Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Mahmut Y.
Mahmut Y.
@Yildiza_dokunan
Kitaplarda ki hayatların öznesi biz olmadığımız için mi rahat okuyoruz ve bizi iyi hissettiriyor?
Yüksek Lisans
53 okur puanı
Ağustos 2023 tarihinde katıldı
Kitapları değil, hayatları okuyoruz
Bu kitapta beş çocuğu olan bir babanın namus, ahlak meselesi dediğimiz bir olay üzerine işinden istifa etmesi ve bu istifa ile gelen maddi anlamda zorlukların çocukları üzerinde ki etkisini okuyoruz.
Bir babanın ailede ki kuvveti parasızlık ile nasıl kayboluyor onu görüyoruz. Bazı şeyleri öngörmek gerekiyor. Küçük çocukların küçük masrafları olabildiği gibi çocuklar büyüyünce masrafları da büyüyor. Babalar veya ev geçindirenler bunu dikkate almalı :)
Diğer meselede çocuklar çağın gerektiği ölçüde değişime açık varlıklar olmasının göz ardı edilmemesi gerçeğidir. Arkadaşlarında görülen değişim ve çevredeki yenilikleri göz önüne alarak çocukları yetiştirmek gerekiyor.
Yoksa romanda ki Ali Rıza efendi gibi çok pişmanlıklar yaşanabilir. Kültürü gelenekleri muhafaza ederek çağın gerekliliğini yaşamak için fırsat verilmelidir.
Kitap akıcı dili ile zorlamıyor. Konusu itibari ile de hayatın içinde ki olay örgüsü ile bizleri sıkmıyor.
Bireyden topluma, toplumdan bireye...
Naim efendi isminde dede, evli kızı Sekine hanım, damadı Servet bey, Seniha ve Celil isminde iki torunu ile birlikte toplumda ki değişimin ailede nasıl zuhur ettiği ve başlangıç ile birlikte bu değişimin kimlere nasıl etki ettiğine dair güzel bir roman.
Dede alaturkayı, geçmişi, geleneksel duyguları temsil ederken, genç kız olan torunu Seniha batı tarzı düşünceyi, içindeki enerjiyi, yeniyi temsil ediyor.
Ailede ki çatışma toplumda ki zihinsel ve davranışsal çatışmanın benzeridir.
Dede, evin büyük reisi yani devlet yönetiminin kendisi olması ile birlikte geleneksel yöntemlerle evde ki bireyleri bir arada tutmaya çabalar. Yeninin karşısında eskinin dayanma gücü rüzgarda ki kuru bir dal gibi zayıftır. Nihayetinde kopacaktır o dal.
Dili akıcı, olay örgüsü iyi olan bir roman okudum ki gayet önerilecek olan bizim tarihimizin içinde bize biraz bilgiler verecek olan bir güzel bir romandır
Boş zaman ve özgürlük kıymetini bilene...
Bakın bu kısacık kitap ne anlatıyor?
- İnsan boş kalmayacağı, boşluğun insanı yer bitirecegini bilin,
- Zihni meşgul etmezseniz önce kendinin öleceği sonra da sizi öldüreceğini bilin
- Bir işin keyif için değil de sırf para kazanmak veya mecburiyetten yapılması ondan verim almamak ve boşa zaman geçirmiş olacağını bilin
- Karşılaşılan her bir insan(sokakta pejmürde kıyafeti ile çöp toplayan dahil) dünyanın en zeki, en anlayışlı veya kısaca en mükemmel insanı olabileceğini bilin
- Zamanın kıymetini bilin
- İmkanlarınızın ve özgürlüğün kıymetini bilin
Okur Takip Önerileri
Betimlemeler ile çok güzel süslenmiş, anlatımı uzun cümleler ile olsa da çok akıcı bir kitaptır.
Olay akışı merak uyandırıcı şekilde dizilmiş ki sonu da tahmin edilemez olmuştur :)
Ayrıca duyguları ve hisleri tarif noktasında anlatımlar yerli yerinde olmuştur.
