Çoğu zaman kendimizi dünayanın ve içindekilerin merkezi olarak görürüz. Dünayanın bizim için döndüğünü; gökyüzü, yeryüzü ve yıldızların bizim gelişimizi tebrik etmek için hareket ettiklerini düşünürüz. Gökyüzünün acımızdan ağlayacağını ya da taşın katı kalbinin acımızla birlikte yumuşayıp eriyeceğini ya da yıldızların dönmeyeceğini... fakat sonra fark ederiz ki şu koca dünayaya bizim gibi milyonlarca insan gelip gitti ve zamanın akmasında bir değişiklik olmadı.mağrur olan ve kendini kusursuz gören bizleriz.
Müslümanlar ile Yahudiler büyük bir savaş yapmadıkça kıyamet kopmaz.O savaşta Müslümanlar Yahudileri mağlup edeceklerdir. Öyle ki, Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek "Ey müslüman! Ey Allah'ın kulu! Gel bak benim arkamda yahudi var,buraya gizlendi benim arkamda,gel onu öldür"diyecek.sadece "gargat"ağacı bunu söylemeyecek.çünkü o yahudi ağacıdır.
İnsanoğlunun ömrü ezan ile başlayan, ezansız bir namaz ile de sona eren bir hayat çizgisidir. Çocuğa okunan o ilk ezan,aslında son kılınan namazın ezanıdır.
Gayret et, sende Âsiye ol binlerce sene yaşa.cennet kuşu ol,Rabbini bul sakın umutsuz kalma,sakın korkma, sakın incinme,sakın ağlama büyük düşün kızım,çok büyük düşün. sakın kendini yalnız zannetmeyesin,melekler seninledir.
Ey bu ümmetin kızları!Sizi cennete anahtar kılan peygamberiniz için yapabileceğiniz en iyi iş onun şeriat'ının garantileri olmayı becermenizdir.Kimse yoksa da siz varsınız. Siz annesininiz insanların bedenlerinin annesi olduğunuz gibi davalarınında annesi olun. Dünya çöksün ama siz cökmeyin.
Allahu Tealâ dünayayı yüz defa başımıza yıksa ve altında ezilsek,yüz birincide başımızı kaldırsak yine "her halükarda sana şükürler olsun ya Rabbi"demeye mecburuz.asi kul olamayacağımız gibi isyan edenin isyanına da ortak olamayız.