sanma ki derdim güneşten ötürü; ne çıkar bahar geldiyse? bademler çiçek açtıysa? ucunda ölüm yok ya. hoş, olsa da korkacak mıyım zaten güneşle gelecek ölümden? ben ki her nisan bir yaş daha genç, her bahar biraz daha aşığım; korkar mıyım? ah, dostum, derdim başka...
Sayfa 48 - derdim başkaKitabı okuyor
Kaldırdığım ve sonuna kadar taşıyacağımı sandığım bu yük, arzumun, irademin dileğiydi, ama gücüm buna yetmedi ve onu yolun yarısında bırakmam gerekecek. Ah! On dört yıllık umutsuzluğun ve on yıllık umudun âdeta tanrısallaştırdığı ben, yeniden kader mahkûmu olacağım. “Tanrım! Tüm bunların nedeni, öldüğünü sandığım ama çarpmaya başladığı için sadece uykuya daldığını anladığım yüreğim, bir kadının sesiyle göğsümün derinliklerinden gelen o yürek çarpıntısının kederine boyun eğmem!”
Sayfa 445 - Monte Cristo Kontu II.CiltKitabı okuyor
Reklam
«Bana ne yaptı da ben terkettim onu? diye soruyordu kendi kendine. Bana sevgisi mi eksildi de böyle yaptım? Değil... Değil... işte ben kalkıp ona hayınlık ettim... Hem de kimin uğruna, ah Tanrım! Hem de kim için? Hiç tanımadığım bir adam için... Belki de uğruna aşkımı teptiğim bu yeni ve zengin hayat burnumdan gelecek ilerde... Tanrım! Ne müthiş şey, ne kötü şey eğer aldanmışsam». Ama böylesi düşünceler çok sürmüyordu; Franlo'nun düzenlediği bir eğlence, yolladığı değerli bir hediye unutturmaya yetiyordu ona her şeyi.
Annem çok sevinmelerin kadınıydı, Sıcak yemeklerin. Başına diktikleri o taş, Ne zaman dokunsam soğuktur oysa. Ben okşadığımda ama, ısınır sanki biraz.
Devlet savaş açmış.Düşman sınırda şehitlerimizin kemiklerini,topraklarını çiğnemeye çalışıyor.Nasıl olur!Düşmanın silahı vatana çevrilsin de karşısında önce benim göğsümü bulmasın?Nasıl olur!Vatan tehlikede olsun da ben evimde rahat oturayım!..Ah,vatanını sevmeyen adamdan nasıl aşk beklersin?
Beni dinle Nataşa: Ben kaç kere ayağına geldim! Bundan ne annenin ne hiç kimsenin haberi vardı. Bazen odanın penceresi dibinde dururdum, bazen sokağa çıkınca seni hiç olmazsa uzaktan göreyim diye karşı kaldırımda beklerdim saatlerce... Akşamları pencerende sık sık mum yandığını görürdüm. Kaç defa, hiç olmazsa o ışığı, penceredeki gölgeni göreyim, seni kutsayayım diye geldim. Ya sen geceleri, hayalinde, babanı kutsamayı düşünüyor muydun? Hiç aklına geldim mi Nataşa? Kalbin, sokakta, pencerenin dibinde nöbet beklediğimi hissetti mi acaba?.. Kış aylarında, gece vakti, yukarı çıkıp karanlık sahanlıkta sesini, gülüşünü duymak için kulağımı kapına az mı dayadığım! Sana beddua etmişim!.. Daha o gece seni affetmek için geliyordum da kapıdan döndüm... Ah Nataşa!
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.