Bir insanın seçimlerinin tek sorumlusu kendisinin olduğunu, her bir seçimde farklı bir hayat rolü üstlendiğini başarılı şekilde anlatmış.
Toplumda efendi, akıllı, uslu, terbiyeli dediğimiz insanın dahi içinde derinliklerinde gizli olan arzuları, şehevi veya eğlenceye dair izlerin bulunduğunu anlatmaktadır ki kahramanımız Ali beyin başına belaların da sebebinin bu olduğunu görüyoruz.
Yazarın ifadesi ile kendi adetini alemin tabiatı, kendi düşüncesini bütünüyle gerçek bilmiş biridir Ali bey.
Ali beyin keşfettiği eğlence için şu alıntı "Dünyada kim var ki ulaştığı zevkin her ne kadar parlak olsa bile artmasını istemesin" cümlesi onun başına başka şeyler getirir.
Aşk ile ilgili konuya da değenmiş ki alıntısı "Saf olmayan bir aşkın ne zaman kesilmeye kalkışılırsa şefkatsiz bir kine dönüşmesi doğaldır".
Şahane anlatımlar ile çok akıcı, olay örgüsü iyi kurgulanmış, sonu da sürprizli bir romandır.
Konusunu ve İncelemeleri okumadan başlamıştım
Sanıyordum ki bir aşk ama nasıl olacağını bilmediğim.
Talat ve Fitnat üzerinden kurgusu, olayı, karakterleri ile akıcı bir roman ki başı da sonu da yeşilçama ilham olan şeylerden.
Keyifli bir okuma fakat sonu öyle olmayabilir ! Kitabın kötülüğünden değil olayın nasıl bittiği ile ilgili bir şey.
İlerleme ve gelişimi güdüleyici bir kitap
Bu kitap direkt şunu diyor; duyguları degişime uğramış, fikir ve düşünceleri evrilmiş , kendini aydın ve yüksek ruhlu sınıfta gören arkadaşlar kendi gibi olmayıp, düşünceleri kısır olan başka insanlara cahil, geri kalmış, bağnaz gibi sıfatları söylememesi ve onlarında aydın olmaları için uğraşmaları gerekmektedir.
Yoksa batmakta olan aynı geminin içinde ki bir insanın diğerini suçlaması gibi mantıksız ve saçma olmaktadır. Batan gemiyi kurtaracak bilgiye sahiptir fakat bu gemi tek başına kurtarılacak değildir. Nasıl ki grup çalışması ve insan yardımı ile gemi kurtulacak ise ülkelerde bu şekilde kurtulacaktır.
Toplumda her bireyin önemli olduğu, her bireyin bir hazine olduğunu unutmamak gerekiyor.
Bu kitap bir uyanış, tembelliğe bir direniş, ilerlemeye bir rehber ve motivasyon kaynağı gibi.
Anlatılan ülke Finlandiya olsa da anlatılan o ülke aslında insanın kendisi !
Kitabı okuyanlar en şanslı kişilerdir.
Konusu, anlatımı, karakterleri, olay örgüsü 10/10.
Söylenecek çok şey var kitap hakkında.
Yediğiniz yemeği sorgulatıyor.
Yaşadığınız hayatı sorgulatıyor.
Ülkesi için can verenleri sorgulatıyor.
Gerçek annelik, babalık, kardeşlik nedir sorgulatıyor.
İyilik, fedakarlık nedir sorgulatıyor.
Gerçek açlık nedir, tokluk nedir sorgulatıyor.
Bu öyle bir kitap ki duyguları degişime uğratacak derecesinde etkiliyor.
Temel Çavuş, karısı Şakire ve 6 çocuk.
Karadeniz bölgemizde geçen birinci dünya savaşı yıllarında halkın çektiği sıkıntıları bir aile içinde yaşanan trajik olay ile anlatan bu roman hisleri, kalpleri delip geçiyor adeta.
