Para kazanmak amacını oldukça mükemmel ifade eden, ancak aynı zamanda fabrikanın çalışmasıyla ilgili operasyon kurallarını geliştirmeni sağlayacak ölçütler bunlar. İşte üç tanesi: Akış, envanter ve işletme giderleri...
Akış, sistemin satışlar aracılığıyla yarattığı paradır...
Envanter, sistemin satmak için satın aldığı şeylere yatırdığı paranın toplamıdır...
İşletme giderleri, sistemin envanteri akışa dönüştürmek için yatırdığı paranın toplamıdır...
Ve karşınızda Türkan Şoray ve Ekrem Bora'nın esmer ve genç hali... Evet romana başladım, bir süre sonra hissettirdiği buydu işte. Yeşilçam filmlerinden bir tanesinin romanlaşmış hali vardı sanki elimde. En en başta karakterlerin ismi oturmamıştı bir kere. Kenan ve Lal...Akış jet misaliydi ve ne yazık ki yapay kalmıştı. Çat orada çat burada çat kapı arkasında. Bilin bakalım bu nedir?Vefa Enver'in "Sana aşık değilim" romanı. Üzgünüm. Konu sıradandı, işleyiş aceleye getirilmişti ve hepsinin ötesinde ilk romanlarında farklı bir tarz sergileyen bir yazardan beklemeyeceğim bir romandı. Çok mu eliniz boş kaldı, aşk romanı okumanız mı geldi... I ııh yine de tavsiye etmiyorum.
FM Arsal'ın bütün romanları için en genel değerlendirmem; harika çıkış noktaları yakalamasıdır. İki renk aşk da böyle bir romandı. Bu romanda diğer romanlarında görüp de dikkat kesildiğim bir noksanlığın yer almaması ayrı bir sevinç oldu. İki olmaz denen kişinin birlikteliğine uzanan süreçteki zorlamalar, tekrarlar ya da mantıksızlıklar bu romanda
Kargo ücretini aşmak adına kısıtlı bir zaman diliminde seçmek durumunda kaldığım ama buna rağmen hakkında araştırma yapıp hep olumlu dönütlerin olduğunu görerek gönül rahatlığı ile aldığım bir kitap "sen de yanarsın". Ama ne yazık ki sonunda hüsrana uğradığım bir roman. Çevirideki başarısızlık mı diye düşündürten oldukça fazla bölümü
Satranç, sadece satranç değil. Çok ötesi bir hikayeyi barındırıyor. Zweig, eşiyle birlikte intiharına yol açan, Hitler döneminin yol açtığı psikolojik çöküşü çok etkileyici bir şekilde işlemiş öyküde. Okuduğum kitaplar arasından nadiren "yıldız" kitapları keşfederim. İşte bir tane daha keşfettim. Baştan sona etkili bir kurgu ve akış ile devam eden uzun öykü. Kitabı okurken, hemen bitmesin istedim. Bittiğinde ise, çok rahatlıkla uzun bir roman olabilirmiş, hatta olmalıymış dedim. Okumanızı mutlaka öneririm.
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020237,1bin okunma
Romanlarındaki ağır havayı gittikçe dağıtıyor Orhan Pamuk. Bu da öyle bir roman. Romanda anlatılanları yahut benzerlerini defalarca dinlemişsinizdir çevrenizden ve hatta yaşamışsınızdır da bazılarını, tanıklık etmişsinizdir bizzat. Bu yüzden yakın bulursunuz bu romandaki kişileri, yerleri, hisleri, tatları.
Dil konusunda da bi rahatlama var. Belki anlattıklarından kaynaklı ama rahat bi akış içinde ilerliyor roman. Bu akış içinde roman kahramanları da anlatıma müdahale ediyor zaman zaman ve konuşuyor okurla. Okuduğumuz kitabın bir yandan kurgu olduğunu düşünürken araya giren bu kahramanlar aslında bir gerçekliğin içinde olduğumuz da hissettiyor: kafamızda bi tuhaflık :)
Değişen İstanbul’u ve insanlarını, değişen duyguları ve düşünceleri, siyasi olayları, sosyal hayatı, inançları anlatan Pamuk değişmeyenle bitiriyor romanını: aşk.
Geçmişe şiddetle özlem duyulan şu zaman da ıskalanmaması gereken bir kitap
Serinin 3. kitabı Günahkar. Bir ara sırayı bilmediğimden kitapları karıştırmıştım ama şimdi doğru yoldayım. :) Cinayet romanlarını genel olarak farklı tür denemek için okuyorum. Onun için pek bir içeriğine dikkat etmiyorum. Bir tek olayların akışına dikkat ederim.Akış açısından iyi gidiyordu. Bir solukta 100 sayfa okumak oluyor mesala.
Jane ve Maura bu kez manastırda işlenen cinayetlerin peşinde. Kendini tamamen Tanrı’ya adamış bu kadınlardan kim ne istemiş, üstelik işin içinde bir de bebek varsa bu manastırda neler olmuş olabilir? Okuyun kendiniz görün :)
Cerrah ve Çırak`ı okumuşsanız Günahkar`ı da okumağa başlayabilirsiniz.
Keyifli okumalar :)
Kadın kahramanın çalıştığı "halkla ilişkiler" şirketi, ünlülerin karıştığı olaylarda medyadaki yansımalarına verdikleri ya da verecekleri zararı kontrol altına almaya çalışan bir şirket. Olayların akış hızının kesilmediği hikayede, on altı yaşındaki iki genç kızın dostluğu ve o yaşta oluşan hasarların kontrol edilemediği de anlatılmış.
Hasar KontrolDenise Hamilton · Martı Yayınları · 201430 okunma
Sıkıcı ve uzun olmayan, yerinde betimlemeler barındıran bol kanlı geçen bir kitaptı. Beklentim düşüktü ve fazlasıyla karşıladı. Bazen olayların akış sırasını karıştırmış ve tekrar okumak zorunda kalmış olsam da son sayfalarında şok üstüne şok yaşadım ve bazılarının ölümüyle gerçekten üzüldüm bu yüzden de kitabı kısa süreliğine bırakmak zorunda kaldım. Herkese tavsiye edebileceğim çok iyi bir kitap.
Kızıl YükselişPierce Brown · Pegasus Yayınları · 20151,998 okunma
1943 tarihli bir mektuptan: "Yahudiler ölülerini
gömmüyor, öylece sokağın ortasına atıyorlar. Tifo ve dizanteri
yayılırsa şaşmamak lazım! Bu Almanlara karşı son
derece sinsi bir saldırı sanırım, çünkü az çok medenileşmiş
her halk ölülerine özen gösterir....
.....Buradaki çocukların Alman çocuklarıyla hiç ilgisi yok. Pisler, arsızca