Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

aleyna

Dedim; Artık bilgiden yana eksiğim yok; Şu dünyanın sırrına ermişim az çok, Derken aklım geldi başıma, bir de baktım: Ömrüm gelip geçmiş, hiçbir şey bildiğim yok.
Reklam
Dünyada akla değer veren yok madem, Aklı az olanın parası çok madem, Getir şu şarabı, alsın aklımızı: Belki böyle beğenir bizi el alem!
Geçmişinin uzağına düşen, "zamane"nin tuzağına düşer. Biz "çağdaşlık" zannettiğimiz "zamane"nin tuzağına düştük. Ne kendimizi (tabii geçmişimizle birlikte) keşfedebildik, ne başkalarını (Avrupa vs.) kavrayabildik. Ne "biz" kalabildik, ne "Avrupalı" olabildik. Hedefsizliğimiz tereddütlerimizi, tereddütlerimiz kuşkularımızı, kuşkularımız korkularımızı, korkularımız güvensizliğimizi besledi. Bir işe yarayamayacağımıza inandık. O gün bugündür bir kısır döngü içinde dönüp duruyoruz. Kısır döngünün bir yerde kırılmasını ve o yerde "yeniden diriliş"in başlamasını istiyorsak, önce geçmişimizi "övgü" be "sövgü" dışında, "olgu" olarak ele alıp irdelememiz lazım.
Sayfa 92

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Artık ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece tanrı bilebilir.
Sayfa 63
İnsana lüzumlu olan tek şey, onu nereye sürükleyeceği belli olmayan hür iradedir. Bu iradeyi de kim bilir hangi şeytan...
Sayfa 28
Reklam
Fakat insan sistemlere, bazı soyut kavramlara o derece bağlıdır ki, mantıktan yana olmak için gerçeği bile bile değiştirmeye, gözlerini kapayıp kulaklarını tıkamaya razı olur.
Sayfa 25
Ölümün, şimdiki zamanla geleceğiniz arasında dikkatlice çizdiğiniz tüm çizgileri kesip atma gibi bir huyu vardı.
Sayfa 30
Umutsuzluk en yakıcı zevktir, özellikle de içinde bulunduğun durumun çaresizliğini açıkça kavramışsan.
Sayfa 9
Baylar, yemin ederim ki, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam manasıyla bir hastalık.
Sayfa 7
Din bir şeye inanamamızı isterken, para başkalarının da bir şeye inandığını inanmamızı sağlar.
Reklam
"Tanrı'nın güneşi bu denli güzelse, sen de bir ötekini düşün." Nutkum tutulmuştu: "Hangi öteki güneşi, Adam? Çok büyük olan bunu tanıyorum bir tek." "Daha da büyük olan bir başkasından söz etmek istiyorum. Yüreğimizde doğan güneşten. Umutlarımızın güneşinden. Düşlerimizi de uyandırmak için göğsümüzde uyandırdığımız güneşten."
"Luis, o beyaz çiçeğin vedalaşmamız olduğunu bilmiyordu."
"Bir gün Dindinha bana, sevincin 'yürekte ışıldayan bir güneş' olduğunu söylemiş, güneşin her şeyi mutlulukla aydınlattığını belirtmişti. Bu doğruysa, benim iç güneşim de şimdi her şeyi güzelleştiriyordu..."
Kendine dönük ve yalnızlaştırıcı bir yaşam tarzı her türlü temelden yoksundu, duyular uygun dozda sansasyondan oluşan alışılmış besinini bulamayınca isyan ediyor ve yalnızlık, kısa sürede kendi kendine düşmanlığı getiriyordu.
Geri14
74 öğeden 61 ile 74 arasındakiler gösteriliyor.