Mahir Ünsal Eriş'in diğer kitaplarını okuduysanız eğer bana hak vereceksiniz. Okuyun !!!
Diğer kitaplarından aldığınız tadı alacaksınız yine ve zevkle okuyacaksınız.
Afilli Filintalar hep yazsınlar.
Dünya Bu KadarMahir Ünsal Eriş · İletişim Yayıncılık · 20151,048 okunma
Alper Canıgüz'ün okuduğum üçüncü kitabı.Diğer kitapları arasında en sevdiğim oldu.Yazar mizahi üslubuyla yine döktürmüş,ince espirilerle dolu okuru baştan sona şaşırtmacalarıyla eğlendiren ve sıkılmadan hızla biten bir kitap.Kitabın dili Afilli Filintalar tayfasından Murat Menteşle çok yakın .Şirket yöneten şeytani bir kedi sizi şaşırtmıyor bu kitapta keyifli okumalar.
Okurken keyif aldığım kitaplardan birisiydi. Olaylar direk okuyucuyu içine çekiyor. Dil olarak biraz Murat Menteş'i andıran tadı olsa da yine de kendine has bir sadeliği var. Galiba bu yapının Afilli Filintalar mevzusu ile bir ilgisi var. Çok kısa sürede bitirdiğimden midir yoksa kitabı beğendiğimden midir bilmem, biraz daha uzun bir roman olsa mükemmel olurmuş. Film olarak izlemeyi de isterdim açıkçası.
Tatlı RüyalarAlper Canıgüz · İletişim Yayıncılık · 20136,8bin okunma
Yalnızlıktan kudurmuş bir çocuğun arabaların kaportasını anahtarla çizmesi gibi ruhumun kemirilişi de hep sinsiceydi. Buna rağmen ansızın berraklaştığı oluyor bulanık günlerin, hâlâ soğuk biralar oluyor güzel kızlar oluyor. Yağmurdan sonra saçlarını havluyla kurulaman gibi olmuyor tabii, o kalibrede sevda görmedim. Öptüm ama içime çekmedim...
Emrah Serbes / Afilli Filintalar
Alper Canıgüz'ün dört yıl aradan sonra çıkan son romandır. Çıktığı ilk gün alıp okumak için can atsam da elimden geldiğince bu zevki ertelemeye çalıştığım ama daha fazla dayanamayıp aldığım gibi yarım solukta bitirdiğim kitaptır.
Kitap hakkında genel değerlendirmemi yapmadan önce kendini "edebiyat ilahı" zanneden "usta"
Afilli Filintalar etkisi hemen hissediliyor. Bir Murat Menteş veya Alper Canıgüz esintisi hemen göze çarpıyor. İlk sayfalarda hiç hoşlanmamıştım ancak son sayfalarda tüm olaylar, karakterler aynı anda birbirine girince kafada canlandırmak çok keyifli oldu. Belki kitabın kısa bir zaman aralığında yazılmış olması da bu etkiyi bırakmış olabilir. Örneğin; yer yer anlatımı ana karakterin ağzından değil yan karakterden okuyoruz fakat bunu yan karaktere has bir üsluptan değil, anlattığı olaydan anlayabiliyoruz. Yine de Bahadır Cüneyt Yalçın ilerleyen zamanlarda yazarlığı bırakmazsa, gerçekten keyifli ve içerik olarak dolu kitaplar yazacağını düşünüyorum.
Bilim, tarih ve sıkı edebi klasiklerden oluşan bir kitap grubuna zaman ayırmışken, tarz değişikliğine gidip farklı bir kitap okumak istememle bulduğum kitaplardan birisidir Dublörün Dilemması. Yeni nesil yazarların kitaplarını elime ufak bir acaba sorusuyla birlikte alırım. Acaba bu da edebi derinliği olmayan yeni yetme bir yazarın sabun köpüğü
Öncelikle Emrah Serbes şu hikayesini sanki geleceğini görüp de yazmış :
'Şunu çok sık duydum. ‘’ Falanca yazarı çok seviyordum, ama son yaptıklarından sonra onu bir daha okumayı düşünmüyorum.’’ Demek ki Dostoyevski’nin zamanında yaşasaydın, kumarbaz diye onu da okumayacaktın. Yazarların özel hayatını unutmak lazım. Yazarların söylediklerini fazla ciddiye almamak lazım. Edebiyat tarihi şahane şeyler yazmış berbat adamlarla dolu. (Syf:32)'
Neyse dediği gibi bizi yazdıkları ilgilendiriyor günahını da sevabını da kendisi çekiyor.
Emrah Serbes Yeraltı Edebiyat'ının, kalemi güçlü genç yazarlarımızdan. Kendisini severim ve kitaplarını okumak için de sabırsızlanıyordum.Nitekim hayal kırıklığına da uğramadım.
Yazdığı çoğu cümleleri zaten ezbere biliyoruz. Resmen hepsi birer özdeyiş olup hayatımıza girmiş durumda.
Günlük konuşma diliyle yazmış hikayelerini. Zaten günlük ,mektup, anı tarzında yazmış.
Afilli Filintalar bloğunda yazdığı, Afilli Parçalar adı altında olan hikayelerden ve Birikim Dergisi'ne yazdıklarından alınmış . Son hikayesi Galip İşhanı'nı ise ilk defa yayımlamış. Hikayeler genel itibariyle herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği tarzda.
Hikayelerinde konuyu toparlama şekli çok güzel ve harika nüansları var. Çok güzel kitap tavsiyeleri de veriyor inceden. Okumanızı tavsiye ederim. Iyı okumalar.
Şu Çay Demleninceye Kadar ) mizahi, ironik bir sülupla karşılaşacağımı düşünmüştüm, hatta belki Afilli Filintalar'a selam eden bir taraf... Ama hayat çoğu zaman hayal kırıklıklarından oluşmuyor mu? :) Belki durum diğer kitaplarında öyledir de ben bu kitabına denk gelmişimdir. Kötü bir üslup mu peki? Asla değil. Savruk cümleleri yok. Öykülerinde ele aldığı konular da öyle çarpıcı değil. Ama yine de kendini okutmayı başarıyor. Bunda belki de öykülerinin birbiriyle kesişmesinin etkisi var. Kesişen öyküler evet, bir öyküdeki yan kişilerden biri diğer öykünün baş kişisi olarak karşımıza çıkıyor. Böylece kitap da bütünleniyor sanki, yani biraz öykü olmaktan uzaklaşıyor . Yine de her biri tek başına da okutturabilir kendini. Tadımlık okuma yapmadan edinmeyin derim ben yine de :) Kitabın sonunda " Birkaç Son Not" başlığının altında öykülerin doğuş hikâyelerine de yer vermiş yazar. Bir yazar buna neden gerek duyar bilemedim.
Afilli Filintalar ile ünlenen yeni nesil Türk yazarlarının bu eserden ilham aldıklarını düşünüyorum. Her sayfasından keyif aldığım, güldüren, düşündüren ve sorgulatan bir eser.