Dostoyevski'nin ilk kitabı olmasına rağmen müthiş bir şaheser. Okuma alışkanlığı olmayan sevdiklerinize hediye etmeniz gereken kitap. Anlatım dili ve konusu ile harika bir eser. Birçok cümlesi hala aklımda. Öyle özgün bir tavrı var ki, okuyanın aklında kalmaması imkansız.
"Çok tuhaftı! Ağlayamadım; ama ruhum paramparça olmuştu."
"Size bir şey diyeyim mi anacığım, insan kimi zaman başucundaki kitapta kendi yaşamının dile getirildiğini göremiyor. Önceden hiç farketmediği şeyleri o kitabı okudukça yavaş yavaş anımsıyor, yeniden bulup ortaya çıkarıyor."
"Artık bundan sonra küçük köşemde huzur içinde yaşayamayacağım. Hiçbir şeye burnumu sokmadan, kimseye karışmadan, sadece kendimi bilip, tanrı’dan korkarak, başka insanlara bulaşmadan yaşayamayacak mıyım? Kimse de benim işime burnunu sokmasa, evde nasıl bir yaşam sürdüğümü merak etmese, acaba yeleğim güzel mi değil mi, iç çamaşırlarım düzgün mü, çizmelerim var mı yok mu, ne yerim, ne içerim, neler yaparım diye düşünmese... Kaldırımın kötü olduğu yerlerde çizmelerimi korumak için parmak uçlarımda yürürsem ne olur sanki?
Param yoksa ve çay bile alamıyorsam bundan söz etmeye ne gerek var? sanki herkes çay içmek zorundaymış gibi!"