Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

G Atik

208 syf.
9/10 puan verdi
·
29 saatte okudu
Kanım dondu. Aşk hikayesi ile başlayıp sonunda taciz, delilik ve cinayetlerle son buldu. Kitabın başından sonuna kadar hayat dolu olan Katya nasıl böyle biri olabildi? Sanırım doğarken annesini öldürmesi de yazar için tam bir metaformuş. Zira kardeşi, babası, sevdiği adamlar ve sonunda kendini öldürmesi ile toplu katliama imza atmış bulunuyor. Annesinin doğumda ölmesi katliamın başlangıcıymış.Doktor, şanslı adammış ki iyi yırttı bu işten. Yaşadı yaşamasına ama bu travmayla buna yaşamak denirse. Bin ömrü olsa insanın bir kere bile yaklaşmaz aşka bir daha bunca olaydan sonra. Ben en çok Paul’a üzüldüm. Kendisini ailesine adamış, hayatını bir gün bile yaşamamış, fedakarlıklardan usanmamış olmasının karşılığı ölümmüş. Katya’ya gelirsek yaşadığı taciz onu delirtmiş. Zor… Çok zor yaşadığı… Baş edememiş olması olası. Keşke başına geldiğinde kendisini vursaydı sadece. Böylece bu ağır deliliğe maruz kalmazdı belki. Böyle delirme hissine karşı koymasına hiç gerek yoktu, ölüme teslim olmak böyle durumlarda en iyisidir. Tabi o zaman roman böylesine şaşırtıcı olmazdı. Bu arada hakkını vermek lazım yazarımız gerçekten acımasızmış. Kitabın başından itibaren ser verip sır vermedi. Gerçi okurken hep kafama yatmayan şeyler oldu ama açıkçası sonunu böyle beklemiyordum. Sonuna kadar aşk dolu olan bir kitap sonunda katliama dönüştü. Hala etkisinden çıkamadım. Çok ilginç bir kitaptı. Tabi ki beğendim ama sonu çok acıydı. Beni üzdü. Üzülmek isteyen okuyabilir. İçiniz parçalanacak buna emin olun.
Katya'nın Yazı
Katya'nın YazıTrevanian · E Yayınları - Yabancı Romanlar Dizisi · 20171,761 okunma
Reklam
188 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Sanki dövüş kulübü, Inception filmlerini izlemiş hissiyatı ile okudum. Bir çok yazarın Dostoyevski’den ilham aldığını düşünüyorum. Mesela Hasan Ali TOPTAŞ, İhsan Oktay ANAR, Sadık Hidayet… Örnekler çoğaltılabilir. Kitabı okurken ben ne okudum, tüm bunlar gerçek mi, akıl oyunu mu dedirtiyor insana. İnanılmaz bir psikolojik analiz çerçevesinde ilerliyor kitap. Beni biraz sarstı. Çok çok iyi bir kitap diyemem, kötü asla değil ama insanı şaşırtan, sarsan bir kitap. Kitapta; Golyadkin karakteri ikiye bölünüyor. Tipik dissosiyatif kişilik bozukluğu.. O dönem Dostoyevski bu rahatsızlıktan haberdar mıydı, yoksa kendi karakterinde böyle bir durum mu vardı, yoksa böyle bir karakteri zihninde mi yaratarak yazdı bilemiyorum. Ben iyi mi kötü mü bilmiyorum, fakat nedense her kitapta yazarın yazdıklarına kendinden bir şeyler yansıttığını düşünüyorum. Belki de öyleydi kim bilir… Ancak o dönemde böylesi bir anlatımla böylesi bir kitap yazmak için ancak dahi olmak gerekir. Tavsiye kısmına gelirsek; yeni kitap okuma alışkanlığı kazananlardan ziyade okuma konusunda belirli bir seviyeye gelmiş kişilere öneririm bu kitabı. Ben beğendim.
