Şimdi Balkan Savaşı'nın acı gelişmeleri içinde Devlet-i Aliyye İtalyanlarla anlaşmak zorunda kalmış ve 14 Ekim 1912'de imzalanan Uşi Antlaşması ile Trablus-Bingazi ve Akdeniz'deki Oniki Ada İtalyanlara bırakılmıştır. Bu gelişmeleri izleyen Trablus'taki kahramanlar derin düşünceler ve acılar içindedir. Burada örgütleyip destan yazdıkları insanları nasıl terkedip kıtalarına gideceklerdir? Bu insanlar ki, bütün ümitlerini bu bir avuç Osmanlı subayına bağlamışlardır. Ama, sonunda, Trablus ve Bingazi'nin İtalyanlara bırakıldığını bildiren emir gelir ve Libya, tarifsiz acılar ve gözyaşı içinde terkedilir. Enver Bey ve arkadaşlarının direnişçilerle veda sahneleri çok yoğun ve hüzünlüdür... Enver Bey, hiç değilse kavgaya devam edecek bir direniş cephesi kurdum diye kendini teselli etmeye çalışır ve bu acıyı hiç unutmaz. O kadar ki, Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar, savaşın en sıkıntılı zamanlarında bile, Libyalı direnişçilere para ve malzeme göndermeye devam eder. Hatta, Şehzade Osman Fuat Efendi'nin, direnişin komutasını ele almak üzere bir denizaltı ile Trablus'a gitmesini sağlar.
Sayfa 150 - ÖtükenKitabı okudu
Veda
Vedalar zordur. Sevdiğinizi bir "hoşça kal" ile göndermek istemezsiniz. Az bekletir, elinden tutar, gözlerinin içine bakarsınız."Uzaklara gönderiyorum, benim gidemediğim yerlerde sen olacaksın. Yüreğim ve dualarım da seninle."... daha nice güzel sözlerle yolcu edersiniz. Böyle yaparak hüzün değil, sevinç götürmesini istemektesinizdir. Hatta arkasında biraz yürür, gözden kayboluncaya kadar bakarsınız. Vedalar çok acı gelse de bazen gitmek gereklidir. Götürmek ve ulaştırmak için güzellikleri. Giden için de zordur, çünkü yüreği hep geride kalmıştır. Belki de cesareti de azdır. Gönderenden aldığı kadar coşkuyu, ayakları götürebilecektir kendisini. O yüzden coşku hep var olmalıdır, en derin hislerinde. Uzaklara gönderirken, en güzel kelimelerle veda ederken, "elveda" da demeli, "Allah'a emanet ol" da... Hatta helallik de istemeli en güzel yerinden. Görüşemeyecek olmanın hüznünü, olması gerektiği gibi hissedilmeli. Veda edenin, dönene kadar coşkusunu yaşaması için kalbinde aynlıyor olmanın hüznünü değil, gönderiliyor olmanın sevgisini hissetmeli.
Reklam
Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine kattandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum.
Sayfa 25
( Eleştirel bir Bakış )
_Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256) _Ama, kim İslamdan çıkıp başka bir dîn'e yönelirse sapkındır ve af yoktur. (İmran 90) _Çünkü, tek gerçek din islamdır. (İmran19) _İslam dışı tüm inançlar batıl ve sapkınlıktır.(Hadis) _İslam hakim gelene kadar kafirlerle savaşın.(Enfal39) _Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff 8)
Biraz sis birazda hüzün Dalganan deniz kadar, olamamak ne acı, Efili esen sam yelinin, sinsi tipisine yakalanmak, Martın gizli buz dağın da,yasamak acıysa Edinmelerinin hançer yarası, ne kadar derin, Gözlerimde de bir mizrak çukuru, Avuçlarımda sapan taşı, Bir elimde elem bağı, Ayaklarım tutuk gitmelerde, Kaf dağı kurşun yarası,keder soluyor, Ruhum menzillerde sevda dağı, Kalemim kanıyor derin derin, Hücrelerimde toprak kokusu, Melankolik şarkı çalıyor, karşı sokaktan Beni çalıyor, her notalar her tuşlar, Beni yazıyor tarih sayfaları, Ben gibi dizeleri,trenlerin seslerinde, Neptunün suletiyle okşuyor bakışlarımı, Paytonların çıngıraklı sesinde uyanırken, Veda busesi sevgiliye söylemişim meğer, Vedaları sevmediğim gibi toprağı sevmişim.
"İnsan olmaktan vazgeçmiştim," dedi. "Amacım kendi hayatımı çevremden ayrı tutmak, hiçbir şeyin bana acı çektiremeyeceği bir evrende yaşamaktı. Bağlı olduğum, önem verdiğim her şeyden birer birer vazgeçtim. Sınırsız bir kayıtsızlığa kavuşmak istiyordum; beni her türlü saldırıdan koruyacak yüce bir kayıtsızlığa. Sana veda ettim, Anna. Kitaba veda ettim, ülkeme dönmek fikrine veda ettim. Kendime bile veda etmeye çalıştım. Yavaş yavaş, Buda'nınkine benzer bir dinginliğe kavuştum. Köşemde oturuyor, çevremle hiç ilgilenmiyordum. Hiçbir şey istememek, diyordum kendi kendime, hiçbir şeye sahip olmamak, hiçliğe kavuşabilmek. Bundan daha iyi bir çözüm düşünemiyordum. Sonunda benim yaşamamla bir taşın varoluşu arasında hiç fark kalmadı."
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.