Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sen bana bakınca - Aysun Özer----Adını bir kere öpebilir miyim?
Sen bana bakınca; balta girmemiş ormanlarda ihtilâller oluyor, her ağaç ev sanıyor kendini. Her ev köksüz bir ağaç oluyor. Yasalar hükmünü kaybediyor sen bana bakınca; Aristokratlar haklı buluyor bütün devrimleri, Garipler bir gecede galipliğe atanıyor. Hükümetler kuruyor ağrılı başıma dizinin dibi. Sen bana bakınca; Bakmak mecaz anlamlar
her şey olup bittikten sonra, aklında kalanları gözden geçirirken anlar neler yaşadığını insan. böyle midir? ne olduğunu anlamak istiyorsam, bu ilişkiyi yaşamak zorunda mıyım? yalnızca anlamak için, kendimi daha iyi tanımak, daha geniş ve ayrıntılı bir dünya algısına ulaşmak için. her yaşantı bir zenginleşmedir..
Reklam
"Kaç ay geçmesi gerekti Düşünmeyi bırakman için beni Yoksa hâlâ aklında mıyım Çünkü aklındaysam Belki ben de düşünüyorumdur."
Arka Kapaktan
Hayatı inançlarına sıkıca tutunmaktan ibaret bir kadın, küçük Jeanette'ı evlatlık aldığında çok mutlu olur. Bu mutluluğun sebebi, etrafı ne kadar kalabalık görünse de daima yalnız geçirdiği, örselenmiş hayatına taze bir soluk geleceğinden değil, kendi gibi misyoner bir kadın daha yetiştirebilme umududur. Başlarda her şey planladığı gibi gider; küçük kız, annesini ve dolayısıyla Tanrı'yı memnun etmek için elinden geleni yapmaktadır. Ama sonra cemresi yeni düşmüş bahar toprağında beliren o ilk, mucizevi, hem kırılgan hem de güçlü filiz gibi bir soru bitiverir kızın aklında: Bu ben miyim gerçekten? Dünya edebiyatının en güçlü feminist seslerinden biri olan Winterson, yarı otobiyografik, yarı fantastik bu romanıyla, ısrarla anlamak istemediğimiz en temel meselelerden birine doyurucu bir son çiziyor: En nihayetinde insan, yakınındakilerin beklentilerini de görmezden gelir ve "her şeye rağmen" kendini istediği biçimde inşa eder. Doğuştan getirdiği sevilme ve kabul görme arzularını hiçe sayacak kadar cesur da olabilir üstelik. Doğrusu, bu kendine inanan herkesin severek ödeyeceği bir bedeldir. Dolayısıyla, evet, tek meyve portakal değildir
Kafka Kitap
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
... yaşadım diyebilir miyim?
Öncelikle yazarı tebrik ederim çünkü ilk kitabı olmasına rağmen muazzam bir eser olmuş. "Ben bu kitabı defalarca kez okuyabilirim."dedirtti açıkçası. Eminim ki herkes okurken kendine ait birşeyler bulacaktır. Bizim de çoğu zaman kendimize sorduğumuz" Başka türlü olsa nasıl olurdu, şunu şöyle yapsam ne olurdu?" gibi sorulara karakterlerimiz üzerinden felsefe ve edebiyat alanından yaklaşılması çok hoşuma gitti. Açıkçası farklı bakış açıları kazandırdı diyebilirim. Karakterlerin şaşırtıcı hikâyeleri, yaşadıkları duygularını yazar mükemmel bir şekilde okuyucuya hissettiriyor. Arabada, otobüste her yerde okuyordum çünkü her zaman "Acaba bir dahaki bölüm ne olacak, acaba neden böyle yaptılar" gibi gibi bir sürü soru insanın aklında kalıyor. Kitabı 10 kere daha okusam 10/10 puan veririm. Tolga ve Hikmet'in hikâyeleri insanı alıp bambaşka bir yere götürüyor ve beklediğimiz olayların tersinin olması okuyucuyu çok şaşırtıyor. Kitap akıcı, duru ve muhteşem daha ne olsun. Kitap bittiğinde durup saatlerce duvara baktırdı diyebilirim. İkincisi de üçüncüsü de olsa okunur dediğim bir kitap.Herkese tavsiye ederim. Yazarımıza başarılar diliyorum. Umarım daha çok eserlerini okuruz.
Başka Türlü Bir Yaşamın Özlemi
Başka Türlü Bir Yaşamın ÖzlemiGürkan Can Kaya · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202372 okunma
Reklam
“Ah, anlamıyorsun dostum John. Kahkahalar atarken üzüntülü olmadığımı düşünme. Görüyorsun, kahkaha beni boğarken bile ağladım. Ama ağlarken yalnızca üzüntülü olduğumu da düşünme, çünkü kahkaha da aynı zamanda geldi. Her zaman aklında tut, kapını çalıp ‘İçeri girebilir miyim?’ diyen kahkaha gerçek değildir. Hayır! Kahkaha bir kraldır ve dilediği gibi gelir, gider. Kimseye sormaz, uygun zaman kollamaz. ‘Buradayım.’ der yalnızca.”
Bir hapishanede gardiyan, mahkûmdan daha çok tutsaktır, derler. Mahkum işlediği suç için yatar, gardiyansa mahkumun başında nöbet tutar. Bir gün o mahkum öyle ya da böyle oradan çıkar ama gardiyanın mahkûmiyeti her sabah yeniden başlar. Zihnimde ördüğüm yalana dayalı duvarlar ve mahkûm ettiğim vicdanım. Sandığımın aksine suçlu değil bir gardiyanım ve mahkûmuyum aklımdan çıkaramadığımın. Peki ben kimin aklında kalanım? Kimin aklından çıkmayanım? Kapatsam gözlerimi görünmez sayabilir miyim kendimi?
Sayfa 208 - İndigo YayınlarıKitabı okudu
303 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.