Bir Paul Auster romanı. Hüzün dolu artık bitsin bu kabus dediğim distopya.
Abisini bulmak amacıyla adı bile olmayan ve içindeki herkesin kayıp birisini ya da bir şeyi durmaksızın aradığı bir kente gelen Anna'nın, roman boyunca umutsuzluk, iyimserlik, sevinç, acı ve elbette bitmek tükenmek bilmeyen bir açlıkla imtihanını anlatıyor.
Bu tarz kitaplardan hoşlananlar tereddüt etmeyen okumalı diye düşünüyorum.
"Hiçbir şey istememek, diyordum kendi kendime, hiçbir şeye sahip olmamak, hiçliğe kavuşabilmek.bundan daha iyi bir çözüm düşünemiyordum.sonunda benim yaşamamla bir taşın varoluşu arasında hiç fark kalmadı." (son şeyler ülkesinde)