Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
541 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap "Şair-i Azam" (Büyük Şair) Abdülhak Hamit Tarhan'ın en son ve büyük aşkı Lüsyen'le ilişkisini anlatıyor. Genelde Abdülhak Hamit Tarhan adı geçince aklımıza "Makber" şiiri gelir. Şair bu şiiri ilk eşi Fatma Hanım'ın ölümü üzerine yazmış. Evlendiklerinde Fatma Hanım 13 yaşındaymış ve 13 yıl evli kalmışlar. Daha sonra iki gün evli kalıp ayrıldığı birinden bahsediliyor. Sonra da Londra'da evlendiği Nelly'i öğreniyoruz. Onunla evliliği de 20 yıl sürmüş. Şair, Londra sefaretinde görevli iken Brüksel'e gittiği bir davette Lüsyen ile tanışmış. O zaman Hamid, 60 : Lüsyen ise 18 yaşındaymış. Tanıştıkları andan itibaren birbirlerinden kopamamışlar. Beraberlikleri kesinti ve ayrılıklarla beraber 25 yıl sürmüş. Birbirlerinden uzaktayken de sürekli mektuplaşmışlar. Hamid tam olarak şair ruhlu bir insan. 30 yıl yurt dışında ülkesine hizmet etmiş. Sürekli hükümetlerle, devlet adamlarıyla iç içe olmasına rağmen siyasetle ilgisi olmayan bir insan. Bu yüzden hesaplı kitaplı davranan biri değil. Abdülhamit, Vahdettin, Mustafa Kemal ... hepsinin takdirini kazanmış, masalarına oturmuş, onlar tarafından ödüllendirilmiş, el üstünde tutulmuş bir sanatçı. Lüsyen'e ve Hamid'e çok alışmıştım. Çok güzel bir aşk hikayesiydi. Okunmasını tavsiye ederim.
Lüsyen
LüsyenCan Dündar · Can Yayınları · 20101,260 okunma
Ünlü İngiliz filozofu Bertrand Russell soylu bir aileden gelmektedir. Lord'dur zaten. Dayılarından birisi 1860'larda Müslüman olmuş ve çevresine de bunu ilan etmiştir. Artık bu soylu İngiliz, bir Müslüman gibi yaşamakta, beş vakit namazını kaçırmamakta, hatta teheccüd namazlarını bile aksatmamakta, az yemekte, atalarından kalan köşklerinin mütevazi bir odasında tam bir zahid gibi yaşamaktadır. Bertrand Russell'in dayısı Lord Stanley of Alderley, vasiyetinde bir Müslüman gibi gömülmek istediğini beyan etmiş ve eklemiştir: Benim namazımı Londra'daki Osmanlı Büyükelçiliği'nin imamı kaldırsın. Haber verilenlerinden birisi de o sırada Londra Sefareti'nde Müşavir olarak çalışan şair-i azam' Abdülhak Hamid [Tarhan] değil miymiş? Böylece agnostik filozofun dayısı, Abdülhamid devrinin Osmanlı sefaretinden yardım istemiştir cenaze töreninde. Zira Abdülhak Hamid Bey'i 1886'da yılında Galler'deki şatosuna davet etmiş ve orada tanışmışlardır,14 8 Aralık 1904 tarihli bir mektubunda dostu Ahmed İhsan Tokgöz'e Bertrand Russell'in dayısını şu ilginç satırlarla tanıtmaktaydı Şairi A'zâmımız: İngiltere'de mütaassıp bir Hristiyan ailesinden doğan Lord Stanley, daha bizler dünyaya gelmeden önce İslâm dinini kabul etmiş ve bir Hıristiyan memleketinde din-i mübinimizin ve İslâm hukukunun savunucusu olmuştur.
