Hangi duyguları yaşadığımı bilmiyorsun dedi, çünkü anlatmadı. Hep sen kötü hissediyorsun dedi, çünkü ben anlattım. Güzel bir savaş da verdi, veriyor ve bu değerini daha da artırdı. Son sözlerin ardından refakatçi koltuğu tanıdık bir manzarayla karşılaşmış olmalı. Kalakalıyor insan. O an hissettiğim şey donukluk. Aklıma gelense kıyamet günü insanların birbiriyle dünyada geçirdikleri süreyi tartıştıklarından bahsedildiği ve Allah'ın 'aralarında en akıllıları, biz dünyada bir gün kaldık dediler.' sözleri.
Özenle bakıldığı zaman insanın imanını artıran bir kadın...
İnilen kantinde fiyat listesinin sonuna iliştirilen kefen setinin dokuz yüz lira olması. Enflasyondan o da etkilenmiş olmalı. Bahçede kıvırcık saçlı bir kadının arabasını yola sokmaya çalışması. Ayakların evde bakım tabelasını görünce gitmeye yeltenmesi. Yandaki hastanın yatak ihtiyacı sebebiyle sevkinin istenmesi gelip geçiciliğin kasvetli bir örneği.
Hayranlığım mı baskın sevgim mi saygım mı merhametim mi kestiremiyorum. Beni anlayabilecek, dinlemesini istediğim tek kişi de yoksa burada sessizce çırpınmamı da mazur görecek.
Merhameti, yavrusu kolunu ısırdığında çıkardığı çığlıkta saklıdır. Sevgisi, hazırladığı kargo paketinde gizlidir. Saygısı, benden duyup öğrendiği bilgilerdeki özeninde himayedir. Hayranlığı, onu anlama yetimdedir.
Bulaşma, bakma, uzak dur. Belki de cesur olan sensindir. Ben buna cesaret edemezdim, etmem de. Yüreği güzel, sevgisi güzel, kendi de - idare eder - güzel kadın. Elimde kelimeler vardı, onlarla özledim seni. Alabildiğine köpeğim...