onu gece vakti sokaklara düşüren acaba içinin bu boşluğu, hayatının bu gayesizliği miydi?
Sayfa 36

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gerçi etrafları tarafından anlaşılmayan, haklarında daima yanlış hükümler verilen insanların zamanla bu yalnızlıklarından bir gurur ve acı bir zevk duymaya başladıklarını biliyordum fakat hiçbir zaman etrafın bu hareketini haklı bulacaklarını tasavvur edemiyordum.
Sayfa 33
Nedense, hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendi üstlerine çektikleri için alaka ve merhamet göstermek isteriz.
Sayfa 15
Reklam
İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
Sayfa 32
Şimdi onun sarsılmaz sükûnetini, insanlar ile münasebetlerindeki garip çekingenliği gayet iyi anlıyordum. Etrafını bu kadar iyi tanıyan, karşısındakinin ta içini bu kadar keskin ve açık gören bir insanın heyecanlanmasına ve herhangi bir kimseye kızmasına imkân var mıydı? Böyle bir adam, önünde bütün küçüklüğü ile çırpınan birine karşı taş gibi durmaktan başka ne yapabilirdi? Bütün teessürleriniz, inkisarlarımız, hiddetlerimiz karışımıza çıkan hadiselerin anlaşılmadık, beklenmedik taraflarınadır. Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?
Sayfa 23
İnsanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu.
Sayfa 12
"Akmayan gözyaşları kalpte birikirler, zamanla kabuk tutarlar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç ederler."
Can Yayınları
"Şu an yaptığım şeyin benim gerçek doğam olup olmadığını merak ediyorum."
Reklam
"Fakat zaman, gerçek sahiplerinden alınınca ölüyor. Her insanın kendisine ait belli bir zamanı vardır ve bu zaman da yalnızca onda kaldıkça canlıdır, yaşar."
Sayfa 171
"Eğer yaşam bir yolsa, her zaman yokuş yukarı giden bir yoldur."
Can Yayınları
"Kalbi öyle seçti. Aklına sığmayanları kalbinde bir araya getirdi. Kelimeler Kitabı'nda Yaratan'ın ismi, kalbin içindeydi."
"Çocuklardan sevgi, saygı ve itaat beklemeyin. Bunları kendilerini korkutarak, azarlayarak veya cezalandırarak elde edebileceğinizi düşünmeyin. Çocukların önünde onların size saygı duyacakları ve sizi, sahip olduğunuz erdemler sayesinde sevebilecekleri gibi davranın."
Sayfa 125 - Koridor Yayıncılık