"Şu dünyayı adamakıllı görmeden, dünyanın ne olduğunu adamakıllı anlamadan buradan gidecek olduktan sonra ne diye buraya geldik sanki? Yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra
ne diye yaşıyoruz?"
Adsız Alkolikler’in (Alcoholics Anonymous) duasının içeriğine biz de katılıyoruz: “Tanrım, bana değişebilecek ve değiştirilmesi gereken şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştirilemeyecek şeyleri kabullenmek için huzur, aradaki farkı anlamak için de bilgelik ver.”
Gecenin karanlığında ilerleyen bir araba düşünün. Farlar ancak birkaç yüz metre ileriyi göstermesine rağmen, karanlığın içinde Kaliforniya'dan New York'a kadar gitmenizi sağlarlar; çünkü, ilerlemek için sadece iki yüz metre ileriyi görmeniz yeterlidir. Bu hayatın önümüzde nasıl açıldığını anlatıyor. Birbirini izleyen iki yüz metre sırayla önümüzde açılacaklarına güvendiğimiz taktirde, hayat bizim için açılmayı sürdürecek; ve sonunda gerçekten istediğimiz neyse, o hedefe doğru götürecektir, çünkü biz böyle isteriz.
TV'nin başından kalkıp tarih sınavına çalışamayan genç de insandır, o tarih kitabına geçen büyük savaşçılar da !Bu iki insan arasındaki kritik fark, kendini ve hayatı kontrol etme becerisinde saklıdır.
“Şu anda param yok” demek ile “Ben fakirim” demek arasında büyük bir fark vardır. İlk tutum davranışı yargılar, düzeltilebilir nedenlere götürür; ikincisi ise başarısızlığı kimlikleştirir. Bir şey kimlik halini alınca, tutarlılık kanunu gereği, beyin onu doğrulayan verileri toplar, yanlışlayan örnekleri ise göz ardı eder. Böylece başarısızlık sürekli hale gelir. Başarılıların gittikçe başarılı, başarısızların ise gittikçe başarısız olmasının en önemli nedeni budur.