Karadeniz şivesine ilk başlarda zorluk çekilse de sebat göstererek devam edenler kadar şanslı bir okur kitlesi yoktur diyorum...
Her şeyi ile 10/10 kitap.
Her insanın içinde var olan, kiminin baskıladığı, kiminin serbest bıraktığı, kiminin teslim olduğu duyguları ve en zararlı görülen şeytanî duyguları okudum ben bu kitapta.
Aşk, sevgi, iyimserlik, fedakarlık duygularına tezat olan diğer tarafta hırsızlık, şehvet, arzu, eğlence, riyakarlık, yalan duygularını da tanıdım.
Kitabı okurken ve okuduktan sonra çıkardığım sonuç :
İçimizde peyda olan şeytani duygular dediğimiz bazı duygular bizi insan olmaktan çıkarmaz. Bu duyguların olması kaçınılmazdır. Önemli olan bu duyguları istediğimiz yönde istikamet verebilme kabiliyetimizdir. Belki biz bu kabiliyeti geliştirmekten sorumluyuz.
Romanda bir konu daha dikkatimi çekti ki toplumda kadın ve erkek ilişkilerinde bunu görmek mümkün. Macide Ömer'e yazdığı mektupta birbirini sevdiklerini fakat neden sevdiklerini bilmediklerini itiraf ediyordu.
Bazen hiçbir paydaşı, ortak noktası olmadan kadın ve erkek arasında bir çekim, bir sevgi zuhur eder. Günümüz şıpsevdi tarzlarda gençler arasında ki yaşanan aşk dedikleri duygularda çok görüyoruz.
Macide'nin söylediği gibi insan neden sevdiğini, sevgisine sebep olan amilleri bildiği takdirde, kısacası farkındalığı olan sevgi de daha çok tat alacağını, daha çok seveceğini söylemektedir.
Genel açıdan yazarın etkileyici uslüp ve anlatımı ile güzel bir kitap.
Bir baba ve 2 çocuğunun Amerika kıtasının bir bölümünde ırkçılık konusu temelinde anlatılan olaylardan farklı olarak bir baba(veya anne) çocuklarına nasıl davranması gerektiğini, çocukların okul ve mahalle hayatında akran zorbalığı vs zorluklarla ve hayatın diğer zorlukları ile nasıl baş edeceği ile ilgili mükemmel basit ve akıcı anlatımı ile karşınızda Bülbülü Öldürmek.
Eşi vefat etmiş avukat bir baba, aralarında 4 yaş fark bulunan bir kız ve bir erkek çocuk ile yaşadığı ilçe de geçen olaylar anlatılır.
Çocukların gözünden hayata bakılabilirse dünyada aç gözlülük, bencillik gibi sorunlar kalmayacaktır
İnsanın elbisesi doğudan, düşünceleri batıdan olursa nasıl bir şey olur?
Rabia kendi üzerinde tahakküm etmiş düşüncelerden sıyrılıp, elbisesini yırtmaya çalışsa da ne kadar başarılı olur?
Geleneksel yöntemlerle büyümüş biri batıdan gelen düşüncelere ne kadar açık olabilir?
Hem kişisel alanda hemde içtimai olarak değişimleri anlatan ve ayak uydurmaya çalışan bireylerin anlatıldığı ikinci Abdülhamit dönemin sonlarını konu alan bu kitap , gayet başarılı şekilde anlatılmış.
Doğu-Batı
Anlatılmak istenen Neriman ile Şinasi arasında geçen sadece bir aşk hikayesi değil.
Şinasi Doğu, Macit batı, ikisi arasında tıp ki Türkiye gibi kalmış bir Neriman var.
Şinasi karakter özellikleri ile doğuyu, Macit karakter özellikleri ile batıyı temsil ediyor.
Neriman'ın gözünde Şinasi, aile yapısını, kültürü, eski adetleri temsil ederken, Macit yeniyi, modern düşünceyi, maceralı hayatları, cazip yaşam ve düşünce biçimini temsil ediyor.