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922,1bin okunma
132 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Sabahattin Ali bu hayatın zulmünü, yalanlarını, menfaatlerini, kötülüklerini hazmedemeyecek kadar dürüst, akıllı ve yufka yürekli. Bu kitaptaki 13 hikayede de güzel kalbinin izlerini taşıyor. Ayrıca kötü olacak addettiği huylarını bile açığa vuracak kadar dürüst bir şahsiyet. Her kitabını severek okuyorum. Bu kitaptaki kısa hikayeleri okurken de içim sızladı. Hele Skandal hikayesindeki Beria’ya hissettiği masum duyguların böylesine rezilce hiç edilmesi beni hem çok sinirlendirdi hem hüzne boğdu. Mutluluğun bir türlü kendisine isabet etmeyişi her satırına yansımış. Çok yazık…
Kağnı
KağnıSabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 20204,109 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
572 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kitabın ilk 209 sayfası için konuşursak; hayatımda bu kadar fazla betimlemelere yer veren başka bir kitap daha okumadım. Ayrıca kitapta 500 farklı insan adı geçiyor. Yazar bu kadar isim soyisim bulmak için paris telefon rehberini kullanmış olmalı; zira bu kadar ismi hayatı boyunca tanımadığına eminim. İlk 200 sayfada sürekli yapılar, mimari, tıp, simyadan bahsediyor, ancak hiç biri akıcı değil. Kitaba 209. sayfadan başlayanlar hiç bir şeyi kaçırmış olmazlar. İlk 209 sayfa ne kadar sıkıcı ve kötüyse geri kalan tüm sayfalar aksine bir o kadar iyiydi. Her satırı heyecan dorukta okudum. Ancak kitap bitince yaptığım araştırma sonucu bu kitabın; 19. yüzyıl başlarında Paris şehir planlamacıları tarafından katedralin bakımsızlığından ötürü katedrali yıktırmak istediklerini, Victor Hugo’nun bu sebeple halkın ilgisini çekmek için Notre Dame'ın Kamburu’nu yazdığını, bu sayede katedralin kurtarılması için kampanya başlatılmasını sağlayarak katedralin yenilenmesinde büyük rol oynadığını öğrendim. Muhtemelen ilk 209 sayfada katedralin mimari yapısından söz edilmesinin ve betimlemelerin fazlılığı bu yüzden. Böyle bir amaca hizmet etmesi nedeniyle kendisini tabi ki çok takdir ediyorum ama yine dediğim gibi 200. sayfadan itibaren okuyanlar bir şey kaçırmamış olacaklardır.
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · İş Bankası Kültür Yayınları · 202132,8bin okunma
150 syf.
9/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Aytmatov’un her kitabı istisnasız muazzam. Bu kitabında da Sultanmurat isimli bir çocuğun hayatını anlatıyor. Babasına düşkün olan Sultanmurat’ın kardeşi Hacımurat, birbirlerine yürekten bağlı bir aile, bozkır hayatı, zalim savaş günleri ve çırpınışlar… Sultanmurat’ın babası ile şehre gidişi, babası ile geçirdiği o unutulmaz gün, hayalleri ve her zor anında hayallerine sarılarak gücünü toplaması, sevdiği Mirzagül, açlıktan kırılan halka buğday temin etmek için bozkırda verdikleri mücadele ve hırsızların koşum atlarını çalması ile tüm mücadelenin yok oluşu… Hepsi öyle gerçek, öyle insanın içine dokunan bir örgüde anlatılmış ki Aytmatov gibi kelimelere bu derece hükmeden başka bir yazar olamaz. Yine ve yine çok beğenerek bir çırpıda okudum. Her kitabı gibi bitmesin istedim. Gönülden tavsiye ederim.
Sultanmurat
SultanmuratCengiz Aytmatov · Ötüken Kitapları · 20174,706 okunma
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
19 saatte okudu
Ahh Aytmatov… Her kelimen, her cümlen ile nasıl içimi yakıyorsun bir bilsen… Bugüne dek sevdiğim en büyük yazar sensin benim için. Kitaba gelirsek; Gün Olur Asla Bedel kitabında, KGB eleştirisi olduğu için yayınlanmayan kısım Cengiz Han’a Küsen Bulut adında ayrı bir kitap olarak ele alınmış. Kitapta Zarife’nin kocası Abutalip’in ölümü büyük bir sistem eleştirisi üzerinden anlatılıyor. KGB ajanı Tansıkbayev’in mesleğinde yükselmek için Abutalip’i harcadığını görüyoruz. Abutalip’in içinde bulunduğu tren Boranlı istasyonundan geçerken, kar yağmasın, eşini ve çocuklarını görebilsin diye Allah’a yalvarışları içimi yaktı. Ayrıca Abutalip’i suçladıkları kitabı olan Cengiz Han’a Küsen Bulut hikayesindeki Yüzbaşı Erdene ve Togulan’ın birlikte ölümü, bebekleri ölmek üzereyken Altın isimli yaşlı kölenin memesinden süt gelmesi inanılmaz metaforlarla süslenmiş içine çeken bir hikayeydi. Kitap baştan sona mesajlarla dolu, anlatımı çok güçlüydü. Anlatımı böylesine güçlü yazar bulmakta çok zorlandığım bir dönemde yeniden ve yeniden Aytmatov okumaktan başka çare bulamıyorum. Herkesin ama herkesin çok seveceği bir kitaptı. Şiddetle tavsiye ederim.
