Bir narsisti sevmek çok da kolay değildir … siz onun sevgisini , ilgisini , sizi hayat tutma çabasını aşk zannedersiniz lakin o zekasıyla sizi manipüle eder … onun için kendi ve yaptığı her şey mükemmelken sizin yaptığınız her şey sıradan ve basittir. Sorduğunuz her sorunun ya da yaptığınız her anlamlı çıkışın onda öyle bi mantıklı açıklaması
Son zamanlarda Alice Harikalar Diyarı'nda kitabını okudum. Ve, küçüklüğümde bir kaç hikaye versiyonu, lise dönemlerimde de Johnny Depp'li hallerini izlememe rağmen, kitabı bir de ''escaper'' bakış açısıyla, tam çeviri okumak beni biraz farklı fikirlere itti. Kimi yazılarda Lewis Caroll'ın bu kitabı madde kullanarak yazdığına dair ifadeler okudum.
| Ay Tutulurken Dans Etmek
"Bu mu? Kitap değil bu. Karalama, iftira, haysiyete karşı bir saldırı. Sözcüğün alışılagelmiş anlamında kitap değil, hayır, uzun bir hakaret bu, Sanatın yüzüne tükürülmüş bir balgam; Tanrının, İnsanın, Kaderin, Zamanın, Aşkın, Güzelliğin ve başka ne isterseniz onun kıçına atılmış bir tekme. Şarkı söyleyeceğim sizin
Herkese Selam ! Bugün okumak için can attığım ve görür görmez elime aldığım bir kitap ile geldim size…Bu kitap ile ilgili nasıl bir inceleme yapabilirim hiç bilmiyorum. Layığı ile yapabilir miyim mesela ? Deneyelim bakalım…
Körleşme…Kitap tutkunu bir Sinolog olan Kien ve onun hayatından kesitleri okuyoruz. Yani lafın gelişi kesitler diyelim yoksa
Merhabalar, "Gelmiş Bulundum"Edip Cansever'in şiirlerinin bulunduğu Bedirhan Toprak'ın “Bir”in Derdi “İki” yazısıyla başlayan ve yazarın hayatı ile sona eren, Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan eseri ile karşınızdayım. Çok severek okudum ve bitirdim. Siz okurlara da Edip Cansever'in kaleminden dökülen mısraları
Hayatı inançlarına sıkıca tutunmaktan ibaret bir kadın, küçük Jeanette'ı evlatlık aldığında çok mutlu olur. Bu mutluluğun sebebi, etrafı ne kadar kalabalık görünse de daima yalnız geçirdiği, örselenmiş hayatına taze bir soluk geleceğinden değil, kendi gibi misyoner bir kadın daha yetiştirebilme umududur. Başlarda her şey planladığı gibi gider; küçük kız, annesini ve dolayısıyla Tanrı'yı memnun etmek için elinden geleni yapmaktadır. Ama sonra cemresi yeni düşmüş bahar toprağında beliren o ilk, mucizevi, hem kırılgan hem de güçlü filiz gibi bir soru bitiverir kızın aklında: Bu ben miyim gerçekten?
Dünya edebiyatının en güçlü feminist seslerinden biri olan Winterson, yarı otobiyografik, yarı fantastik bu romanıyla, ısrarla anlamak istemediğimiz en temel meselelerden birine doyurucu bir son çiziyor: En nihayetinde insan, yakınındakilerin beklentilerini de görmezden gelir ve "her şeye rağmen" kendini istediği biçimde inşa eder. Doğuştan getirdiği sevilme ve kabul görme arzularını hiçe sayacak kadar cesur da olabilir üstelik.
Doğrusu, bu kendine inanan herkesin severek ödeyeceği bir bedeldir. Dolayısıyla, evet, tek meyve portakal değildir
Kafasının içinde mahiyet bulan paradoksal döngülerin içinde, kabuğuna çekilmiş bir kaplumbağa gibi yaşar Raskolnikov. Herkesle her tür ilişkisini kesmiştir. Sanki zihni şarap tanrısı Baküs'ün etkisi altında kalmışçasına bulanık, karman çormandır. Düşüncelerinin ayakları yere sağlam basmaz, her yeni düşüncesinde sendeleyerek devam eder yoluna.
yazarın ikinci okuduğum kitabında kendimden kopmuş büyük bir parça bulmak garip..
yine içimizdeki şeytan kitabı da dramatik bir son ile bitmişti.. bu kez yazarın hayatını merak etmeye başladım.. belki biraz erken.. insanın mutlu sonlara da ihtiyacı var.. yada neden mutsuz son sorusunu aklında yanıtlaması gerekiyor.. bunu da sanırım sadece yazarın hayatından elde edebiliriz..
tam puan verdiğim nadide kitaplardan.. bir kaç cilt olsaydı kaldırabilir miyim bilmiyorum.. aynada kendine bakmayı sevmeyen biri olarak..