Değişmez mesaj şudur: Eğer 30 yaşın üzerindeyseniz, aile kurmak için vaktiniz azalıyor demektir. Bunun umrunuzda olmadığını düşünüyor olabilirsiniz, ama hatalısınız, bu istek kafanıza dank edecek ve o zaman vakit çok geç olacak: "Pişman-olacaksınız."
Temmuz 1974'de College at Fredonia, Friderike Zweig'ın kızları Suzanne Hoeller ve Elizabeth Stoerk'den, annelerinin saklamış olduğu ve o güne kadar hiç yayımlanmamış 670 mektubu devralır. Bunların içinde "a sealed envelope", kızlar yaşadığı sürece açılmayacak mühürlü küçük bir paket de vardır. Suzanne (1986'da) ve
Sayfa 463 - 464 Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bunlara kalsa biz aileyiz. Her hafta yemeklerde buluşmayı aile olmak sanıyorlar.
Fromm'a göre insanın ihtiyaçları
İnsan sadece fizyolojik ve biyolojik ihtiyaçları olan ve bu ihtiyaçları doyurulduğunda problemsiz hayat yaşayan bir varlık değildir. Onun psikolojik ve ruhsal ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçları da doyurulmalıdır. Bu noktada insan ihtiyaçlarının tanımlanması önem kazanmaktadır. Çünkü insan ruhunun anlaşılabilmesi buna bağlıdır. Bu amaçla Fromm, insanın ihtiyaçlarını tanımlar ve onları beş bölümde toplar: 1-İlişki İhtiyacı (Relatedness): insan doğayla ve diğer insanlarla ilişkiler geliştirme ve bunları devam ettirmek durumundadır. 2- Yaratıcılık İhtiyacı (Creativity): İnsan hayvanlardan farklı olarak, üretici ve yaratıcı bir varlık olma çabası içerisindedir. 3- Kimlik İhtiyacı (Identity): İnsan diğer insanlardan farklı bir varlık olduğunu hissetmek ister. 4- Köklülük İhtiyacı (Rootedness): İnsan kökenini arar ve bir yere ait olmak (çocukken anne ve aile, yetişkinlikte aile, herhangi bir kurum vb) ister. 5- Algı Dayanağı İhtiyacı (Frame of Orientation): İnsanın içerisinde yaşadığı dünyayı algılaması ve anlamlandırması için algı dayanağına ve bir yönelime ihtiyacı vardır. Fromm'a göre tüm bu ihtiyaçlar insana özgü ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçların karşılanması insanın yaşadığı toplumun yapısına göre farklılık gösterir.
Gördüğüm genel bir manzarayı sizinle paylaşayım: Bir tek işte en iyi olmak için hayatından büyük fedakârlıklar yapan çok insan var. Uzaya uydular göndermekten tutun, elindeki müzik aletini neredeyse konuşturmaya varana kadar, insan kabiliyetlerinin sınırlarını zorlayarak elde edilen nice başarılar görürüz. Bunların hepsi de potansiyelleri içinden bir tanesini seçerek gerçekleştirme yolunda bir kader çizgisi takip etmiştir. Ödüllerden, konserlerden, alkışlardan, takdir ve teşekkürlerden sonra kendi yaşamına çekilen o “sıra dışı” insan ne yapar peki? Ne yapacak, sizin gibi, benim gibi, her faninin dertleri onda da mevcuttur ve o dertleriyle baş başa kalır. Belki maddeten sorunları hallolmuş görünür ama şimdi daha büyük bir derdi vardır onun: Yaşamının geri kalanıyla ne yapacak? Yaşama sanatı hakkında bilgi sahibi midir acaba? Kendiyle baş başa kaldığında, etrafındaki samimi aile ve dost meclislerinde mutluluğu tadacak mecali kalmış mıdır? Eğer bunları yapabiliyorsa, biliniz ki çok nadir ve seçkin bir örnekle karşı karşıyasınızdır.
Çoğu insan gibi, geriye bakınca aile evimiz zamanda donmuş gibi, daha doğrusu zamanı aşmış gibi, çünkü öyle duru, öyle açık seçik ki, üstelik hiç değişmiyor; ona artık yalnızca zihnindeki bir kapıyı açarak girilebiliyor.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.