Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnızlığına kaç, dostum! Seni büyük adamların gürültüsünden sersemlemiş, küçüklerin iğneleriyle de delik deşik olmuş görüyorum. Seninle nasıl susulacağını pek iyi bilir orman ve kaya. O sevdiğin ağaca benze yine sen, o geniş dallıya: sessiz ve dinlercesine sarkar o, denizin üstüne. Yalnızlığın bittiği yerde, pazar yeri başlar; pazar yerinin
Yalnızlığına kaç, dostum! Seni büyük adamların gürültüsünden sersemlemiş, küçüklerin iğneleriyle de delik deşik olmuş görüyorum. Seninle nasıl susulacağını pek iyi bilir orman ve kaya. O sevdiğin ağaca benze yine sen, o geniş dallıya: sessiz ve dinlercesine sarkar o, denizin üstüne. Yalnızlığın bittiği yerde, pazar yeri başlar; pazar yerinin
Reklam
Yalnızlık
Yalnızlığına kaç, dostum! Seni büyük adamların gürültüsünden sersemlemiş, küçüklerin iğneleriyle de delik deşik olmuş görüyorum. Seninle nasıl susulacağını pek iyi bilir orman ve kaya. O sevdiğin ağaca benze yine sen, o geniş dallıya: sessiz ve dinlercesine sarkar o, denizin üstüne. Yalnızlığın bittiği yerde, pazar yeri başlar; pazar yerinin
"...yaşamın kendisine hep sürüp giden bir kışlamadan başka bir şey vermediği, ağaçtaki o kene gibi. Dış dünyaya olabilecek en küçük yüzeyi göstermek için kurşuni gövdesini küre biçimine sokan, dışarıya bir şey sızdırmamak, kendinden bir damla ter bile yitirmemek için derisini düm- düz, kaskatı yapan küçük, çirkin kene. Kimse görmesin de ezmesin diye özellikle küçülen, gösterişsizleşen kene. Kendi içine toplaşıp ağacına çöreklenmiş, kör, sağır, dilsiz, yalnız havayı koklayan, yıllarca, fersah fersah öteden geçen, kendi gücüyle hiçbir zaman erişemeyeceği hayvanların kan kokusunu alan, yalnız bir kene. Kendini bırakıp düşebilirdi de. Ormanın örtüsüne düşüp minicik altı bacağıyla birkaç milimetre şu yana bu yana sürünüp yaprakların altında ölmeye yatabilirdi; yazık olmazdı keneye, Allah için olmazdı. Ama inatçı, dik kafalı, iğrenç kene, yapışır ağaca, yaşar ve bekler. Bekler ki, o en olmayacak rastlantı, kanı bir hayvan biçi- minde doğruca ağacın altına sürüsün. İşte ancak o zaman bırakır çekingenliğini, düşer, geçirir tırnaklarını, ısırır, burgu gibi dalar yabancı ete...Böyle bir keneydi işte Grenouille oğlan."
o kene gibi. Dış dünyaya olabilecek en küçük yüzeyi göstermek için kurşuni gövdesini küre biçimine sokan, dışarıya bir şey sızdırmamak, kendinden bir damla ter bile yitirmemek için derisini dümdüz, kaskatı yapan küçük, çirkin kene. Kimse görmesin de ezmesin diye özellikle küçülen, gösterişsizleşen kene. Kendi içine toplaşıp ağacına çöreklenmiş, kör, sağır, dilsiz, yalnız havayı koklayan, yıllarca, fersah fersah öteden geçen, kendi gücüyle hiçbir zaman erişemeyeceği hayvanların kan kokusunu alan, yalnız bir kene. Kendini bırakıp düşebilirdi de. Ormanın örtüsüne düşüp minicik altı bacağıyla birkaç milimetre şu yana bu yana sürünüp yaprakların altında ölmeye yatabilirdi; yazık olmazdı keneye, Allah için olmazdı. Ama inatçı, dik kafalı, iğrenç kene, yapışır ağaca, yaşar ve bekler. Bekler ki, o en olmayacak rastlantı, kanı bir hayvan biçiminde doğruca ağacın altına sürüsün. İşte ancak o zaman bırakır çekingenliğini, düşer, geçirir tırnaklarını, ısırır, burgu gibi dalar yabancı ete...
SAKIN KESME
Ey hemşehri! Sakın kesme, yaş ağaca balta uran el unmaz! Na, kütükler!.. Nice yıldır, hiçbirine kervan gelmez, kuş konmaz; Bunları kes, o baltanla bu çürümüş ağaçları yere ser! Bak, sizin köy şu yemyeşil koruluğun gölgesinde ne güzel!.. Gönülleri açmadadır, yaprakların arasından esen yel. Yazık, günah olmaz mı ki, çıplak kalsın bu zümrüt yurt, şirin yer! Hem dünyada en birinci borç değil mi her kula, Bir tohumu fidan yapmak, fidanı da bir orman?.. Eğer böyle olmasaydı, ne kalırdı oğula; "Mirâsımı artır" diye öğüt veren atadan?.. Sakın kesme, her dalından bir güzel kuş ses versin; Sakın kesme, gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin; Sakın. kesme, şu sevimli köye kanad-kol gersin; Sakın kesme, aziz vatan günden güne şenlensin!...
Reklam
Zaman zaman etrafı daha kasvetli görür insan
Ağaca doğru bakarken fark ettim ki, dallardan biri yola doğru uzanmış. Ah! Ne kadar zarif bir dal diye düşündüm. Onu öylece bırakmak çok yazık olurdu. Orada bir insan bedeninin sallanmasını öyle çok arzu ediyordum ki.
96 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.