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Cengiz Han'a Küsen BulutCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202315,7bin okunma
60 syf.
10/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Kitap iki öyküden oluşmakta; bunlardan ilki bir zanaatla beklenmedik bir karşılaşmada, Paris’i ziyaret eden ve dünyayı detaylı gözlemleyen hedonist bir karakter bir yankesiciyi uzaktan gözlemleye başlar. Kitapta Paris’in her detayı, yankesicinin her hareketi hem inanılmaz akıcı, hem detaylı hem de sıkmayan kusursuz bir üslupla anlatılmış. Öykünün sonunda yankesicisinin kendini hırsızlamaya kalkmasını tahmin etmiştim, fakat yine de heyecanla okudum. İkinci öyküsünde ise, sosyete bir hayat kadınını kaleme almış. Burada da hayat kadının aşka olan özlemi, tutkusu, heyecanı ve yaşadığı hayattan nefret etmesi gözler önüne serilmiş. Stefan ZWEIG, duygularını kusursuz şekilde kaleme döken bir yazar. Duygusal bir karakter olduğu her yazınından belli oluyor. Nitekim yahudi olması ve nazi döneminde kitaplarının yakılmasından sonra Brezilya’da intihar etmesi de bunun göstergesidir. İnsan tahlillerinin başarısı ise, Felsefe mezunu olmasına bağlı bence. Çok sevdiğim bir yazar, her kitabını çok başarılı buluyorum.
Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma
Bir Zanaatla Beklenmedik KarşılaşmaStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 20236,6bin okunma
540 syf.
8/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Kitap hakkında inanılmaz kararsız kaldım. Zira bunun bir sebebi iletişim yayınlarından okumam olabilir. Çünkü bir kaç incelemede sel yayınları tavsiye ediliyor, iletişim yayınlarının çevirisinin pek iyi olmadığından dem vuruluyordu. Bu sebeple kitap hakkındaki fikrimde ikilem yaşadım. Öncelikle beni darlayan birinci sebep; hep ölüm, zulüm, ölüm,
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · İletişim Yayınevi · 202135,4bin okunma
43 syf.
8/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
Anton ÇEHOV’un bir gece rüyasında tarlaların üzerinde bir keşişin uçtuğunu görmesi neticesinde yazdığı Kara Keşiş kitabı, Felsefe doktoru Kovrin’i anlatır. Kovrin mesleğini seven, bilgiye aç, öğrenmeye kendini adamış bir kişiliktir. Kendisini büyüten adamın yanına gider ve birlikte büyüdüğü Tanya ile hoş vakit geçirmeye başlar. Bu esnada nereden
Kara Keşiş
Kara KeşişAnton Çehov · İş Bankası Kültür Yayınları · 20226,9bin okunma
374 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Yazarın okuduğum 4. kitabı. Dilini, üslubunu, sıkmayan ve tekrara düşmeyen anlatımını çok beğeniyorum. Afrikalı Leo yazarın ilk romanı olması dolayısıyla sanırım adını kısa vadede duyurabilmek için çok hareketli ve olay zincirlerinin birbiri ardı sıra olduğu bir roman olmuş. Bana fazla hareketli gelmesine rağmen içinde barındırdığı tarihi unsurlar, aşklar, farklı millet ve kültürleri bir araya getirmesi sebebiyle sevdim. Kendini çok kolay okutan bir kitap olmuş. Ülkemizdeki İskender Pala isimli yazarın tarzını Amin Maalouf’a çok benzettim. Muhakkak esinlenmiş, çok belli. Amin Maalouf çok donanımlı bir yazar. Tek bir kitabının alt yapısında dahi bir çok perspektifi içinde barındırıyor. Bir çırpıda okunan ve araya çerez niyetine serpiştirilecek bir kitap. Yeni okuma alışkanlığı kazanmak isteyenlere de tavsiye edilebilir. Sadece kitaptaki baş karakter Hasan’ın aşk hayatının hareketliliği beni bir küçük rahatsız etti ama anlatılan dönem ve şeriat içinde var olan bir durum olduğu için kitapta bütünlük sağlamış.
