Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
272 syf.
5/10 puan verdi
Bu kitap için eh işte bile der miyim? Sanmıyorum. Fazla yüzeyseldi, hiç zevk alamadım okurken. Yazar güzelim Dominic ismini Nic diye yazmasıyla zaten beni benden aldı. Olivia ismine de Livy demesi üzerine tuz biber oldu. Rahat bırak güzelim isimleri, değil mi.. Dominic, Olivia'ya afedersiniz etmediği kelimeleri bırakmadı kız da ne gurursuzmuş hep peşinden gitti. Peh dedim. Yazar gerçi bir yerde ters köşeye yatırdı. Zaten onu da yapmasaydı rezil bir kitap olmuş bu ne böyle derdim. Aslında konunun zemini iyi ama üzerini sağlamlaştıramamış, bu konuda başarısız kalmış yazar. Bir de bu kitap seri. Diğer kitapları da basılsa okur muyum, sanmıyorum.. Seriyi merak edenlere; 1. Led Astray by a Rake - Aşkın Kollarında 2. A Most Sinful Proposal 3. To Pleasure a Duke 4. Sin With a Scoundrel 5. Wicked Earl Seeks Proper Heiress
Aşkın Kollarında
Aşkın KollarındaSara Bennett · Nemesis Kitap · 201350 okunma
SARHOŞ GEMİ Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi
Reklam
Bir günümde sen vardın yine sancılarla ağıt yaktım! Bu günümde yalnızım Rabbim yalanlara kandım ben… Bir şarkı yaptım dostum oldu arkasından ağlayandım, Ve bulandım duygularla arkasından kalbe kilidi bağlayandım. Anlatılmaz bir gecemde karanlık gökyüzüm var, Evde romantik bir hava dışarda aç yatan var. Söz veripte tutamadın mı geçmişe dönenmi
'Dudaklarımı güzel şarkılar eskitti Ve aldı gitti ayaklarımı kalabalık sokaklar.' Muzaffer Tayyip Uslu
Şehzade Mustafa (1515, Manisa - 6 Ekim 1553, Konya)
ŞEHZADE MUSTAFA MERSİYESİ I. Meded meded bu cihânûn yıkıldı bir yanı Ecel Celâlîleri aldı Mustafâ Han’ı İmdat! Eyvahlar olsun! Bu cihanın bir yanı yıkıldı;
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Reklam
" Düzelteyim en baştan; Sabahattin Ali ölmedi, başına sopa vurarak öldürdüler. Orhan Veli belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve akabinde beyin kanaması geçirip öldü. Nazım Hikmet şiirleri ve yazıları yüzünden birçok kere yargılandı sürgünde, vatan hasretiyle öldü. Ahmet Hamdi Tanpınar ölmeden evvel yazdığı pusulada; "İçimde her şey alt üst. Bittabi hastalığımdan ziyade parasızlıkla meşgulüm. Cebimde yalnız bir lira var. Parasızlığım büyük hastalıklar gibi hemen hemen hiçten başladı, büyüdü, çoğaldı beni altına aldı. Etrafım alacaklı ile dolu. Cebimde borç senetleri var.” diye not düştü tarihe. Mehmet Akif Ersoy durumuna üzülüp, yiyecek ve ev eşyası getirmesinler diye oturduğu adresini değiştirdi nihayetinde yoksulluk içinde öldü. Peyami Safa’da keza aynı akıbeti paylaştı. Safa, ev kirasını ödeyebilmek için telefonunu satılığa çıkardı ve son günlerinde hayatının özetini ; “Yarım asır süren uzun bir mahrumluk, hastalık ve işkenceden başka bir şey olmamıştır.” diyerek dile getirmeye çalıştı. Onat Kutlar bombalı saldırıda katledildi. Ümit Kaftancıoğlu “solcu olduğu için” silahla tarandı. Musa Anter hain bir pusuya kurban gitti. Metin Altıok ve Behçet Aysan’ı diri diri yaktılar. Uğur Mumcu arabasının altına konan bomba sonucu faili meşhur bir suikaste kurban gitti. Unutmadan; Can Yücel’in mezarını balyozla parçaladılar. Söyleyeceklerim bu kadar.”
ÖLÜMÜ BEKLERKEN Sanırım yaşlandığımdan olsa gerek, eskisi kadar ilgimi çekmiyor çamurunda oynadığım topraklar. Dibine uzanıp da yapraklarının arasında hayallere daldığım elma ağacıyla, aramıza bir soğukluk girmiş. Nedendir bilmem en derine saklanmış anılar, kapının asma kilidini açmaya başlamamla gün yüzüne çıkmaya başladı. Sanki belleğimin
ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu. o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı
Vakit öğleni geçmişti. İnsanın yüzüne alev alev vuran yakıcı güneşin etkisi azalmıştı. Rüzgar yoktu lakin evin yanında akan derenin başındaki iğde ağacının yapraklarının hışırtısı ve kokusu insana huzur veriyordu. Bir müddet ağacın gölgesinde oturdu. Kokuyu içine çekti. Sonra yokuş yukarı yürümeye devam etti… Zeynep’in annesi ile birlikte
Reklam
218 syf.
10/10 puan verdi
Dünya klasiklerine başlangıç için gayet güzel hafif anlamlı bir kitap.Okumam sadece bir kaç saatimi aldı ve gayet dolu bir kaç saat geçirdim.Kitapta bir hayalperestin bir gece vakti tanıştığı Nastenka ile geçirdiği dört gecesi anlatılıyor ve insanların ne kadar dengesiz ve kararsız olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor.Ahh Nastenka son sayfalarda özelliklede tahmin edilemeyen bir son olması çok hoşuma gitti Dostoyevski ve dünya klasiklerini okumaya başlama niyetindeyseniz ilk sıralarda yer alması gereken bir kitap.İyi okumalar :)
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202073,8bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.