Neriman Türk kızı Türkiye gibi Doğu ile batı arasında kalmış, kafası karışmış, duyguları da değişikliğe uğrayan biridir. Şekil olarak benzemek istesede özü buna yabancı kalır.
Roman Doğu ve batı arasında ki kültür farkını vurgularken , beşeri özellikleri ihmal ettiğimiz de anlatır.
Batının özellikleri alınırken asıl olan doğunun ruhu da unutulmamalıdır vurgusu yapıyor.
Şekilcilik alınırken kendi özümüz ve ruhumuz kaybolmasın anlatılır.
Gayet akıcı bir dili var. Bilinmeyen kelimeler duraklatsa da anlamlarını fehmederek okunduğunda şahane bir anlatım ile karşılaşıyoruz.
Hazin bir aşk hikayesi.
Nasıl derinden sevebilir insan?
Yıllardır çevrenizde olan biri gizlice, çok derin duygularla, bazen bilinmeyi isteyerek, çoğu zaman gizlenerek, hislerini saklayarak, gözleri hep sizin üzerinizde, sevgisi masum yüreğinde aşkı alev alev yanan biri var... siz bunu yıllardır bilmemişsiniz ne hissedersiniz?
Belki gün yüzüne çıkmamış böyle nice gizli sevdalar vardır.
İşte biri de Stefan Zweig kaleminden çıkmış bir öykü ki muhteşem sanatsal açıdan gizli sevgiyi görüyoruz.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,9bin okunma
Bu muhteşem kitapta ;
ebeveynlerin çocukları üzerinde ki etkisini,
çocukların kimliğinde nasıl bir etki bırakabilinecegini,
Bir insanın çalışma hayatında ki fiillerinin ne anlama geldiğini,
iyilik kavramının karşılığını ve etkilerini,
evlenme aşaması ve evlilikte aile hayatında olabilecek sorunları,
olayları gördüğümüz gibi direkt yorumlama yanılgısına düşmememiz gerektiğini görüyoruz.
Mürşit efendi, iki kızı karısı ve kaynanasını mutlu etmeye kendini adamış bir adam.(Kaynanasının deyimi ile "sıyanet meleği")
İş yerinde çalışkan, özverili, uyumlu biri.
Gelin görün ki bütün bunlar kıymet bilinir mi?
Okurken kızdım, şaşırdım, üzüldüm, umutlandım...
Muhteşem bir roman
Cimrilik yapıp inceleme de kelimelerimi kısıtlamaya gideceğim :)
Çok akıcı,
Mükemmel tiyatro sahnesi,
Gerçekçi karşılıklı konuşmalar,
yanlış anlaşılmalar,
Cimrilik duygusu yoğun hissetme,
eğlenceli anlar.
Hayat akışında faydalı bilgiler.
Okunması gerekli.
Azmin adıdır Martin Eden:
O içinde ki namütenahi okuma ve yazma isteğine hayran kalmamak mümkün mü
Mücadelenin adıdır Martin Eden:
Denizci olması, daktilo yazması, at surebilmesi,kendi tabiri ile ne iş olsa yapabilmesi, muntazaman ısrarla yazarlik olma çabası, en küçük kavgada ki ve hayattaki mücadelesi yok mu
Aşk uğruna yapılacak çabanın adıdır Martin Eden:
Sevdiği Ruth için değişmeyi seçmesi, ona ulaşmayı şiar edinerek aslında kendini yeni baştan dönüştürme işine ne denir ki
Vefakarligin adıdır Martin Eden:
Başta ailesi olmak üzere, çevresine kendinden önce yardımda bulunmayı kendine görev bilen adamın hikayesi
Gelişimin adıdır Martin Eden:
Alt tabakan çıkıp burjuva ve aristokrat seviyelerine yükselmesine benzer bir hikaye her yerde bulunur cinsten değildir
-- Jack LONDON bize kolay unutulmayacak bir karakter bırakmış; Martin EDEN.