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,3bin okunma
Reklam
161 syf.
10/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Sabahattin Ali çektiği acıları şiirine, öyküsüne, romanına nakşetmiş büyük bir sanatçı. Şiirlerini okurken defalarca ürperdim, tüylerim diken diken oldu. Her bir kelime ayrı anlam, her bir satır ayrı dünya… Okurken türlü diyarlar geziyor, türlü acılar çekiyor, nice umutlara gark oluyorsunuz. Zaman zaman ölümü düşlüyor zaman zaman aşkın kollarında buluyorsunuz kendinizi. Romanları ve öyküleri gibi şiirleri de bir efsun. Büyülenmemek elde değil. Sabahattin Ali ne acıdır ki; hep bir güruhun dışına itilmiş ömrü boyunca, hiç anlaşılmamış. Zira Atatürk’e “Memleketten Haber” şiiriyle hakaret ettiği iddiasıyla hapis cezası almış ve öğretmenlikten men edilmiş. Af neticesinde çıktıktan sonra yeniden öğretmen olabilmesi için ancak Atatürk’e ithafen “Aşkım Benim”şiirini yazması gerekmiş ve akabinde öğretmenlik mesleğine dönmüş. Almanya’da komünizmi benimsemiş ve ülkemizde koministler tarafından lüks hayat yaşadığı için; sağcılar tarafından da komünist olduğu için dışlanmış. En sonunda 41 yaşında ülkeden kaçmak isterken sopa ile kaçmasına yardım edilen adam tarafından öldürülmüş. Öldüren kişi idam cezası alsa da yalnızca 4 yıl hapis yatmış. İlginç bir hikaye. Genç yaşta kaybedilen büyük bir kayıp. Eser üretecek en verimli anında dünyadan göçmüş. Çok yazık.
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 201921,1bin okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
İş Bankası Kültür Yayınları önsözünde de aktarıldığı ve başka kaynaklardan da araştırmam üzere; 1669 yılında Fransa Kralı XIV. Louis ile IV. Mehmet tarafından elçi gönderilen Süleyman Ağa arasında geçen Osmanlının daha ihtişamlı olduğu, Fransa’nın sönük kaldığı diyaloğundan sonra Fransa kralı Moliere’den gülünç bir Türk balesi sipariş eder ve bu oyun ortaya çıkar. Oyunda Mösyö Jourdaın asilzaliğe özenen zengin bir burjuvadır. Ancak kont ya da markiz gibi olma umuduyla kendini gülünç durumlara sokar. Kızıyla evlenmek isteyen burjuvayı asilzade olmadığı için küçümser ve kızını vermez. Cleonte ise kızını almak için kılık değiştirerek bir Türk asilzadesi olarak kendini tanıtır ve Mösyö Jourdaın’ı kandırarak kızıyla evlenir. Yine yakın arkadaşı sandığı asilzade Dorante, Mösyö Jourdaın’ı en başından beri dolandırmaktadır. Öncelikle Türkleri aşağılama içgüdüsü ile yazılmasından hiç hoşlamadım. Anlatımı akıcı, dili sade, oyun eğlenceli. Ama bir milleti aşağılama durumu gözetilerek yazılması affedilemez. Edebiyat gibi bir nimet böyle kompleksler uğruna harcanmamalı.
Kibarlık Budalası
Kibarlık BudalasıMolière · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20165bin okunma
575 syf.
1/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Goethe’nin ilk okuduğum kitabı Genç Werther’in Acıları kitabında resmen sarsıldım ve Faust eserinin çok daha fazla övüldüğünü görünce büyük bir heyecanla kitabı temin edip, okudum. Fakat asla böylesi bir hayal kırıklığı yaşayacağımı tahmin etmezdim. İnanılmaz kötü, inanılmaz. Bir kere asla devrin kitabı değil, roman değil, bir tragedya. Ben tragedyadan pek hoşlanmadığım gibi çok sevdiğim mitolojiden de bu kitap yüzünden soğudum resmen. Güzel diyen kendini vizyon sahibi göstermek istiyor olabilir. Yani bugüne kadar yarım bıraktığım kitap olmamasına rağmen defalarca bırakmak istesem de gururuma yediremediğim için bitirdim. Kitap hiciv dolu fakat bilinen bir devir ya da otoritereye yönelik değil. Sevda var ama sevda bildiğimiz sevda değil. Mefistofeles isimli şeytan ile Tanrı arasında bir anlaşmazlık oluyor ve Mefistofales Faust’u ikna etmek için tam yetki istiyor. Faust Mefistofales’e önce kansa da sonunda kendi yolunu buluyor. Konu muazzam ama anlatım ve üslup korkunç. Nasıl bu kadar değerli bir eser addedildi şaşıyorum. Asla tavsiye etmem.
