Sen, diyorum. Gelmiyor sonrası. Artık ne geçmiş ne de gelecek zamana itimadım var. Bir geçmemiş, geçmeyecek zaman habercisi bu yılgın akşamlar. Ömür geçse de yeri dolmayacak bir çift gözün karasında vurdular beni. O gözlerden akan yaşta boğdular. Ellerine sakladılar. Benim, düşlerimde evim diye sığındığım ellerine. Beni bir rüzgârla sürgüne yolladılar. Silindim ellerinden. İzlerimden sana sancılı bir yazgı kaldı. Sonrası hep, hasret. Sonrası hep, göğsümüzde kıvranan bir yanardağ.
Bana geleni kabul ediyorum sadece, pencereme konan bir kuşu karşılar gibi. Ama biliyorum ki konuğumun kanatları vardır ve birazdan uçacaktır. Ümitsizlikten doğan bir boyun eğiş bu, hazin bir tadı var.
Tam üç sene sonra,
dün o parktaydım...
Ben vardım,
sigara vardı,
ağaç vardı,
hatta ağacın tam gölgesini
bıraktığı o bank bile vardı...
Ama sen yoktun..!
Sahi,
zaman ne kadar
çok şey götürmüş bizden...