Sayfa 206 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
Reklam
Ünlü İngiliz filozofu Bertrand Russell soylu bir aileden gelmektedir. Lord'dur zaten. Dayılarından birisi 1860'larda Müslüman olmuş ve çevresine de bunu ilan etmiştir. Artık bu soylu İngiliz, bir Müslüman gibi yaşamakta, beş vakit namazını kaçırmamakta, hatta teheccüd namazlarını bile aksatmamakta, az yemekte, atalarından kalan köşklerinin mütevazi bir odasında tam bir zahid gibi yaşamaktadır. Bertrand Russell'in dayısı Lord Stanley of Alderley, vasiyetinde bir Müslüman gibi gömülmek istediğini beyan etmiş ve eklemiştir: Benim namazımı Londra'daki Osmanlı Büyükelçiliği'nin imamı kaldırsın. Haber verilenlerinden birisi de o sırada Londra Sefareti'nde Müşavir olarak çalışan şair-i azam' Abdülhak Hamid [Tarhan] değil miymiş? Böylece agnostik filozofun dayısı, Abdülhamid devrinin Osmanlı sefaretinden yardım istemiştir cenaze töreninde. Zira Abdülhak Hamid Bey'i 1886'da yılında Galler'deki şatosuna davet etmiş ve orada tanışmışlardır. 8 Aralık 1904 tarihli bir mektubunda dostu Ahmed İhsan Tokgöz'e Bertrand Russell'in dayısını şu ilginç satırlarla tanıtmaktaydı Şairi A'zâmımız: İngiltere'de mütaassıp bir Hristiyan ailesinden doğan Lord Stanley, daha bizler dünyaya gelmeden önce İslâm dinini kabul etmiş ve bir Hıristiyan memleketinde din-i mübinimizin ve İslâm hukukunun savunucusu olmuştur.
Sayfa 206 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
Atatürk ve Abdülhak Hamit Tarhan
Atatürk Türk Tarih Kurumu ve Dil Kurumu toplantıla­rında Atatürk, Abdülhak Hamid'i ayağa « Üstad » diye selâmlayıp yer verir, kendisine özel bir ilgi gösterirdi. Marmara Köşkü'nde bir de yer vermişti. Ankara'ya geldiğinde orada otururdu. Sonra­ dan da milletvekili olmuştu. Hâmid'in ölümünde de «Şair-i Âzam'ın askerî merasimle kaldırılması» için emir verdirmiş, büyük şairin cenazesi de top arabasıy­la kaldırılmıştır.
Sayfa 187Kitabı okudu
Abdülhak Hâmid Tarhan
Şair-i Âzam Abdülhak Hâmid Beyefendi merhum, “Kırk odalı ve her odasından başka bir çehrenin göründüğü bir konakta oturmayı isterdim” derdi.
Sayfa 98 - Timaş Yayınları 4. BaskıKitabı okudu
Abdülhak Hâmid Tarhan "şair-i âzam"
Hasan Ali Yücel'e inanmak gerekirse, Hâmid, beş altı yaşlarından başlayarak son zamanlarına kadar içmişti. İleri yaşlarda bile içtiğinden değil, istediği gibi içemediğinden şikâyet ederdi. Bir şiirinde seher gıdasının viski soda olduğunu söylüyor.
Reklam
128 syf.
10/10 puan verdi
Hepimizin "şair-i azam" olarak tanıdığı Abdülhak Hamid Tarhan'ın şiirleri hakkında fazla yorum yapmaya hacet yoktur. Bütün şiirleri gibi Makber Mukaddimesi de edebî bakımdan eşsiz bir eserdir. Edebî yönünün yanında bu şiirin bir de manevî yönü vardır. Şair-i Azam bu şiiri genç yaşta vefat eden eşi Fatma Hanım için yazmıştır. Her dizesinde ayrı bir mana, ayrı bir duygu yüklüdür.
Makber
MakberAbdülhak Hamit Tarhan · Kapı Yayınları · 2018181 okunma
351 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
GÜZEL İNSANLAR SEREMONİSİ
Kendine has akıcı üslubu, anlaşılır anlatım tarzı ve araştırmalarındaki titizliği ile tanınan Beşir Ayvazoğlu’nun ‘1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikayesi’ isimli anlatısı Kapı Yayınları arasında 282 sayfadan müteşekkil olarak 2016 yılında neşredilmiş, bendeki nüsha dördüncü baskı.Kitaba mevzu bahis fotoğraf, İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif
1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi
1924 Bir Fotoğrafın Uzun HikâyesiBeşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 2022232 okunma