Faust
FaustJohann Wolfgang Von Goethe · Doğu Batı Yayınları · 202413,6bin okunma
132 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitap; Şarik adlı bir köpeğin yemek arayışı sırasında üzerine kaynar su dökülmesiyle başlıyor. Acısını dindirmek ve karnını doyurmak isteyen Şarik, Profesör ile karşılaşıyor ve bir parça etin peşinden profesörün peşine düşüyor. Profesörün evinde rahata kavuşan Şarik bir gün ameliyat masasında buluyor kendini. Yeni vefat eden azılı bir suçlunun hipofiz ve er bezlerini Şarik’in organlarıyla değiştiren Profesör Şarik’in azılı bir suçluya dönüşmesine şahit oluyor ve sonunda dayanamayıp geri köpeğe dönüştürüyor. Bulgakov anlaşıldığı üzere net bir antikomünist ve kitabın başında sefalet çeken Şarik halkı temsil ediyor. Şarik’in insana evrilme süreci devrimi, sonrasında yaşananlar ise devrimin bir hata olduğunu, Şarik’in barbarlıkları ise cahil halkın eylemlerini vurguluyor. Durumu geri çevirmek istiyor fakat şiddete başvurmuyor. Çünkü hicvini yaptığı halka dönüşmek istemiyor ve Şarik’i yeniden bilimi kullanarak köpeğe dönüştürüyor. Bilimin ve aklın gücüne güveniyor. Bulgakov’un Usta ve Margarita’sı da aynı metaforik havayla kaleme alınmış usta bir eser. Okuması çok keyifli bir romandı. Asla Rus edebiyatı okuyor hissiyatında olmayacaksınız. Çok beğendim.
Köpek Kalbi
Köpek KalbiMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201918,8bin okunma
1062 syf.
8/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Tolstoy’un hemen hemen çoğu kitabını okuduğum için Anna KARENİNA kitabını biri bana yazarını söylemeden okutsa kesinlikle Tolstoy’un yazdığını tahmin ederdim. Hz. Muhammed ve İnsan Ne İle Yaşar kitabındaki çoğu düşünce kitaptaki Levin karakterinde hayat bulmuş. Önce aşk romanı diye başlamıştım ama varoluş sorgusu, aile ilişkileri, hatalar, pişmanlıklar, yönetim, hayat görüşü her şey ama her şey olabilir mi bir kitapta. Övüldüğü kadar varmış, tam bir başyapıt. Özellikle 966 sayfadaki “Saygıyı, sevginin olması gereken yerdeki boşluğu saklamak için uydurmuşlar.” cümlesi beni çok etkiledi. Bu ve bu tarz bir çok saptamaları da aynı şekilde. Okuduğum her sayfanın hakkını verdi diyebilirim. Kitabın adı olan Anna KARENİNA kitapta ikinci planda kalmış ve ikinci planda kalması da kitabın başyapıt olmasını sağlamış. Anna’nın ölüm anında duyduğu korku ve pişmanlığını da bu kadar az sözcükle okuyucuya geçirebilmiş olması ayrı bir yetenek. Kitapta en çok Aleksey KARENİNA’ya üzüldüm. Her şeye rağmen affetti, defalarca şans verdi ama olduramadı. Kont Varensky de kitabın başında sandığım kadar havai bir karakter çıkmadı. Tüm karakterler kendi içinde iyiyi temsil etmişti. Yalnızca yanlış seçimler yapmışlardı o kadar. Kiti ile Levin’in mutlu olmasına çok sevindim. En azından biri için mutlu sona ulaşılmış. Dolli içinse yapılacak hiç bir şey yoktu. Bir kere kaderi kötü yazılmıştı. Kitap boyunca değişmeyeceği belliydi. Tavsiye edeceğim kitap listeme eklendi.
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,4bin okunma
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.