Bir şey içime oturmuş kalmıştı. Yok olmak. Toz olmak istiyordum. Varlığım orada olmamalıydı. Gelip beni alsalardı. Uzaydan ya da bir yerlerden gelselerdi. Sessiz sedasız kaybolsaydım. Yerime Kız Kulesi'ni bıraksalardı.
Ahh Müzeyyen ahh... Bu kitap bir çırpıda okunacak kadar kısa ama çok yoğun cümleler de yok değil. Karakterimiz çok fazla kendiyle konuşuyor hatta eşyalarla bile! Bu olay kitaba ayrı bir güzellik katmış. Nedense kitap bende konunun fazla dağınık olduğu hissiyatı uyandırdı. Ama onun dışında kitap çok hoş ve okunmaya değer :)
‘’ Ve o gün... o gün ben marketteyken... hazır çorbalara hayranlıkla bakarken... Hayriye hanım aradı. Ağlıyordu. “Baban,” dedi, “baban ölüyor.” (sayfa 40-41)
Hangimiz isteriz ki çalan telefonumuzda bu şekilde bir konuşma yapmayı? Babamızın ölecek durumda olduğunun haberini babanız ile hiçbir kan bağı olmayan birisinin vermesini ? Kız
Müzeyyen ahh Müzeyyen.. Süslü kadın Müzeyyen.
Başını sonunu resmini cismini çık. 50 sayfa etmiyor kitap. Ama öyle bir 50 sayfa ki 5000 sayfaya bedel. Bir kere İstanbul! Oku, kapa gözünü semtinden sokağına, sakininden esnafına hayal ettirir o 50 sayfa. Ah Müzeyyen dedirtir o dar sokaklarında. Yürüsen geçemez koşsan yetişemezsin. Alır verir kafanda bir deli virane..
Konuşmalar mı? Yaşadığını mı anlatıyor yoksa yazdığını mı yaşıyor :/ Bilinmezlik mi! Bir bilmece, hece hece işliyor bizimkini her gece ;) ah diyor Müzeyyen.. ahh.
Bir de film yaptılar. Izlemeden ölme sakın. Gönül yorgunken açar açar izlerim. Of demem, ahh derim. Fakat Müzeyyen bu derin bir tutku!Adam kadını çok seviyor. Sevdikçe ruhu büyüyor. Ruh eve sığmıyor. Der ki; "Bir şeyin kalbini kırması için illa yanlış olması gerekmez ki!"
Ve sonra ekler; "çıt" sesi..
"Bazen sadece bir ‘çıt’ sesi duyarsın. Bu sesi duyduğun zaman da gitmen gerekir. Bazen bir eşyadan gelir, bazen üçüncü bir şahıstan. Çünkü; bazıları abajur alır evlerine, bazıları da portatif bir lamba taşır yanında. Bazılarının koltuk takımı vardır, bazıları da otelde yaşar. Bazen her şeyi birden istersin, bazen de her şeyi bırakıp siktir olup gidersin."
Bitse ne olur, Bitmese ne?
Akşam vakti için içine sığmaz ve kendini sokağa atarsın. Başın önde düşüne düşüne tam parktan geçerken, bankta oturan semtin abisi durdurur seni. "Gel bakim buraya gel, neyin var senin" der. Susarsın.. Gülerek "aşık mı oldun sen yoksa" der. Başını öne eğersin, başını okşar ve o anlatır. Aşkı, sevgiyi, ihaneti, ayrılığı bir de ondan dinlersin. İşte Müzeyyen bu abinin sevgilisiydi. Belki birçoklarına "ahh Müzeyyen" dedirtse bile o da abimizin manitasıydı sonuçta bize laf düşmez. Keyifli okumalar.
Yekta Kopan'ın "Aile Çay Bahçesi" adlı kitabını okudum. Fuardan imzalı alıp gönderen arkadaşıma tekrar teşekkür ederim, sayesinde merak ettiğim bir yazarla tanıştım. Yekta Kopan sevdiğim bir sanatçı (dublaj), sesini severek dinliyorum. Röportajlarını ve TV programlarını keyifle izliyordum ama okumak kısmet olmamıştı. İzlediğim bir